DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3409667-0.29915%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

148 okunma

Batı Trakya Türklerinin Unutulmaz Lideri; Sadık Ahmet

ABONE OL
24/07/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yazımızın konusuna başlamadan önce Batı Trakya hakkında çok kısa bilgi vermek istiyorum. Batı Trakya bugünkü Yunanistan’ın kuzeydoğusundadır. Güneyinde Ege Denizi, doğusunda Meriç Nehri ile Türkiye, kuzeyinde Rodop Dağları ile Bulgaristan, batısında ise Mesta-Karasu nehirlerinin çevrelediği bölgedir. 1363-1374 yılları arasında Osmanlı Devleti tarafından fethedilen bölge Balkan Savaşları sonrası 29 Ekim 1913’te Bulgaristan’la yapılan İstanbul Antlaşması’yla Bulgaristan’a bırakılmıştı. Birinci Dünya harbi sonunda yenilen Bulgaristan’ın elindeki Batı Trakya Yunanlılar’a geçti. Sadık Ahmet, Osmanlı Devleti Balkanlar’dan çekilirken geride kalan ve Cumhuriyet hükümetinin İstanbul Rumlarıyla birlikte mübadele dışında bıraktığı Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının mücadeleci ve sevilen bir lideriydi. 1947 yılında Yunanistan’ın Gümülcine Vilayeti’nin Küçük Sirkeli (Ağra) Köyü’nde dünyaya geldi. İlk öğrenimini kendi köyünde, orta öğrenimini Gümülcine’deki Celal Bayar Lisesi’nde tamamladı. 1966-1967 yılında Türkiye’ye gelerek önce Ankara Tıp Fakültesi’ne bir yıl devam etti. Sonra Yunanistan’a dönüp Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne giren Dr. Sadık Ahmet 1977 yılında bu fakülteden hekim olarak mezun oldu.

34 AY PİYADE ER

Üniversiteyi bitirmesinin ardından Yunan ordusunda 34 ay piyade er olarak askerliğini yaptı. Terhisini müteakiben bir yıl Orta Yunanistan’da mecburi hekimlik hizmetini tamamlayarak 1978 yılında Batı Trakya’ya döndü. Batı Trakya’ya gelişi ile beraber bir yandan cerrahi ihtisasını yaparken diğer yandan da Batı Trakya Türk Toplumu’nun sorunlarıyla yakından ilgilenmeye başladı. Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türkleri’nin sesini dünya kamuoyuna duyurmak amacıyla 1985 yılında Batı Trakya çapında bir imza kampanyası başlattı. Yaklaşık 15 bin imza topladığı bir sırada 08 Ağustos.1986 tarihinde tutuklandı. Bu imza kampanyası nedeniyle 1988’de 30 ay hapis cezası aldı. 25 Eylül 1987’de Selanik’te toplantı halinde bulunan Demokrasi İnsan Hakları Üyeleri’ne Türk toplumunun sorunlarını içeren bir broşür dağıttı. 18 Haziran 1989 Milletvekili Genel Seçimlerinde Batı Trakya Türkleri’nin ilk bağımsız milletvekili seçildi. 1927–1989 arasında Türk toplumundaki mevcut Yunan partilerinden milletvekili çıkarma anlayışı 1989’daki seçimde kırılmış oluyordu. Gelecek seçimlerde önünü kesmek amacıyla adaylığı iptal edildi.

TÜRK DEDİ, 18 AY YEDİ

26 Ocak 1990’da Batı Trakya Türkleri’ne “TÜRK” dediği için 18 ay hapis cezası aldı. Selanik Cezaevi’nde iki ay hapis yattıktan sonra cezası paraya çevrildi ve tahliye oldu. 08 Nisan 1990 seçimlerinde tekrar aday oldu ve ikinci kez Bağımsız Milletvekili seçildi. Ancak daha sonra getirilen barajla 1993 yılında seçime bağımsız olarak giren adaylar baraj engeline takılmıştır. Bu gelişmeler karşısında Batı Trakya Türk azınlığı bu engeli aşmak ve haklarını korumak için kendi siyasi partilerini kurmak gerektiğini öngörmüştür. Bu amaçla Sadık Ahmet’in öncülüğünde DEP’i yani “Dostluk-Eşitlik-Barış Partisi”ni kurmuşlardır. Fakat tek başlarına barajı aşmaya muvaffak olamamışlardır.
Batı Trakya’da uygulanan Yunan baskılarına karşı direnmenin en iyi yolunun bu bölgede yaşayan Türklere ekonomik desteğin verilmesi ve bunların kendi ayakları üzerinde durabilmelerinin sağlanmasının gerektiğini savunmuştur. Batı Trakya Türkü’nün davasını uluslararası platformlarda en iyi temsil eden bir siyaset adamı ve liderdir. İnandıklarını yüksek sesle söylemiş, Türk azınlığın bölünmüşlüğünü ortadan kaldırmanın tek yolunun birlikten geçtiğini savunmuş ve başarılı olmuştur. Yunan hükümetleri, izledikleri Türk kimliğini inkar ve
baskı politikalarıyla ne kadar uğraşsalar da başarılı olamamışlar, Sadık Ahmet’i yıldıramamışlardır. Hiç bir zorluktan çekinmeyen, fedakar ve mücadeleci dava adamı, Batı Trakya Türk toplumunun lideri Sadık Ahmet ne acıdır ki 24 Temmuz 1995’te şaibeli bir trafik kazası sonucu yaşamını yitirmiştir.
Yaşamı boyunca hiç bir zaman eline silah almayan, şiddeti övmeyen, kanla beslenmeyen, millet düşmanlığı yapmayan bir siyaset adamıydı. Vatandaşı olduğu Yunan Devleti’nin kanunlarına ve bayrağına hep saygılı oldu. AB üyesi Yunan Devleti’nden de toplumun hak ve hukukuna, imza attıkları anlaşmalara saygı göstermelerini istiyordu. Federasyondan falan bahsetmiyordu. Yabancı gizli servislerle işbirliği yapıp Yunanistan’ı parçalamaya uğraşmıyordu. Ölüm yıldönümü olan 24 Temmuz’da kendisini rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatırasının hepimizin kalbinde daima yaşayacağına inanıyorum. Ruhu şad olsun…

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP