Sadece Boşnaklar için mi önemli ?
Ya Türkiye’nin geleceği?
Tarihi ilişkiler.
Kökenlerimiz.
Ya Türkiye’deki on binlerce Boşnak soydaşımızın, yurttaşımızın beklentileri.
Dayton Anlaşması’nın 14 yılı noktalanırken gözler elbette bir ölçüde Türkiye’de…
Boşnak lideri Aliya İzzetbegoviç 1995 yılında içi kan ağlayarak imzaladığı Dayton Barış Anlaşması için. “Acı ilaç içmek zorunda kaldık’’ demişti. Bosna Hersek’te savaşı bitiren Dayton’un üzerinden tam 14 yıl geçti.
Dile kolay…
250 bin insanın can verdiği, sakat kaldığı savaşın yaraları hala sızlıyor.
Yaralar hala kanıyor.
14 yıl önce yaşananlar henüz daha belleklerde tazeliğini koruyor…
Daha dün gibi hatırlıyorum, katliamları…
Hamile kadınlara tecavüzleri, kundaktaki bebelerin katledilişine uygar dünyanın seyirci kalışını nasıl unuturuz…
Bu yara kolay sarılmaz biliyorum.
Ama….
Bu yaranın sarılması, onarılması konusunda bugüne kadar hiçbir gelişme kaydedilmedi.
Savaşı bitirmekten başka işe yaramayan Dayton’un yerine şimdilerde yenisi konulmaya çalışılıyor.
AB ve ABD yetkilileri anayasa değişikliği önerilerini Boşnak, Hırvat ve Sırp siyasilere sundu. Bu süreç Türkiye’nin de Boşnakları yalnız bırakmama yükümlülüğüyle müdahil olduğu zorluklar içeren bir süreç. Zira Avrupalılar hala Bosna’yı stratejik bir sorun olarak görmüyor. Dayton’u engel olarak görüyor.
Dayton sadece Bosna sınırlarını bağlayan bir anlaşma değildir, şüphesiz.
Sırp tarafın bir taşla birkaç kuş vurma oyunu başarıyla sonuçlanmıştır. Yüzyıllardır birlik içerisinde olan Bosnalı Boşnaklarla Sancaklı Boşnaklar RS bariyeriyle ayrılmış, bu şekilde yarım milyona varan Sancaklı Boşnak nüfus, Sırp ve Karadağ ablukasına alınmıştır. Kosova’dan bir oyunla Mitrovitsa’nın kopartılması, Sancak’ın iyice kıskaca alınması anlamına gelecektir.
Dayton’un bir özelliği de, Kosova ve Sancak meselelerinin unutturulması olmuştur. Kosovalı Arnavutların Dayton’da kendi statü sorunlarının da masaya yatırılması isteği ‘Miloseviç’i küstürmeme’ adına, onun tehditlerine boyun eğilerek hiç gündeme alınmamış, nihayetinde çıkan savaş on binlerin canına, yüz binlerin sürgününe sebep olmuştur.
Benzer bir durum Sancak için de söz konusu olmuş, Aliya İzzetbegoviç ve Haris Sladziç’in Sancak vurguları görmezden gelinmiştir.
Dayton’da mültecilerin evlerine dönmesi öngörülmüştü…
Ancak Sırp ve Hırvat taraflar için dönüş uygulandığı halde, savaşın üzerinden geçen 10 yıla rağmen 400 bin civarı Boşnak hala evlerine dönememiştir.
Savaş suçlularının tutuklanması meselesi alınan siyasi kararlardan bir başkasıdır.
Senaryoya göre “Çocuk katilleri cezalandırılacak, Batı günah çıkaracaktı.” Boşnak vatandaşlar evlerinden alınarak sorgusuz sualsiz götürülürken, birkaç küçük balık tutularak kafese konmuş, fakat Karadziç ve Mladiç’lerin keyifleri bozulmak istenmemiştir.
Tek bir ordu ve tek bir polis birliği oluşturulması çabaları, iyice etkisizleştirilen Boşnakları kıskaca alma çabasından başka bir şey değildir. Bosnalıların AB üyesi yapılması vaadi ise işsizlik oranının %50’lere vardığı Bosna’da bir dilim ekmek ve sıcak çorba hayalleri kuran Boşnakların uyutulması planından başka bir şey değil midir acaba?
Dayton Anlaşması savaşı bitirse de, yönetilebilir bir devlet yaratamadı.
İşlevsiz bir yapı kuruldu. Dayton akan kanı durdurdu, fakat bir ülke tesis edemedi. Savaş büyük bir göçe neden oldu. Sırplar nüfuslarıyla orantısız güce sahip oldu. Evlerinden olan mültecilerin ancak yarısı dönebildi. Diğerleri ise bunu başaramadı. Tazminat sistemi işletilmedi. Önümüzdeki yıl nüfus sayımının yapılıp yapılmayacağı belirsiz.
Yatırımların yetersizliği nedeniyle istihdam sorunu çözülemiyor. Seçimlerin etnik milliyetçiliği derinleştireceği belirtiliyor. Bosnalı siyasilere göre Dayton’dan geriye kalan sadece bölünme ve çatışma..
Türkiye’nin en önemli sorumluluğu Sırbistan ve Hırvatistan’la işleri yoluna koymuş AB’nin Boşnaklar için bir ‘oldu bitti’ hava yaratmamasını sağlamak.
Önemli olan bu…
Çünkü…
Balkanlar…
Acı tatlı anılarıyla…
Tarihsel kökenimizle…
Şanlı tarihiyle önemli…
Ve Balkanların Ulu Önder Atatürk’le başlayan tarihi önemi.
Ayrılmaz birlikteliği…
Bütün bunlar gerçekten iki ulus için çok önemli…
Oysa…
Biz bu gücü ne kadar kullanabiliyoruz.
Balkanlar’daki gücümüzün ne kadar farkındayız. ..
Türkiye, Balkan dünyasında daha etkili olmalı.
İş işten geçmeden. . .
Çünkü…
Yarın çok geç olabilir…
DR. HAKAN TARTAN
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce