Uzun yıllar basketbol oynadı, sakatlandı. 2011’de Best Model’a katıldı, ‘Best Fotomodel’ seçildi. Dünyaca ünlü markalarla çalışırken oyunculuk kariyerine başladı. Geçen sene katıldığı ‘Survivor‘ yarışmasını ikincilikle bitirdi, büyük bir hayran kitlesi edindi. Yaptığı her hareket sosyal medyada günlerce konuşuldu.
Bunu “Daha önceleri dışarıya çıktığımda üç kişi fotoğraf çektirirken şimdi 10 bin kişi çektiriyor. İşin şakası… Oyunculuk yaptığımda bu kadar destekçim yoktu” diye anlatıyor. 30 yaşındaki Barış Murat Yağcı‘yla ‘Her Şeye Rağmen’ adlı şarkısının klibi yayımlandıktan hemen bir saat sonra konuştuk. Çok heyecanlıydı. Genetik hastalığından ‘Survivor’da yarışırken boyunun nasıl dört santim kısaldığına, çocukluğundan şiddetle bezeli aile hikayesine, her şeyi anlattı.
Best Model seçildin, modellik ve oyunculuk yaptın, ‘Survivor’a katıldın. Şimdi bir de kitap ve şarkı çıkardın…
Annem de bana “Ne yaptığın belli değil, ama seninle gurur duyuyorum” diyor.
Seninki ünlü olma isteği miydi?
Yok. Beni geçmişten az çok tanıyorsun. Aslında ben çok sağlıklı biri değilim.
O ne demek?
Bu yaşıma kadar çok ameliyat, çok sakatlık geçirdim. Her sene iki önemli ameliyat oluyorum.
Geçmiş olsun. Nedir sorun?
Hepsi genetik problemler. Kemiğin erimesiyle ilgili bir rahatsızlık… Kemiğin boyunun uzamaya ya da kısalmaya başladığı zaman oradaki tendonlar parçalanmaya başlıyor. Vücut deformasyona uğradıkça hasar görüyor. Her defasında işlem yapmak gerekiyor. Basketbol kariyerim bu sebeple bitti. ‘Survivor’da ikinci olmamın nedenlerinden biri de buydu. Çünkü yarışmada son bir ayda omzum çıktı, yerine girdi; oradaki kapsül parçalandı. İki yırtığım ve bir kırığım vardı.
‘Genetik problemler’ dedin…
Ailemde genetik olarak kanser gibi rahatsızlıklar var. Ben de her ne kadar dışarıdan sağlıklı biri gibi dursam da çok uzun yaşayacağımı düşünmüyorum. Kitap olayında da linç yiyeceğimi bile bile kendime, aileme, sevenlerime ve yeni nesle bir şeyler bırakmak istedim.
‘Her Şeye Rağmen’ senin hayatını anlatıyor. Sen hayatını nelere rağmen
yaşadın?
Çok basit bir örnek vereyim. Annem arka arkaya dört kere kanser geçirdi. Lenf kanseriyle başladı, lenfleri alındı. Sonra göğüs kanseri oldu, göğsü alındı. Ondan sonra da rahim kanserine yakalandı. Üvey babamla aralarında “Ben artık kadın değilim. Beni aldatabilirsin, sana çocuk veremem” diye bir konuşma geçtiğini duydum. Üvey babam “Ben seni asla bırakmam” dedi. Bu bana bağlılığı ve bir insanı sevdiğinizde her şeye rağmen neler yapılabileceğini gösterdi.
Yağcı çıkardığı kitapla ilgili “Linç yiyeceğimi bile bile kendime, aileme, sevenlerime ve yeni nesle bir şeyler bırakmak istedim” diyor.
ANNEM ŞİDDET GÖRDÜ
Kitaba anneni anlatarak başlıyorsun. Nasıl bir hikayesi vardı?
Almanya’da doğmuş, babasının isteğiyle 16 yaşında Türkiye’ye gelmiş. Okul okutulmamış. Ören-Burhaniye’ye yerleşmişler. Babasından şiddet görmüş ve kötü bir gençlik yaşamış. Sonra bazı şeylere dur demiş; evden ayrılmış, işe girmiş ve İzmir’de çalıştığı otelde babamla tanışmış. Evlenmişler. Her hızlı başlangıcın düşüşü de aynı ivmede oluyor. Babamın alkol sorunları
ve şiddet olayları olunca, annem babasından yaşadığı travmanın tekrarlandığını anlamış ve işler sarpa sarmış. Ayrılmışlar.
Sen annenle mi kaldın?
Evet. Beni kaçırmış, Göztepe’ye gitmişiz. Bir süre beni babama göstermemiş.
Neden?
Az önce bahsettiğim alkol problemleri ve şiddet nedeniyle… “Oğlumu bana ver” diye otel basıp cam indirmeler falan olmuş. Ben ancak belirli koşullar sağlanınca babamı görmeye başladım.
Babanı ‘Survivor’a gitmeden önce görmüşsün. Doğru mu?
Evet. Her sene yazın 3-4 gün Alaçatı’ya gidip ziyaret ederim. Yarışma öncesi de helallik istemeye gittim. Alkol alma durumu oldu, bana aniden yükseldi. Aynı gün geri döndüm. O yaşadığım aklımda çok kaldı. Hatta adadayken ilk iki hafta aklıma çok takıldı, başta performansım da bu yüzden kötüydü. Sonra anladım ki benim kendi başıma ilerlemem gerekiyor.
Şu an görüşüyor musunuz?
‘Survivor’ sonrası görüştük, 30 sene sonra aramızda ilk kez bir şeyler yükseldi. Son görüşmemizde bu konuları açmadık ama tavrı, bakışı, söylemleri bana gerçek bir baba gibi gelmeye başladı. Hatalarından ders çıkarıp bir daha aynı hatayı yapmamak adına, ne evlenmeyi ne de bir kadınla olmayı göze almaması da hoşuma gitti. Bu yüzden onu affettim.
Bu yaşadıkların seni nasıl biri yaptı?
Dışarıdan baktığında “Yakışıklı. Oyunculuk yapıyor” dersin. Ama hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor. Yaşanmışlıklar insana çok şey katıyor. Bu yüzden insanlara karşı hep bir soğukluğum, duvarım oldu. İnsanları hayatıma hızla sokmayarak kendimi koruma amaçlı bir savunma mekanizması oluşturdum. Sessizliğim, sakinliğim buradan geldi.
ADADA YARIŞIRKEN BOYUM DÖRT SANTİM KISALDI
Boyun, 1.97’ymiş…
Aslında 2.01 cm’di ama adadan sonra 1.97 oldu.
Nasıl?
Orada tahtanın üzerinde yatıp sürekli yağmura maruz kalıyorsun. Kas ve eklemlerin olduğu yere tahta, basınç uyguluyor.
Dik durmak yerine vücudun bükülmeye başlıyor.
Dört santim çektin yani?
Vallahi şaka değil, çektim.
Bu kadar uzun boylu olmanın hayata etkisi ne oldu?
Uzun boylu olmanın avantajı, Taksim’deki ıslak hamburgercilerden bakınca Galatasaray Lisesi’ni görmek. Ama olumsuz yanı çok: Boy farkından dolayı ilişkilerinde sorun yaşıyorsun, istediğin şeyi giyemiyorsun.
Çok şişman olduğun dönemler de varmış…
Evet, 10 yaşımdayken annem işe gidince yardım için bir abla gelirdi. Yemekleri o yapıyordu, eli lezzetliydi. Ben de iştahlıydım. Bir yandan da ‘taso’ çıkan cipslerden yerdim. Çok kiloluydum, göbeğim artık üç kat olmuştu. Cildim bozuldu, sivilcelere dokundukça da yüzümde izler kaldı. Bir anda geceleri eklemlerim ağrımaya ve ergenlikle boyum uzamaya başladı. Basketbol oynuyordum. Bu değişimle birlikte, o utangaçlık duygusu yerini başka bir şeye bıraktı.
CEMAL CAN GERÇEK BİR ‘SURVİVOR’ DEĞİL
Kitabında “Kazanan kişinin ‘survivor’ olduğunu hiçbir zaman düşünmedim” diye yazmışsın.
Sen düşünmüş olabilirsin, ben düşünmedim.
Neden?
Bir kere bile potaya girmedi. Benim kaç kere ismim çıktı. Halk sayesinde dokuz kez SMS birincisiydim. Gerçek bir ‘survivor’ değil ki. Çocuğu seviyorum ama benim omzumda kapsül parçalı, iki kırığım varken bununla ilgili ağlamıyordum. Ama o, omzunu parkurda bir yere sürtüyor ve ağlıyordu. Bazı şeyler ilginç geliyor.
Barış Murat Yağcı, ‘Survivor’ yarışmasında ikinci olmuştu.
O zaman sen neden ‘survivor’ olamadın?
Son bir buçuk ay bireyselliğe geçtiğimizde omzum artık bitik durumdaydı. Yoksa ilk dört aylık performansım yarışma tarihindeki en iyi rekordu. Beşinci ayda sakatlık yaşadıktan sonra performansım düştü.
Ada yaşantındaki soğuk duruşun da buna neden olmuş mudur?
‘All star’ olsa ve yine gitsem, yine aynı şeyi yaparım. Bu bir strateji değil. Tanımadığım insanlara o kadar güvenmem, herkese mavi boncuk dağıtmak benim tarzım değil.
Adada seni en zorlayan ne oldu?
Çok fazla insanın beni kışkırtıp üzerime gelmesi ve beni mağdur etmeleri.
NİSA HAKKINDA KONUŞMAK İSTEMİYORUM, TANITIM YAPIYOR DEMESİNLER
‘Survivor’ sonrası bir diğer yarışmacı Nisa’yla (Bölükbaşı) ilişkiniz başladı. Senin projelerine dair bir paylaşım yapmamış. İlişkiniz devam ediyor mu?
Bu konuda konuşmak istemiyorum. Çok yeni bir gelişme var. 40 yılın başı şarkı ve kitap çıktı, bırak ilişkiyi… Hiçbir şeyin bunun önüne geçmesini ve “Tanıtım yapıyor” denmesini istemiyorum.
O halde şarkına geçelim. Sesini beğeniyor musun?
Yok. Ben evde bile şarkı söylemem ama çok iyi ikna edildim. Adada çok şey düşünüyordum. Konsey kağıtlarını konseylerden sonra çalardım. Kalem bulmuştum. Günlük gibi yazıyordum. “Biri bunları yazıya döksün” dedik. Duyduğum şey hoşuma gitti. Şan eğitimi aldım. Bu sırada kitap ve şarkıda kendimi ön plana atmamaya da özen gösterdim.
Kitabın kapağında sen varsın ama…
Onu yayınevi yapmış!
Peki şarkın ne anlatıyor?
Hayvan hakları, LGBTİ, kadına şiddet gibi dertleri anlatıyor. Zengin hayatını gösteren bir klip de çekebilirdim ama başka şeylere değinmek istedim. Adadayken beni destekleyen insanlar vardı. Pandeminin en ‘babasını’ yaşarken, işsiz kaldıkları noktada bana SMS attılar. O yüzden onlara bir şey yapmak istedim. Kitap ve şarkı, onlara bir teşekkür babındaydı.
‘HAKAN GENCE İLE SIKI MUHABBET’ HÜRRİYET YOUTUBE’DA DEVAM EDİYOR
Hürriyet Hafta Sonu eklerinde yaptığı röportajlarla gündem yaratan Hakan Gence, YouTube programında konuklarını ağırlamayı sürdürüyor. ‘Hakan Gence ile Sıkı Muhabbet’in dün yayımlanan bölümünün konuğu Melis Sezen oldu. Sezen, kendisini aldatan sevgilisini psikolojik olarak süründürdüğünü de anlattı, sürdüğü kırmızı rujla gündem olacağını tahmin etmediğini de… Hürriyet’in YouTube kanalında izleyebilirsiniz.
Kaynak: Hürriyet
Haberler.com
HABERLER
3 gün önceHABERLER
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
6 gün önceKÖŞE YAZARLARI
11 gün önceKÖŞE YAZARLARI
17 gün önce