Mustafa Kökmen
“Sivil Toplum” kavramı, üzerine çokça çalışmalar yapılmış ve literatürde geniş bir tanımlamaya ulaşmış bir kavramdır. Modern toplumlarda, kâr amacı gütmeyen, kolektif yarar esasına göre çalışan, kamuoyunu aydınlatmak ve yönlendirmek için gönüllülük esasıyla hareket eden, üyelerinin ve toplumun taleplerini gerek siyasal otoriteye gerekse de kamuoyuna ileten kuruluşlar, Sivil Toplum Kuruluşları olarak tanımlanmaktadır. Hegel teorisinde; Sivil Toplumun aile ve devlet arasında yer alan sosyal bir alan olduğunu belirtmektedir. 21. Yy. ilk çeyreğinde sivil toplum kuruluşları modern bir yapıdadır. Sivil toplum kuruluşları, gönüllülük temelinde örgütlenmenin nihai amaç olduğu, toplumun devletin önüne geçerek devlet politikalarını yönlendirdiği, bir baskı grubu etkisi oluşturmaktadır. Sosyal ve Siyasal etki alanlarının yanı sıra iktisadi etki alanları ve faaliyetleri de önemli bir boyuta ulaşmıştır. Nitekim iktisadi etkisi olan sivil toplum kuruluşlarının ulusal ve yerel anlamda ekonomik gelişmeye önemli bir katkısı vardır.
Bu çalışma; Türkiye içerisinde yaşayan Balkan Türklerini temsil eden Sivil Toplum Kuruluşlarının iktisadi etkinliğini ele alacaktır. Balkan ülkelerinde ve Türkiye’de ekonomik kalkınma perspektifinde İktisadi amaçlı sivil toplum kuruluşları analiz edilecektir.
Balkanlar ile ilgili sivil toplum örgütlenmeleri 1940 yılından bu yana gelişmiş ve artmıştır. Günümüzde 60’a yakın şehirde 2500’den fazla sivil toplum kuruluşları faal olarak çalışmaktadır. Balkan iş adamları, Rumeli iş adamları, büyük Balkan federasyonları bu kuruluşların önde gelenlerindendir.
Geçmişten bugüne, Balkan göçmenleri vatansever duruşuyla, milli ve dini değerlere bağlı tutumlarıyla, Türkiye içerisinde ülke meselelerine duyarlı ve hassas bir noktada durmuşlardır. Balkan göçmenleri, Türkiye içerisinde azımsanmayacak oranda, iş hayatında ve siyasal düzende etkili rol üstlenmektedir. Bu sivil örgütlenmelerin diğer sivil toplum kuruluşlarına göre önemli bir görevi vardır. Hem Türkiye içerisinde iktisadi, siyasi ve sosyal çalışmalar yaparken aynı zamanda Balkan ülkelerindeki nüfusun da temsilcileri olarak oradaki vatandaşlar için de çalışmalar ve projeler gerçekleştirmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan devletler içerisinde sivil toplum kuruluşları henüz gelişmeye başladığı düşünüldüğünde, Balkan sivil toplum kuruluşlarının çok yönlü bu çabası çok kıymetlidir. Fakat,
Balkan göçmenleri daha çok geldiği ülkeler için değil, Türkiye için emek ve çalışma sergilemektedir. Türkiye’nin, Balkanlar’daki hedef ve çıkarlarına katkı sağlayan Balkan sivil toplum kuruluşları, milyonlarca Balkan göçmeni ile birlikte pozitif anlamda Türkiye’de bir Balkan diasporası oluşturmuştur. Balkan göçmenleri, Türk kimlik ve kültürünü benimsemiş olsalar da Bulgar, Arnavut, Boşnak, Yunan etnik kimliklerin merkezini oluşturduğu sivil toplum kuruluşları, Türkiye’de bir Balkan diasporasının var olması fikrini destekler niteliktedir. Ancak, göçmenler Türkiye’nin Balkanlar’daki plan ve hedeflerine hizmet ettiklerinden ülke içerisinde Balkan diasporası yerine Balkan kökenli Türk diasporası kavramı daha doğru olacaktır.
Türkiye ve Balkan ülkelerinde pazar ekonomisinin gelişmiş olması iktisadi amaçlı sivil toplum kuruluşlarının artmasına ve gelişmesine yol açmıştır. Pazar, hammadde, dış ticaret, pazarlama, üretim koşulları konularında çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları bu çalışmalar ile topluma ve devlete etki etmekte ve yönlendirici güç olmaktadır. Toplumun ve üyelerinin ekonomik çıkarlarını maksimize etmek amacı taşıyan sivil toplum kuruluşları incelendiğinde; iş adamları dernekleri, ticaret odaları, sanayi odaları, esnaf ve zanaatkar odaları, ihracatçı vakıfları, genç işadamları kurumları gibi iktisadi özelliği ön planda yer alan sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır. Büyük anonim ve limited şirket yöneticilerinin bu anlamda ekonomik faaliyetler yapan sivil toplum kuruluşlarında aktif olduğu görülmektedir. Ancak iktisadi etkinliği olan bu sivil toplum kuruluşlarının reel anlamda ekonomik göstergelere ne kadar etki edebildiği tam anlamıyla ölçülememektedir.
Kıta Avrupası’ndaki sivil toplum geleneği ile Türkiye’deki sivil toplum geleneği birbirlerinden çok farklı bir yapıya sahiptir. Batıda yerel güçler devlet ile daha iyi bir ilişki kurabilmektedir. Liberal ve daha homojen yapıdaki devletler içerisinde sivil toplum örgütlenmeleri ve baskı grupları yönlendirici ve davranış etkileyici güçtedir. Ancak Türkiye gibi merkezi otoritenin güçlü olduğu, devletle doğrudan bağlantılı sivil toplum kuruluşlarının sosyal, siyasi ve iktisadi etkisi kısıtlıdır.
Günümüz Post-modern dünyasında iktisadi güce sahip sivil toplum kuruluşları devlet içerisinde siyasal hareket alanları bulabilmektedir. Balkan sivil toplum kuruluşları ve Balkan kökenli iş insanları, kuşkusuz ki iktisadi anlamda faaliyetlerini sürdürmekte ve ülke içerisinde siyasal bir kimliğe bürünmektedir. Her sivil toplum kuruluşu bir kitleye sahiptir ve bu kitleyi yönlendirecek bir güce sahiptir. Siyasi partiler için sivil toplum kuruluşları kilit rol oynamaktadır. Her siyasi parti için geniş kitleye sahip olan sivil toplum kuruluşları stratejik bir öneme sahiptir. Türkiye içerisinde büyük bir kitlesi ve temsilcisi olan Balkan Göçmenlerinin oluşturduğu sivil toplum kuruluşları kuşkusuz ki Türk siyasal hayatını etkilemektedir.
Sonuç olarak, iktisadi amaçlı sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarında yer alan üyelerin ve ekonomik aktörlerin, sermaye, üretim, iş gücü ihtiyacını karşılama, yeni pazar ve yönelimler konularında büyük bir katkısı olduğu açıktır. Aynı zamanda Türkiye ve Balkan Ülkeleri arasında ticari ilişkilerin geliştirilmesinde de Balkan Sivil Toplum Kuruluşları kritik noktadadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin paylaştığı bilgiler doğrultusunda, Türkiye, Balkanlara 10 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirmiştir. (2019-2020/TİM)
Kuşkusuz ki, bu ihracat ve ticaret hacminin oluşturulmasında Balkan kökenli Sivil Toplum Kuruluşlarının büyük katkısı vardır. Bu bağlamda, iktisadi amaçlı sivil toplum kuruluşlarının yerel ve ulusal ekonominin gelişmesinde fayda sağladıkları görülmektedir. Asil tarihimiz boyunca Balkanlar, Türkiye için özel bir anlam taşımıştır. Son yıllardaki gelişen sivil toplum kültürü ile beraberinde Türkiye ile Balkan Ülkeleri arasında daha sağlam bağlar kurulmakta ve siyasi, sosyal ve özellikle iktisadi ilerlemeler, gelişmeler ortaya çıkmıştır. Nitekim, tarihi, kültürel ve insani bağlarlar bağlı olduğumuz Balkan coğrafyasının temsilcileri Balkan göçmenleri, Türkiye içerisinde kurduğu ve çalışmalar yürüttüğü sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla başarılı girişimler, çalışmalar, ekonomik katkılar sağlamıştır. Sivil toplum kuruluşlarının iktisadi etkisi ve yönlendirmesi günümüz dünyasında hiç olmadığı kadar güçlü bir durumdadır.
HABERLER
Az önceHABERLER
Az önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce