Balkan savaşları, gizlenmiş ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Savaşın gizli ve karmaşık bir yapıda başlatılmış olmasının çok önemli sebepleri var. Bu gizli ve sır gibi saklanan sebep yazımın sonunda gelecek. Balkan savaşlarının çıkmasında görünür sebepler her defasında bu sırrı gizlemek için çok akıllıca kullanılmıştır. Bu sır ve gizlilik belki de Doğu Avrupa tarihinde ilk olma özelliğini taşıyordu. Ulusalcı devlet yapısının gün yüzüne çıkartılması ve milliyetçilik, Balkan savaşlarının görünen sebepleri arasında sayılıyor. Bundan daha önemlisi Balkanlarda yaşayan insanların birbirlerine kırdırılması, sır gibi saklanan gizli yapının direktifleri doğrultusunda olduğu gerçeğini içinde barındırıyor. Bu gizli el amaca ulaşmak için çatışmaların başlatılması ve buna sebep anlaşmazlıkların icat edilmesi doğrultusunda adeta bir proje üretiyor. Diyebilirim ki Avrupa’nın doğusunda, Balkan savaşları gizli el tarafından icat edilen bir proje niteliği taşıyor. Balkan savaşları Balkanlarda yaşayan insanların büyük bir kısmının, garip ama insan doğasında olan özenti sebepleriyle çıktığı ya da çıkartıldığı öne çıkan iddialar arasında sayılıyor. İtalya ve Almanya‘ya karşı duyulan özenti ve imrenme duygusu ile beraber gelen onlar gibi olma, onlar gibi yaşama isteği, Balkan insanını harekete geçirmiştir. İtalya da ve Almanya’da kurulan ulusal devlet anlayışı, özenti sebebiyle, tüm Balkan ülkelerince benimsenmiş ve bastırılamaz bir milliyetçilik duygusunun oluşturulmasında ilk etken olmuş iddiası, tercümesini bizzat yaptığım bir kitapta öne çıkartılmış bir sebep olarak savunuluyor. Çok tartışılabilecek bir iddia… Doğruda olabilir yanlış da…
SÖZÜN ÖZÜ
Evet, sözün özü Balkan savaşlarındaki olaylar çok gizli eller tarafından birer birer planlandı. Planlananlar da bir bir gerçekleştirildi. Bunlar gerçekleştirilirken Avrupa’nın güçlü devletleri bundan istifade etmesini bildiler. Bunun içinde bir araya gelip kapalı kapılar ardında kararlar aldılar. Aldıkları kararlardan en önemlisi savaşa müdahil olmaktı. Can kaybı vermeden, savaşın içinde aktif rol almak istediler. Bunun içinde çok çeşitli bahaneler aramaya başladılar ve buldular da… Kendileri tarafından senaryosu yazılan, çıkartılan çatışmaları çözümlemek ve sorunları bitirmek amacıyla Balkan Sorunu’na el attılar. Ve istedikleri oldu. Planlar çözümsüzlük esası üzerine kuruldu. Çözümsüzlük esas olmak üzere kan, gözyaşı ve sürgünler üzerine bina edilmiş Balkan Milliyetçiliği ve Balkan devletleri sorunu günümüze kadar geldi. Bizim dışımızda güçlü bir el bize rağmen bu işi bu günlere getirdi. Bundan sonra da bizim cephemizden güçlü bir el çıkmaz ise bu sorunu üretenler çatışmaları durdurmayacak, sorunları asla çözümle meyecekler. Dert ve sıkıntılarla meydana gelen inim inim inlemeler de devam edecek görünüyor. Evet, sorunlara çözüm bulmak bahanesiyle Balkanlara yerleşen büyük güçler çöreklendikleri topraklardan çıkmak nedir bilmiyorlar. Sıcak savaşlar çoktan bitti. Çözümsüzlük ise planlandığı gibi ortada… Sıcak savaş döneminden soğuk savaş dönemine geçilmesi onlar için savaşın bitmediği devam ettiği anlamına geliyor. Balkan dünyasının sınırlarını belirleyen bu ülkeler yeni dönemde eskiden olduğu gibi Slav ülkeleri olan Yunan ve Roman halklarına açılıyorlar. O talihsiz savaşın yaşandığı ve başladığı günlerde, Bulgarlar yıllar öncesinden istedikleri Rodop Dağları ile Batı Trakya’yı sınırlarına katmışlardı. Yunanistan da aynı şekilde Arnavutluk sınırına yakın yerlerde “ Bu topraklar ve halkları bizim topraklarımız ve halkımızdır “ diye karışıklık çıkarmış o topraklara çöreklenmişti. Hala daha inadında devam ediyor ve aynı iddialara sarılıyor.
BÖLEN BÖLENE
Megalo İdea olarak da görüyor ve sürdürüyor. Yine Yunanlar ve Sırplar Makedonya’yı kendi aralarında çatışmalarına rağmen, paylaşamadılar. Karadağ ve Sırbistan, Sancak bölgesini ikiye böldüler. Sırbistan’ın istekleri hiç bitmedi. Hırslarının önüne set çekemediklerinden, o yıllarda ve şimdi Kosova’yı da kendilerinden kabul ediyor. Savaş çıkartma potansiyelleri devam ediyor. Birilerinin buna çok ciddi bir şekilde dur demesi vakti geldi geçiyor bile…
Osmanlılara isyan etmeyen ve daima bağlı kalan, bağlılığını her platformda ifade eden Arnavutluk, Balkan Savaşları yıllarında bünyelerine sızan sinsi düşmanlarıyla Osmanlı’ya karşı isyan ettirilerek bağımsızlığını ilan etmeye zorlanmıştı. İstenen de gerçekleştirilmişti. Böylece Avrupa çok uluslu yapıya kavuşuyor, Osmanlı Devletinden kurtulmuş oluyordu. Eski Balkan devletleri ve halkları kendi kimliklerini yaşabilir hale getiriliyordu (!). Peki, bunu kimler istemişti? Balkanlar Osmanlı’dan kurtuldu da ne oldu? Olanlar orta da. Balkan milletleri; “alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste “ sözünde anlatılan durumu yaşıyor. Zalimler her defasında mazlumları eziyor da eziyor. Bununla birlikte artık mazlumların kaybettiklerini geri alma zamanı gelmiş ki, zalimlerin eski ettikleri etkisini kaybetmiş gibi görünüyor.
İzlemeye devam edin…
HABERLER
19 saat önceHABERLER
19 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce