Balkan fıkraları ve Mizah öyküleri

28 2024 - 11:41

Balkan fıkraları ve Mizah öyküleri

(Last Updated On: 26/01/2015)

İLGİNÇ KUR HİKÂYESİ

Makedonya’dan göç edip Manisa’ya yerleşen Sülko (Süleyman), uzun yıllar birçok ekonomik ve sosyal zorluklarla mücadele ederek ayakta kalma savaşı vermiş, bu zorlu mücadele sonrası ticarete atılıp başarılı olmuş, yıllar sonra ekonomik rahatlığa ulaşmıştır. Kendisi ekonomik rahatlığa ulaşmış ama, Makedonya’da kalan bazı yakınları çok kötü şartlarda yaşamlarına devam ediyorlarmış. Bir gün Makedonya’daki yakınlarından İdris ağa’nın  oğlu Bafto (Bahtiyar) telefon açarak yarım Türkçesi ile ” Mico, burada artık eskisi gibi iş bulamıyorum. Çok zor durumdayım. Manisa’ya yanına gelip bir süre çalışmak istiyorum” der.
Karşılıklı görüşmeler sonrası Makedonya’dan yola çıkan Bafto Manisa’ya gelmek üzere tren ile yola çıkar. Uzun bir yolculuk sonrası tren İstanbul’a ulaşır.
Sülko’da (Süleyman) Bafto’yu karşılamak üzere Manisa’dan İstanbul’a gitmiştir.
Tren garında özlemlerini gideren iki akraba Manisa’ya doğru yola çıkmadan önce Süleyman (Sülko) Bahtiyar’a (Bafto) dönerek ” Abe Bafta Madam ki geldik İstanbul’a Manisa’ya gitmeden önce gel seninle biraz İstanbul’u gezelim” der.

BAĞ-KUR

 

Süleyman’ın araba ile yola koyulurlar. Hava güzeldir. Pencereler açık, yolda seyir halindeyken yolun sağ tarafında büyük bir yazı Bahtiyar’ın Bafto’nun dikkatini çeker. Aynen şöyle yazıyordur: “Bağ-KUR İstanbul İl Müdürlüğü”.
Bağ ile her hangi bir bağ kuramasa da yanındaki kelime bizim hemşerinin oldukça dikkatini çekmiştir. Kısa bir süre daha gittikten sonra yine büyük bir binanın tam ortasında yine büyükçe bir tabela
” Çay-KUR İstanbul işletme Müdürlüğü”
Bizim Bafto şaşkın şaşkın bu tabelalara bakıp araba ile yol almakta iken bir tabela daha gözüne ilişir.
” İş-KUR İstanbul İl Müdürlüğü” biraz daha yol almışlar.  Arabayı bir yere park edip yemek yemek için bir lokantaya giderler.
Lokanta da Kuru fasulyesi ile ünlü bir lokantadır. Masada bekleyen her müşteriye servis yapan garsonlar ” Buyur abim KUR-un geldi. Yanında pilav ister misin?
Çek İbram dayıma da bir KURU vs.
Bizim Bafto bu kelimeleri duyduktan sonra kuru yemek istemez! Garsona başka ne yiyeceği olduğunu sorar. Garson ” Abicim istersen KURU köftemiz de var. Yanında da bol limonlu KURU-soğan. Bu sözleri duyan Bafto’nun Bahtiyar’ın gözleri iyice açılmıştır. Lokanta’dan hiç bir şey yemeden çıkar. Süleyman’nın (Sülo)da canı sıkılmıştır.
-Bafto (Bahtiyar) niçin lokanta’da hiç bir şey yemedin?
Bir şeyler söylemek istese de içine atar Bafto. Sessiz kalmayı tercih eder.
Yakın akrabasının bir şey yememiş olmasından canı sıkılan Sülko (Süleyman) akrabasını lokantanın yanındaki pastaneye götürür. Uygun bir masaya otururlar. Az sonra sipariş almak için garson yanlarına gelir. Lokanta’da iyice karnını doyuran Sülko sütlaç ister. Gördükleri ve duydukları karşısında şaşkınlığını üzerinden atamayan Bafto (Bahtiyar) Lokanta’da ne yiyeceğini bilemez. Garson yardımcı olma düşüncesi ile ” Abimiz misafir galiba. Çek usta bir porsiyon KUR-ABİYE! Hem sıcak yeni geldi. Tadından geçilmez.
Vay efendim sen misin öyle söyleyen!
Hışımla yerinden kalkan Bafta (Bahtiyar) ” onu sen ye ” der ve pastaneden hızlı bir şekilde çıkar. Hesabı ödeyen Sülko (Süleyman) durumdan hiç bir şey anlamaz. Bafto’nun peşinden gider.” Bafto akbaram. Neden hiç bir şey yemezsin diye ısrarla sorar ” Bafto (Bahtiyar) yine sessiz kalmayı tercih eder.
Hazır İstanbul’a gelmişken her ne kadar akrabası bir şey yemese de Sülko akrabası Bafto’yu kapalı çarşıya götürüp ona bir iki hediye almak ister. Kuyumcuları gezerken gözlerine tabelalar ilişir.
” Döviz KURU bozulur”
Bu yazıyı da gördükten sonra iyiden iyiye bozulan ve kendi kendine KURU-lan Bafto sessizliğini bozarak;
-Abe akraba sizin ülke ne kadar çok KUR-a meraklı bir ülke olmuş böle!
Akrabası Bafto’nun (Bahtiyar) neye canı sıkıldığını iyiden iyiye anlayan Sülko(Süleyman) bozuntuya vermez ve şöyle cevap verir.
-Hemşerim bu sene çok KUR-ak geçti KUR-ak ondandır ondan!

Not: Bu hikâyeden bir şey anlamadıysanız, kafanızı hiç KUR-calamayın. Ama hikâyenin ana mesajını almakta ısrar ediyorsanız, bu hikâyeyi bir de Makedonca’yı iyi bilen birine okutmanız gerekecektir.

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.