Türkiye’nin son yıllarda barış için Balkanlar’da yürüttüğü politika, özellikle aralarında 1990’lı yıllardaki savaştan dolayı sorun bulunan ülkelerin ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sağlıyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun çabalarıyla 2009 yılında başlatılan “Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan” ve “Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan” üçlü danışma görüşmeleri sayesinde Bosna-Hersek, Sırbistan ile Hırvatistan arasındaki sorunların önemli kısmı giderildi.
SARAYBOSNA-Balkan Günlüğü
Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç’in ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bosna-Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinin katılımıyla yapılan “Üçlü Balkan Zirvesi”nde Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğüne yapılan vurgu, son zamanlarda “ayrılık” ve “üçüncü entite” tartışmalarıyla zor dönem yaşayan ülkede yüzleri güldürdü. Türkiye’nin son yıllarda barış için Balkanlar’da yürüttüğü politika, özellikle aralarında 1990’lı yıllardaki savaştan dolayı sorun bulunan ülkelerin ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sağlıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun çabalarıyla 2009 yılında başlatılan “Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan” ve “Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan” üçlü danışma görüşmeleri sayesinde Bosna-Hersek, Sırbistan ile Hırvatistan arasındaki sorunların önemli kısmı giderildi. Cumhurbaşkanı Gül’ün ev sahipliğinde ilki 24 Nisan’da yapılan Türkiye-Sırbistan-Bosna-Hersek “Üçlü Balkan Zirvesi”nde kabul edilen deklarasyon, Bosna-Hersek ve Sırbistan’ın karşılıklı büyükelçi ataması, Sırbistan parlamentosunun Srebrenitsa katliamını kınaması, Tadiç’in temmuz ayındaki Srebrenitsa anma törenlerine katılması, tarihi adım olarak değerlendirildi.
DODİK SORUN OLUYOR
Ortadoğu ülkelerindeki sorunlar nedeniyle uluslararası toplumun dikkatinin Balkan ülkelerinden uzaklaştığı bir dönemde, “Sırbistan-Hırvatistan” ve “Sırbistan-Bosna-Hersek” arasındaki ilişkilerde son zamanlarda gerilimler görülmeye başladı. Özellikle Sırbistan’ın talebi üzerine son aylarda Bosna-Hersekli ve Hırvatistanlı bazı eski askerlerin yurtdışında tutuklanması, Sırbistan adli makamlarınca iddianameler hazırlanması, gerilimin fitilini ateşledi. Bosna-Hersek’te ise 3 Ekim’de yapılan seçimlerin ardından devlet seviyesinde hükümetin kurulamaması, Sırp lider Milorad Dodik’in “ayrılıkçı” açıklamaları ve 13 Nisan’da “yüksek yargı organlarının yetkilerinin otonom yapılara devredilmesini” öngören referandum kararı, milliyetçi Hırvatların 10 yıl aradan sonra geçen hafta “Hırvat Milli Meclisi”ni toplayarak “üçüncü entite” istemlerini dile getirmesi ülkeyi “gerilim” içine soktu. Bosna-Hersek’te yaşayan halkı umutsuzluğa sevk eden, yeniden eski günlere dönme korkusunun yaşandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün öncülüğünde başlatılan “Üçlü Balkan Zirvesi”nin ikincisinin dün Sırbistan’da yapılması gerilim içindeki insanlar için umut oldu. Ancak bu zirveye karşı özellikle milliyetçi Sırp ve Hırvatlardan tepki geldi. Zirve öncesi açıklama yapan Lahey’deki mahkemece Bosna’daki savaş zamanında “insanlığa karşı suç işlemekten” yargılanan Radovan Karaciç’in partisi SDS, yapılacak toplantıyı ve bu toplantıda Türkiye’nin yer almasını sert dille eleştirdi.
HABERLER
4 gün önceHABERLER
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
12 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önce