Balkan ve Rumeli insanımızın mizaha bakışına geçmeden önce biraz Türk edebiyatındaki mizah ustaları hakkında bir kaç şey yazmak isterim. Türk edebiyatında ise gerçek anlamda ilk mizah ürünleri masallar, fıkralar ve seyirlik oyunlardır. Tanzimat döneminde Türk mizahının çehresi geniş ölçüde değişerek tiyatro eserleri niteliğinde yazdıkları birçok eser önem kazandı. Şinasi’nin Şair Evlenmesi, Ziya Paşa’nın Zafername Şerhi, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi. 2. Meşrutiyet’le birlikte Türk mizah edebiyatı büyük gelişme gösterdi. Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar mizah yazılarıyla ünlendi.
Cumhuriyetle birlikte Türk mizahı yeni bir kimlik kazandı. Bu dönem yazarları geçmişi eleştiren, yeni dönemi savunan bir tutum benimsedi. Çok partili dönemle birlikte mizah kapsam ve konu bakamından büyük zenginlik kazandı.
Aziz Nesin başta olmak üzere, Rifat Ilgaz, Orhan Kemal, Haldun Taner, Muzaffer İzgü, Çetin Altan gibi yazarlar bu dönemin önemli isimleridir.
Bunlara Rahmetli Oğuz ve Tekin Aral kardeşler ile ünlü mizah yazarı Gani Müjde’yi de ilave edebiliriz.
KARADENİZ VE KAYSERİ FIKRALARI
Bu tür yazarların dışında Türk toplumunun halka mal olmuş usta nüktedanları Nasreddin Hoca, Neyzen Tevfik ve Bektaşi fıkraları yanında mahalli fıkralar olarak ta Karadeniz ve Kayseri fıkraları başta gelmektedir. 100 yılı aşkın zaman dilimi içinde mübadil, göçmen veya serbest göçmen olarak Anavatanlarına gelmiş Balkan ve Rumeli Türk’ünün mizah anlayışı nedir diye düşündünüz mü? Tarihin akışı içinde kader denen rüzgarın önünde ekonomik özgürlüğünü arayan, dil problemi yüzünden çok büyük sıkıntılar çeken, buna rağmen cemiyet hayatı içinde kişilikleri ile arzu edilen düzeyde olmasa da sosyal, kültürel ve cemiyet hayatında belli noktalara gelen hemşerilerimiz, çektikleri sıkıntıları belli etmeden yine de nüktedan ve neşeli halleri ile yüzlerinden tebessümü eksik etmemeye çalışmışlardır. Toplumumuzda en çok ilgi gören fıkraların başında takdir edersiniz ki, Karadeniz fıkraları başı çekmektedir. Yıllardır kendi içindeki barışık halleri ile toplumun tüm kesimini büyük bir beğeni ile etkisi altına alan Karadeniz fıkraları, son yıllarda maalesef kültürleme yolu ile önüne gelen her türlü fıkrayı da ” Kara Delik ” gibi içine almaktadır. Bunun yanında uyanıklıkları ile toplumda büyük yeri olan Kayseri fıkraları da mevcuttur. Gençlik yıllarımızın çoğu bu fıkraları okumakla ve anlatmakla geçti. Mahalli fıkra olması itibariyle, çoğunlukla içinde yaşayan bölge halkını karakterize eden ve bu bölgede yaşayan insanların mizaçlarını ve yaşadıkları olaylar karşısındaki tepkilerini kendi yöresel şiveleri ile birazda mübalağa ederek işlemişlerdir. Bu felsefeden çıkarak kendi kendime hep sormuşumdur. Bizim niye bir fıkra veya mizah anlayışı kültürümüz yoktur?
Biz neşeli olmayı, şakalaşmayı bilmiyor muyuz? Bu felsefeden yola çıkarak uzun zamandır ciddi bir araştırma içine girdim. Sosyal paylaşım siteleri olsun, hemşeri derneklerinin siteleri olsun, kişisel sayfalar olsun günlerce arama, tarama yaptım. Ulaştığım sonuç maalesef içler acısı gibi çıktı karşıma!
Her ne kadar kesin olmasa da 15 milyonun üzerinde Balkan ve Rumeli Türk insanının yaşadığı bir ülkede topu topu 100 tane fıkra ve hikâye bulamadım.
Ne kadar acı değil mi? Oysa yıllarca özlemini çektiğimiz Balkan toprakları üzerine ne şiirler, romanlar, hikayeler ve tarihsel yazılar yazıldı. Hepsi birbirinden güzel ve değerli. Nedense şimdiye kadar bu konu pek işlenmeye değer görülmedi galiba! Mizah, hayatımızın bize yüklediği sorumlulukları ve yükleri birazda olsa üzerimizden atmak için paylaşılması gereken bir sosyal ihtiyaç gibi gözükmektedir. Bu vesile ile uzun zamandır Manisa ili sınırları içinde Makedonya Rekalar bölgesinden 1955 ve sonrası Manisa’ya yerleşen hemşerilerimiz arasında yapmış olduğum aylarca süren araştırmalar sonrası, tüm Balkan ve Rumeli Türk insanına bir mizah kültürü temeli oluşturması düşüncesi ile Balkan fıkraları ve mizah öyküleri kitabını yazmaya karar verdim. Şükürler olsun ki Kasım ayı sonunda kitabımın baskısı da bitti. Gönül arzu eder ki, Manisa’dan bir ışık olarak yola çıkan bu kitabım, İzmir, Aydın, Bursa, Denizli, İstanbul, Trakya, Samsun, Adana ve cennet ülkemizin birçok yerine kadar ulaşır. Burada yaşayan hemşerilerimizin de bir çalışma içerisine girerek, hayatın yükünü yıllarca omuzlarında yaşamış büyüklerimizden, sosyal kültürel ve cemiyet hayatları boyunca karşılaştıkları komik hikâyeler ile kendi ürettikleri mizah öykü ve fıkraları okumak bizlere de nasip olur?
YENİ BİR BALKAN VE RUMELİ MİZAH KÜLTÜRÜNÜN TEMELİ ATILIR!
Kendi hemşerilerimizin yaşadıklarına ve paylaştıklarına gülmeyi kim istemez ki? Bu rüzgâr tüm hemşerilerimizi alıp uçurur mu bilinmez? Eğer uçurmazsa, yine Karadeniz ve Kayseri fıkraları ile cinsel yozlaşmaya müsait ucuz fıkralara gülmeye devam edip kendi mizah kültürümüzden uzaklaşacak mıyız? Bakalım zaman ne gösterecek?
ARAŞTIRMA-İNCELEME
4 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
6 gün önceHABERLER
8 gün önceHABERLER
13 gün önce