DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

242 okunma

Balkan fıkraları ve Mizah öyküleri

ABONE OL
21/06/2014 10:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İZİNDEYİZ

 

Yıl 1989. Günlerden 29 Ekim. Türkiye Cumhuriyetinin en büyük ulusal bayramı. Pek doğal olduğu üzere Türkiye’de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda kamu kesimi çalışmaz.  Bizim muhacirlerden bir hemşire 27 Ekim’de bir devlet hastanesinde işe başlar. Doğal olarak da 29 Ekim’de tatile girerler. Fakat devlet dairelerinin bir kısmı 30 Ekim’de de tatil yapmaktadır. Kadının kocasına da 30 Ekim’de tatilmiş. Kadın da kendisi içinde 30 Ekim’de tatil olup olmadığını bilmemektedir.  Kadın da  “30 Ekim’de işe ben bir gideyim de, bakarsın tatildir gelirim yine eve” diye düşünür. 30 Ekim’de de işe gider. Hastanenin bahçesinden girer, hastane binasına doğru yol almaya başlar. Yolda bir bez afiş 2 ağaç arasında boydan boya asılmıştır ve üzerinde “Atam izindeyiz” yazar. Kadın birden sevinir:

“Ohooooo, biz bugün izindeymişiz, demiş ve evine geri döner.

O gün de o hastanenin çalışanlarına izin yokmuş ama kadın aynen geri dönmüş!

 

 

NABIZ

 

Bizim Balkanlardan bir bayan hemşirelik yapmakta olup,  İstanbul’da bir devlet hastanesinde yoğun bakımda çalışmaya başlar. Fakat Türkçe tıbbi terimlere çok yabancıdır. Bir gün bir hasta ameliyattan çıkarılmış ve yoğun bakıma alınmıştır.

Olay anında da hemşire hanım nöbettedir. Hastanenin en alt katında bulunan  ameliyathaneden bir doktor telefonla arayarak kadına “hemşire hanım hastanın  nabzını bulur musunuz” demiş. Kadın “nabız” ne demek anlayamamış. Çünkü bilmiyormuş. Başlamış çekmeceleri aramaya, dolaplara bakmış, masanın üstüne bakmış, yok. Çünkü kadın “hastanın nabzı” denilen şeyin hastaya ait olabilecek bir eşya olabileceğini düşünmüş. 5 dakika sonra doktor tekrar arayıp “hastanın nabzını buldunuz  mu?” diye sormuş. Kadın da yarım Türkçe ile “(h)astanin nabizi yok” diyerek aynen cevaplamış. Doktor hemen telefonu kapamış.

Kadın asansöre doğru baktığında, asansörün en alt kattan  (ameliyathanenin  bulunduğu kattan) yukarıya doğru geldiği fark etmiş. Doktor bütün ekibini toplayıp yoğun bakım odasına gelmiş. Tam da elektroşok yapmaya hazırlanıyorlarmış fakat öteki hemşirelerden biri nabzının attığını, üstelik de normal durumda olduğunun farkına varmış da işi kurtarmış!

 

Pİ-Pİ 

 

Bayan muhacirlerden biri hindi çiftliğinde çalışmaya başlamış. Gel  zaman git zaman yılbaşı arifesine gelmişler. Patronu, kadına bir hindi vermiş yılbaşı için ertesi gün de başka bir hindi vermiş temizleyip hazır etmeleri için.

Patron demiş ki:

– Hatice Hanım, şunu da benim için temizleyip hazırlayabilecek misin?

Kadın gayet doğal bir şekilde:

– Ben zaten dün akşam PiPi’yi yoldum, şimdi sizin PiPi’nizi de yolarım siz merak etmeyin, demiş!

 

Pİ-Pİ : Hindi

 

ÖLÜN KUTLU OLSUN

 

Bir gün bizim muhacirlerden birisinin Silistra’nın köylerinden birinde bir tanıdığı arkadaşının annesi vefat eder. Bizim muhacir cenaze sonrası acısını paylaştığını söylemek ister. Adam, Cenazedeki kalabalık sıraya karışır. Gelenek olduğu üzere cenaze sahibi sırayla cenazeye gelenlerden tek tek el sıkışarak acılı sözlerini dinler. Fakat bizim muhacir uzun zamandan beri Bulgaristan ziyareti veya tatili yapmamıştır. Uzun süre Bulgarca konuşmamış ve uzunca bir zaman da Bulgarlarla bulunmamıştır. Oradaki Bulgarlara bakmaya başlamış. O da diğerleri gibi “başın sağ olsun” tarzı bir şeyler söylemek ister. Samimi olduğu Bulgar tanıdığına fakat ne diyeceğini, ne söyleneceğini ve ne yapılması gerektiğini de bilmemektedir. En sonunda sıra ona gelmiştir. Ne oldu, oldu deyip ağzına ne geldiyse söyler:

-Ave Mitko!… Ne znam kakvo da ti kaja… Çestit umryal be moy çovek!*

*ave Mitko!…

Ne diyeceğimi bilemiyorum! Ölün kutlu olsun

 

DÜZMEK 

 

Yine bizim muhacirlerden bir kadın bir okulda hademe olarak işe başlamış.  Okulda da kutlamalar varmış. Müdür konuşma yapacakmış. Kadın da müdürün yanında iken müdürün  bir  konuşma yapacağını öğrenmiş. Müdürüne de yaranmak istiyor ya, demiş ki:

-Müdür bey, siz madem bir konuşma yapacaksınız, ben sizi konuşma öncesinde bir “DüZEYiM!”

Müdür şaşırarak “ne diyorsun sen” diye sormuş.

Kadın da:

-E ne var bunda? Ben Bulgaristan’dayken de müdürümü düzerdim.

Müdür iyice şoka girerek “nasıl yani ?” diye sormuş.

Kadın da:

-Eee Bulgaristan’daki düğünlerde gelinleri de düzerler.

Müdür iyice şaşırmış ve demiş ki:

-Yok, Sevcan Hanım. Siz beni düzmeye kalkmayın. Bu yaştan sonra… Tövbe tövbee…

 

DÜZMEK: Giydirmek

 

BU KÖPEK SEN Mİ?

 

Bulgaristan-Türkiye hattı arasında özel bir turizm şirketinin otobüs şoförü varmış. Adam da çok geveze ve av meraklısı biriymiş. Çok az derece de Bulgarca biliyormuş. Bulgaristan’da bulunduğu sırada onun gibi av meraklısı birisiyle tanışmış. Adama onunla bir gün beraber ava çıkma teklifinde bulunmuş. Adam da çevresi geniş ve arkası sağlam biriymiş. Bunlar ava 3-4 kişi çıkmışlar, başlamışlar avlanmaya. Aradan 1-2 saat sonra başka bir avcıya rastlamışlar. Onunla da tanışmışlar ama adam Bulgarmış. Bizim şoför de bu Bulgar ile tanışmak istemiş. Bakmış bakmış yeterli Bulgarca da yok. Ben ne desem de şununla konuşmaya başlasam diye düşünmeye başlamış.

Düşünmüş düşünmüş en  sonunda  adamın  yanındaki  köpeği bari bahane edeyim demiş. Yanına gitmiş, önce köpeği sonra adamı göstererek bozuk Bulgarcasıyla:

– Ave tos kuçe ti li? (Bu köpek sen mi?)

 

EŞEK ÖLDİ

 

78  yılındaki  büyük  göç  esnasında  yaşlı  bir nine ile dede Türkiye’ye göç etmektedir. Bulgaristan artık onların kalmaması gereken yerdir. Yaş kaç olursa olsun göç edip son nefeslerin Ana vatan’da verilmesi kararı alınmış ve yola çıkılmıştır. Çok fazla eşya alınamamıştır. Zaten bu yaşlı 2 insanın çok fazla eşyaları yoktur. Sınırda Bulgar tarafında günler süren bürokratik işler sonuçlanmış ve Türk tarafına geçilmek üzere yola çıkılmıştır. Bu nine ile dede Türk tarafına vardıklarında polis ve askerler tarafından Türk bagaj kontrolü yapılıyormuş. Bir problem çıkmasından çok korktukları için herhangi bir yanlış yapmamaya çalışıyorlarmış. Askerlerden  birisi yanlarına gelmiş.

Biraz sert bir tavırla “Teyze çok eşya getirdiniz mi?”  diye sormuş.

Kadın pek iyi duyamıyormuş. Ne de olsa yaşlılık.

Ama yine de problem çıkmasın diye cevaplamış:

-Oğluuum oğlum, demiş. Eşşek öldü ama taligasını* bari zor zar getirebildik demiş.

 

Taliga = At, eşek arabası

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP