Balkan Savaşları 1912 yılı Ağustos ayından itibaren kış boyu, ilkbahar ve 1913 yazına kadar devam etmişti. Çok acımasız ve kanlı savaşlar yaşanmış, insanlar ki özellikle Türk ve Müslüman teba, hunharca katledilmişti. Balkan Savaşları bir ırkın yok edilmesi pahasına korkunç vahşetler serisine sahne olmuş bir savaştır. Müslüman erkekler kılıçtan geçirilirken, kadınların ırz ve namuslarına saldırılmış onlarda kılıçtan nasiplerini almışlardı. Vahşetin kurulan tezgahı hep Müslüman camia üzerine yoğunlaştırılmış bir an önce yok edilmeleri planlanmıştı. Osmanlı-Türk ve Müslüman hamile bir bacımızın karnındaki yavrusunu, karnını deşip alan Bulgar askerleri yaptıkları soykırımı iftiharla dünyaya duyuruyorlardı. Utanmadan da şehit edilen kadının önünde poz veriyorlardı. Süngülenen masum yavru da silahlarının ucunda süngü yardımıyla taşınıyordu. Tek dişi kalmış canavar ifadesini hakkıyla hakeden bu manzara AB ve diğer Avrupalılar için utanılacak ve özür dilenmesi gerken ibret verici bir durumdur.
ŞÜKRÜ PAŞA ANITI
Şayet yolunuz bir gün Edirne’ye uğrarsa, TSK’nın hazırladığı ve gezilmesine imkan sağladığı ŞÜKRÜ PAŞA ANITI ve BALKAN SAVAŞLARI MÜZESİ’Nİ gezerek bu vahşete sizde tanıklık edebilirsiniz. Osmanlı askerlerinin kahramanlıklarına ve kadınlarımızın can siperane mücadelelerine göz yaşlarınızla birlikte tanıklık edebilirsiniz. Hele hele yeni yetişen genç neslin mutlaka bu müzeyi ve müştemilatını görmesi lazım. Balkan Savaşları ve ardından gelen Çanakkale birlikte bu konuda gezilip görülmesi ve ibret alınması gereken yerlerdir. Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı, İkinci Balkan Savaşları’na nazaran daha zayıf bir düşmanla savaşmıştı. Sözde ittifak edip Osmanlıya karşı savaşan bu birlikler daha çok Bulgar, Yunan, Karadağ ve Sırp isyancılarından oluşan çetelerdi. Çetelerin birleşmesi ve biraraya gelmeleri sonucu sonraları güçlü ittifak kuran düşmanlar katliamlarına asla sınır koymamışlardı. Osmanlı’nın Balkanlar’dan sürülmesi için onlara göre herşey mübahtı. Her bir grubun megola idası da farklı idi. Aralarında suni bir ittifak tesis edilmiş olmasına rağmen birbirlerinin kuyularını da kazmıyor değillerdi. Yunanlar, Bulgarlar, Hırvatlar, Sırplar’dan herbiri eski devletlerinin ve düzenlerinin sevdasında hareket ediyorlardı. Buda aralarında kurulu zannedilen ittifakın çatırdamasına sebep oluyordu. Çatırdayan bu ittifak zaten çok kısa sürebilmişti. 1912 yılının Ekim ayında savaş başladığında Osmanlı Bulgar çetelerine karşı nasılsa hallederim düşüncesinde önlem almaya çalışmıştı. Tedbirsizliğin ve düşmanı önemsememenin sonucu, isyancıların üzerlerine isyanı bastırıcı yeterince kuvvet gönderememişti. Gönderilen askerlerde farklı sebeplerden yerlerine vardırılmayıp meşgul edilmiş ve katliamlara vaktinde yetişip müdahale edemez hale getirilmişti. Savaşın faturası gerçekten çok çetin olmuş hep ama hep Osmanlı ve Müslüman halk katledilmişti. Sadece bu durum bile Balkanlarda yaşayan adı geçen milletlerin ne kadar vahşice bir soykırıma imza attıklarını göstermek açısından yeter de artar bile. Ermenilere soykırım yaptığımızı iddia eden Avrupalılar gelsinler de bir görsünler bakalım soykırım nasıl yapılıyormuş anlasınlar demek geçiyor içimden. Bu soykırımında bir gün hesabının soralacağını da ümit ediyorum.
BOSNA KATLİAMI
1993-95 arasındaki savaşta Bosna da Müslüman halka yaptıkları da bu Balkan Savaşı’ndaki soykırımdan pek farklı olmamıştı. Diridiri insanlar öldürülmüştü. Irza geçmeler havada uçuşmuştu. Ellerinden silahları istirdat edilen binlerce masum Boşnak acımasızca katledildiler. Bunların hesabının sorulması için güya AB nezdinde mahkemeler kuruldu. Kurulan mahkemeler tüm kasapları affeder durumda yargılama yapıyor. İnsanların gözlerinin içine baka baka… Allah korusun bundan sonra beklenen bir savaşta da bundan farklı olmayacaktır. Bu kez kesinlikle “su uyur düşman uyumaz demeli “ve eklemeliyiz ; “Ayıdan post gavurdan dost olmaz.” Ve nihayet Balkan Savaşları sürerken aracı super güçler müdahale edip barış antlaşmasını 1912 senesinin Aralık ayında yaptılar. Aynen Dayton antlaşması gibi. Antlaşmaların metinlerinde var olanlar hep kendilerinden yana yontulmuş maddeleri içermekteydi. Ses çıkardığınız da ise maddeler daha sert içerikler alıyordu. Silah bırakma 1913 senesinin Şubatı’na kadar devam etti ve savaşa kısa süreliğine ara verildi. Savaşa ara verilmişti amma bu arada savaş sessiz sedasız iki şehirin işgaliyle de devam ediyordu. İşgal edilen iki şehirden biri Arnavutluk ve diğeri ise Batı Tarkya oldu.1913 senesinin ilkbaharına kadar işgal devam etti. 30 mayıs 1913 de Birinci Balkan Savaşı ilk barış antlaşması Londra’da imzalandı. İkinci Balkan Savaşı’nda Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan, Romanya güçlü bir cephe tesis edip Osmanlı ya karşı hep birden savaştılar. İttifak aslında çok zayıftı. Ama Osmanlı da bitmişti, bitirilmişti. İttifakın içindeki çatlak sesler kendi aralarında da savaşın çıkmasına sebep vermişti. 1913 senesinin Haziran ayında savaş yeniden başladı. Bir ay sonra da bitti. Müttefikler yaptıkları değişik oyunlarla hem Osmanlı’yı hem de azılı düşmanları Bulgarları yenmişlerdi. Bu savaşın bitiminde de Barış anlatlaşması 1913 Ağustosunda Bükreşte imzalandı. İstanbul içinde böylece İkinci Balkan Savaşı son buldu.
Devam edecek…
HABERLER
1 saat önceHABERLER
1 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce