Bu haftaki köşemizi okuduğu şarkıları ile bizleri eğlendiren, şiirleri ile bizleri hüzünlendiren, anlattığı birbirinden güzel fıkralar ile bizleri güldüren Sayın Havva Karakaş ile çok değerli eşi Balkan müzikleri araştırmacısı ve Koro şefi Sayın Hasan Karakaş’ın göndermiş olduğu fıkralara ayırmak istedim. Sayın Karakaş ailesi geçen yıl basımı tamamlanan ” Balkan Fıkraları ve Mizah öyküleri ” kitabıma da büyük destek vermişlerdir.
BAHÇIVAN
Makedonya’dan İzmir’e yerleşen Ramadan dayı, derin düşüncelere dalmış bir şekilde Konak Saat Kulesi’nin yanında oturmuş dinlenirken, yanına birinin oturduğunun farkına bile varmamış. Yanına oturan adam yüksek sesle;
“Merhaba amca nasılsın?” demiş.
Belli ki canı muhabbet istiyor ama Ramadan dayının pek keyfi yok onunla sohbet etmeye.
“Amca ne iş yapıyon?”
“Bahçıvanlık”
“Peki ne satıyon?”
“YEŞİLLİK”
İyide bu mevsimde ne var?
“SEMİZLİK”
“Peki işler nasıl?”
Ramadan Dayı biraz kızgınlıkla cevap vermiş.
“REZİLLİK”
Havva Karakaş
ADINI SÖYLEMİYORUM AMA
Klarnet, keman, ud ve darbuka’dan kurulu ince saz grubu bir düğünde çalarken, grubun şefi olan Klarnetçi Tahir Aga oyun sırasında verilen bahşişlerin bir kısmını sazlardan birinin diğer arkadaşlarına çaktırmadan gizlice cebine attığını görür. Ama Tahir Aga hiçbir şey görmemiş gibi davranmaya devam eder.
Düğün bitmiş, sıra paraları paylaşmaya gelince Tahir aga “Beni iyi dinleyin arkadaşlar. Aranızdan bir kişiyi, sahnede paraları gizlice cebe attığını gördüm. Bakın adını söylemiyorum! Kanun çalan kanununu alıp hemen buradan gitsin” der.
Hasan Karakaş
ALMANCA
Boşnak Mujo, eski zaman ki Yugoslavya zamanında işsizlik nedeniyle Almanya’ya çalışmaya gider ve Almanya’da çobanlık yapmaya başlar.
Bir süre çalışıp para biriktirir ve Yugoslavya’ya geri döner.
Arkadaşları sorar:
“Mujo. Nasıl Almanca öğrenebildin mi?”
“Çok iyi öğrendim”
“Peki. Söyle bakalım bize “ Gel “ nasıl denir?
O da gür sesiyle “ Kom” der.
Arkadaşı: “Ooo. Gerçekten süper konuşuyorsun” der.
Arkadaşı yine sorar:
“Peki. “ Git “ nasıl deniyor? Bir de onu söyle bakalım”
Mujo, karşı tarafa geçer ve işaret parmağını kaldırıp kendine doğru oynatarak “Kom“ der.
Arkadaşı hayretler içinde;
“Nasıl oluyor böyle?” diye sorar.
Mujo da der ki;
“Almanca çok kolay bir dil ama, insanı çok yoruyor “
Havva Karakaş
PAREYİ YUTTUM
1953 yılında Yugoslavya’dan İzmir’e göç eden bir ailenin en küçük oğlu, sokakta arkadaşlarıyla oynarken elindeki madeni parayı yutar ve başlar ağlamaya…
“Anneeee. Parey yuttum parey yuttum”
O sırada sokaktan geçen bir kadın:
“Ne oldu sana oğlum niye ağlıyorsun?
Çocuk iki gözü iki çeşme: “ Parey yuttum parey yuttum “
Kadın telaşlanır:
“Nee Fare mi yuttun? Aman Allahım. Annen nerde senin? Nerde oturuyorsun?
Çocuğun arkadaşları kadına evi göstermişler. Kadın kapıyı çalmış.
“Huu.. hanım çabuk koş.. Senin çuçik fare yutmuş.
Daha sonra işin aslı anlaşılmış ki, çocuğun fare değil, para yuttuğu…
Havva Karakaş
ABE KAKAYİM PLAJİNA
Balkanlardan göç eden bir ailenin çocuğu, okulun düzenlediği bir geziye gitmeyi çok istiyormuş. Hali vakit çok iyi olmayan aile, oğlunun bu isteğini zar zor kabul etmiş. Babası ile birlikte deniz kenarında bir yere götürmüş arkadaşları onları. Burası plaj. Hadi denize girelim demişler. Deniz, kum ve plaj
Çocuğunda çok hoşuna gitmiş. Gün boyu yiyip, içip eğlenmişler ve akşam olunca da evlerine dönmüşler.
Haftaya çocuk yine tutturmuş “ Baba plaja gidelim” diye…
Ama bu sefer baba oğluna kızarak şöyle demiş:
“Abe kakayim plajina. Te kuyi gir (*) ikan…
(*)İkan: Yıkan
Hasan Karakaş
NOT: Sevgili Balkan Günlüğü Gazetesi okuyucuları, daha önceleri internet veya sosyal paylaşım sitelerinde hiç yayınlanmış büyüklerinizden duyduğunuz, bildiğiniz yüzümüzde tebessüm yaratacak fıkra ve hikâyelerinizi bekliyoruz. izzetkrs45@hotmail.com veya info@balkangunlugu.com adresine altına ad ve soyadlarınızı yazarak yollarsanız büyük memnuniyetle sayfamızda yayınlanacaktır.
HABERLER
20 saat önceHABERLER
20 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce