Balkan coğrafyasında hangi ülkeye gitseniz Murad Hüdavendigar’dan başlayarak Osmanlı padişahlarının ya da onların tayin ettiği yöneticilerin inşa ettiği bir eserle karşılaşırsınız. Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camii, Mostar’daki Alperenler Tekkesi, Kavala’daki su kemeri, Belgrad’daki Bayraklı Camii, Budapeşte’deki Gül Baba Türbesi, Üsküp’teki Sulu Han gibi eserler “Balkanlar ve Osmanlı” denildiğinde ilk akla gelenlerden. Köprülerden, imaretlere, medreselerden, hamamlara kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan binlerce ecdad yadigarı saymakla bitmez. Ecdad yadigarları Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) projeleri ile yeniden hayat buluyor.
H.MERKEZİ/BALKAN GÜNLÜĞÜ
Balkan coğrafyasında hangi ülkeye gitseniz Murad Hüdavendigar’dan başlayarak Osmanlı padişahlarının ya da onların tayin ettiği yöneticilerin inşa ettiği bir eserle karşılaşırsınız. Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camii, Mostar’daki Alperenler Tekkesi, Kavala’daki su kemeri, Belgrad’daki Bayraklı Camii, Budapeşte’deki Gül Baba Türbesi, Üsküp’teki Sulu Han gibi eserler “Balkanlar ve Osmanlı” denildiğinde ilk akla gelenlerden. Köprülerden, imaretlere, medreselerden, hamamlara kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan binlerce ecdad yadigarı saymakla bitmez. Ne acıdır ki, 19. Yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren milliyetçi ayaklanmalar yoluyla Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopmaya başlayan Balkan ülkelerinde en büyük kıyımı işte bu eserler yaşamış. Depremler ve yangınlar başta olmak üzere her türlü afete yüzyıllarca direnmeyi başaran Osmanlı eserleri, sebebi anlaşılması zor bir Türk düşmanlığıyla dolu azgın çeteler tarafından yok edilmiş. 300 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kalan Belgrad’ta inşa edilmiş 70’ten fazla caminin yok edildiğini ve halen hatırı sayılır bir Müslüman nüfus barındıran bu şehirde sadece bir Osmanlı camisini (o da haziresindeki tüm mezar taşları kırılarak) ayakta kalabildiğini görmek hüzün veriyor. Kanuni’nin Veziri İbrahim Paşa’nın Kavala’daki camisinin kiliseye, aynı şehirde Mehmet Ali Paşa’nın annesi için yaptırdığı külliyenin otele dönüştüğünü bilmek de acı. Diğer yandan bir zamanlar 50 kadar caminin bulunduğu Budapeşte’de bugün tek bir Osmanlı camisinin kırık minaresinin izine bile rastlanmıyor. Atina Avrupa’nın camisiz tek başkenti olarak kalmakta ısrar ediyor. Türkülerimize konu olan Estergon Kalesi’nin hemen dibindeki Mustafa Paşa Camii bu karanlık tabloyu bir nebze olsun aydınlatan ve yüreklere su serpen ise Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) faaliyetleri. Balkanlar’ın neresinde restore edilmiş, pırıl pırıl bir Osmanlı eserine rastlasanız, bu ihya çalışmasının TİKA tarafından yapıldığını gösteren bir tabelayı da fark ediyorsunuz. Ve o tabelanın hemen üzerindeki Türk bayrağını…
Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu Manastır Askeri İdadisi, zarafette Mostar Köprüsü’yle yarışacak nitelikteki Konjic Köprüsü, Galiçya cephesinde şehit olmuş vatan evlatlarının ebedi istirahatgâhı olan Bükreş Şehitliği, Üsküp’teki büyük cami, Karadağ’daki Mehmed Fatih Medresesi gibi çok sayıda eser TİKA tarafından yenilenmiş. TİKA her yıl Balkan ülkelerindeki başka Osmanlı eserlerini de faaliyet programına dahil ediyor. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gücü arttıkça, önceki dönemlerde bu tür restorasyon çalışmalarına şüpheyle yaklaşan Balkan ülkelerinin hükümetleri de, genel olarak daha fazla iş birliğine hazırlar. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, TİKA’nın Türkiye’nin yüzakı kurumlarından biri olduğunu söyleyerek, “1992 yılında kurulan bu TİKA bizim dönemimizdeki ilgiden sonra projelerini kat kat arttırarak bugünkü seviyeye kadar geldi. 1992-2002 yılları arasında 1241 projeye imza attı TİKA. 2002 yılından bugüne kadar 14 binin üzerinde projeye imza atmış bulunmakta. Özellikle son 2012 ve 2013 yıllarında sadece yıl bazında 1800 küsür projeye TİKA imza atıyor” dedi. İşler şöyle devam etti: “Bu coğrafyada Osmanlı’dan kalan yüzlerce eser bulunmakta. Geçtiğimiz yüzyılda Osmanlı bu bölgeden ayrıldıktan sonra ve işte son yıllara kadar maalesef buralardaki, bu coğrafyadaki eserlerin pek çoğunun yok olduğunu görüyoruz. Ayakta kalanları da TİKA marifetiyle restore ediyoruz ve hakikaten gelecek nesillere bırakmak için büyük çabalar sarf ediyoruz. Burada da daha önce Fatih Camisi restore edilmişti, Sinan Paşa Camisi restore edilmişti. Onların resmi açılışları yapıldı, şimdi onları çevre düzenlemeleri yapıldı. TİKA olarak özellikle Balkanlar’daki ayakta kalan Osmanlı eserlerinin hepsinin gelecek nesillere yeniden güçlü şekilde aktarılması için her türlü faaliyeti gösteriyoruz.” dedi.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce