DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

196 okunma

Bakılmayan Aynalar

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Kıbrıs’a istiklal verilmesi demek, adanın Yunanistan’a ilhak’ı demektir ve bu da kabul edilince biz Türk Cemaatinin Girit – Rodos – Gorbi – Trakya’daki kardeşlerimiz gibi pek kısa bir zaman içinde eriyip mahvolmamız demektir”. 24 Ekim 1958

Dr. Fazıl Küçük

 

İngiltere, diğer bir söylemle Büyük Britanya İmparatorluğu “üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk” olarak tanımlanıyordu. İ – kinci Paylaşım Savaşı sonrasında oluşan yeni dengelere koşut olarak başlayan özgürlük ve demokrasi hareketleri adı geçen imparatorluğun temellerini sarsmaya hatta tehdit etmeye başladı. Genel olarak başkaldıran veya isyan eden ülkeler karşısında kendi kabuğuna çekilmeyi yeğledi. Sonrasında bu ülkelerdeki etnik kimlikler körüklenerek bağımsızlıkları tanındı. Siyasi yapılanmalar da bu dönemden sonra ivme kazanmaya başladı.  Bu durumda özgürlüklerine kavuştuklarını zannedenler kısa bir süre sonra yıllarca birlikte yaşadıkları komşularının boğazına sarılır duruma düşürüldüler. İngiltere’nin bağımsızlık verdiği nerede ise bütün ülkelerde, iç çatışmalar açıktan veya gizliden devam etmektedir.

Uzun erimli devlet geleneği olan İngiltere’yi bir anlamda dünyanın egemeni olarak da tanımlamak olasıdır. Derin ve köklü yapıya sahip olan bu ülkeyi yönetenlerin de haklı olarak bu duyguya yönelmelerini son derece doğal karşılıyoruz. Adı geçen ülkenin, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini de “Hasta Adam” olarak tanımladığı biliniyor. Şimdilerde bu tanımı AB için yapıyorlar. İngiltere’nin bir dönem Dışişleri Bakanlığı’nı yapan bakan eskisi Bay Jack Straw, “Last Man Starding Memoirs of a Political Survavior” isimli anı kitabında “Türkiye hasta adam olmaktan çıkarken AB hasta adam oldu” diye yazıyor. AB’ni kim veya kimlerin hasta adam ettikleri biliniyor. Ortak para birimi belirlenirken bu birlikteliğe katılmayan ülkelerdir demek fazladan haksızlık sayılmasa gerek. Ortak para birimi olan Euro’ya katılmamakla kendi egemenliklerine de sahip çıktıklarını bir anlamda kanıtladılar.

 

PARA BİRİMİ VE ÜLKENİN EGEMENLİĞİ

 

Bir ülkenin parasının değeri o ülkenin egemenliği ile koşuttur. İngiltere bu nedenle AB’nin yeni mali düzenleme girişimlerine karşı çıkıyor.  Türkiye’nin üyeliğinin gündeme taşındığı noktada ise görüş ayrılıkları yerlerde sürünüyor. Bu gerçeği hep birlikte yaşıyoruz. Almanya Başbakanı Bayan Merkel’in son dönemde siyasetçilere, sürekli olarak “dost olarak kalalım” diye konuşuyor olması bu nedenden kaynaklanmaktadır. Dilinin altındaki baklayı düşürmeden “Türkiye AB’ne üye olmayacaktır” diyor… Alman Die Welt gazetesi ise Türkiye’nin AB üyeliğini önemli bir sorun olarak tanımlıyor. Türkiye’yi bu gözle gören AB’nin, üye olarak almayacağı artık kesinlik kazanmış durumdadır. Önümüzdeki dönemde yürütülecek olan ayakları yere basan politikalar, Türkiye’nin önünü açacaktır. Türkiye Cumhuriyeti 89 yıl önce kurulurken AB yoktu. Buna koşut emperyal amaçlı ülkelerden de izin alınmadan kurulmuştur. Verdiği ulusal mücadelesi ile de bütün mazlum ülkelere örnek olmuştur. Kıbrıs Türkleri olarak, İngiliz Sömürge yönetimine karşı tıpkı Anadolu coğrafyasında olduğu gibi mücadele ederek başarılı olunduğunun da unutulmaması gerekmektedir. Şu anda bulunduğumuz noktadan geri adım attırmak çabasında olanlara karşı duruşumuzu sürekli olarak devam ettirmek gibi bir yükümlülüğümüz vardır. Bizler, en büyük bayram olarak kabul ettiğimiz 29 Ekim gününü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş günü olarak bayram havasında kutluyoruz. Mendil büyüklüğündeki ülkeyi yönetenler de bu günü, “kayıplar günü” olarak ilan ettiler. Yaptıkları insanlık dışı bütün uygulamaları unutarak Türkiye’yi suçlayan açıklamalarda bulunuyorlar. Önümüzdeki 2013 yılında yapılacak olan başkanlık seçimleri öncesinde aday olarak önde gidenlerin yarışı ilginçliklerle doludur. Kazanmasına kesin gözüyle bakılan kişi, kayıpların akıbetlerinin Türkiye’nin koyduğu engeller nedeniyle belirlenemediğini ve Türkiye’nin “Uluslararası hukuk kurallarını çiğneyerek bir terörist gibi davrandığını” söylüyor. Kıbrıs’ı sömürgeleştirdiği savlarını öne çıkaranlar ise bu durumun sorgulanması gerektiğini ortalık yerlere bırakıyor. Kendi kayıpları konusunda Türkiye’yi aynaya bakmadan suçlayanların öncelikle aynaya bakmaları gerekiyor mu ne…

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP