Balkan Fıkraları -18

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

YUMURTA

Rumelili yaşlı bir teyzemiz Türkçeyi tam olarak konuşmakta zorlanmaktadır.

Bir gün, yumurta almak için bakkala gider.

Bakkal sorar: “Buyur teyze ne istiyorsun?”

Türkçesi kıt olan teyzemiz yumurta isteyecek ama bir türlü söyleyemiyor!

Birden yere çömelir, ellerini iki tarafa kanat gibi açarak “Gıt gıt gıdak” diye söylenirken, bir taraftan da sağ elini sağ kalçasının yanına götürür. Yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirir ve ” Fırt fırt  “ der.

Bakkal; “Anladım, yumurta istiyorsun”

Yaşlı kadın derdini anlatmış olmanın mutluluğu ile kafasını sallar.

Bakkal eliyle de işaret ederek kaç tane diye sorar?

Yaşlı kadın 5 kere daha oturur kalkar. “Gıt gıt gıdak ve fırt fırt “ sesleri eşliğinde yine aynı hareketleri yapar!

Bakkal çaresiz bir torbaya beş yumurtayı koyar ve teyzeyi uğurladıktan sonra şöyle der;

“Allah’tan bir koli yumurta istemedi. Korkarım dükkânın içi kümese dönecekti!”

ŞIK ŞIKÇI BERBER

Saçları iyice uzamış Kosovalı berbere gider, koltuğa oturur.

Berber eline makası alır, kulağının dibine tutar ve ” ŞIK ŞIK “ sesleri arasında,

sağ taraftan başlar traş etmeye. Berber makası her kullanışında, Kosovalı’nın kulağının dibinde “ŞIK ŞIK ” ettirir ve traş’a devam eder.

Sol taraf, arka taraf derken, ” ŞIK ŞIK “ sesleri arasında traş nihayet son bulur.

Kosovalı parasını öder ve dükkândan çıkar. Yarım saat geçmeden dükkâna geri gelir. Başlar berbere söylenmeye;

“Ay senin makasinın ŞIK ŞIK’INA ne yapim mori. Yarım saat oldi tiraş bitelı. Kulaklarım (h)alen ” ŞIK ŞIK “ diyi çınlio bea.

SÜTLAÇ

Boşnak Abdi işten eve çok yorgun gelir. Karnı da iyice acıkmıştır. Ayaktan bir şeyler atıştırırım düşüncesi ile buzdolabını açar. Bir bakar ki, kaselerde yeni kaynatılmış 7–8 tane mis gibi kokan sütlaç var. Bütün kaselerin üzerindeki kaymaklardan bir-iki kaşık alır. Buzdolabını açan karısı sütlaçların halini görünce;

“More ne yaptin sen (*)sutliyaçlara? Yaran misafirim gelacekti. Onun için yapmiş idim bunlari. Boşnak Abdi;

“Mori benda tahmin ettim zati! O yüzden kaselarin sayılari azalmasin diye (h)epsinın üstündeki kaymaklarden bir-iki kaşik aldim!

(*)Sütliyaç: Sütlaç

BEDAVA NEDAVA

Makedonya Jirovniça köyünden olan ve Manisa “ Malta “ semtinde bakkal dükkânı işleten bir amcamız, dükkânında ” Kampanyalı dondurma “ satmaya başlar. Malum dondurmaların en müdavim müşterileri çocuklardır.

Mahallenin çocuklarından biri, kampanyalı dondurmalardan bir tane satın alır.

Ambalajını açar ve “ bedava “ dondurma kazanır. Dondurması biter bitmez bakkal dükkânına gider, bedava dondurmasını alır. Ne büyük şans ki, o almış olduğu dondurmadan da bir tane bedava dondurma kazanır. Yine bakkala gider, Bedava dondurmasını almak ister. Bizim bakkal amcamız bedava dondurma vermekten bıkmış ve kızarak cevap verir.

“BEDAVA(*) NEDAVA”

 (*)Nedava: Vermiyorum

KEÇİ

Bir Boşnak keçi satın alır. Keçiyi bir yakınına götürmek üzere trene bindirmek ister. Görevli yasak olduğunu söyleyerek keçiyi trene almaz. Boşnak keçiyi alır, trenin en arka vagonuna boynuzlarından bağlar. Tren bir süre gittikten sonra, keçi trenin hızına ayak uyduramaz ve keçinin başı ve gövdesi birbirinden ayrılır. Evine gitmek üzere tarladan gelen bir başka Boşnak, tren yolu kenarında keçiyi boynundan kesilmiş bir halde bulunca şöyle der;

“Ne ka usta kasapmiş bre, keçiyı tam buynundan kesmış!”

SÜPER ZEKA

Rumelili Üseyn Aga çevresinde neşeli olduğu kadar gamsız biri olarak ta bilinir!

Askerlik sonrası kahvecilik yapmaya başlar. Kısa bir süre sonra da evlenir.

Kısa bir zaman sonrası, bir oğlan bir de kız çocuğu sahibi olur. Gel zaman git zaman, çocuklar büyür ve ikisini de evlendirir. Kısa bir süre sonra, kız çocuğundan bir torun sahibi de olur. Torununun IQ seviyesi, ALLAH nazardan saklasın müthiş derece de yüksek çıkmıştır. Akıllı mı akıllıdır. Ailesi bu durumdan çok mutludur. Arkadaşları ve akrabaları bu durum karşısında kahveci Üseyn’i tebrik etme sırasına girmişlerdir. Tebrikler karşısında mutlu olsa da, Üseyn Aga şaşkınlık içinde şöyle demiştir;

“Abe benam gibi kuca kafali ve dembel birinın büyle akilli toruni olsin. Ayret bea!”