Hep birlikte, tarihin hiçbir döneminde deneyimlenmemiş bir süreçten geçiyoruz. Sahip olmak için çabaladığımız pek çok şey ulaşılmaz durumda, sahip olup da sıradanlaştırdığımız, koşturmacalarımızın arasında görmezden geldiğimiz pek çok şey ise hayatımızın merkezinde ve rutininde artık.En güzel kıyafetlerimiz, haftanın 5 günü, günün büyük bir bölümünü geçirdiğimiz ofislerimize eskisi kadar gitmiyoruz, çocuklar evde ve biz onlarla yeni bir düzen yaratıyoruz, daha çok bir aradayız, daha çok iletişim kuruyoruz. Restoranlar, cafe’ler kapalı, uzun uzun kitapçılarda geçirdiğimiz saatler artık yerini bilgisayar ekranlarından siparişe bıraktı, ramazan pidesi için girdiğimiz o tatlı kuyruklar bile yok artık. Değer verdiğimiz pek çok kriter yerini en eskiden beri kıymetli olan aile, sağlık, minnet kavramlarına bıraktı. Ve bizler kendimizle daha çok vakit geçirir olduk. Hiç fark etmediğimiz özelliklerimizi, inançlarımızı, korkularımızı fark ediyoruz. Yaşamı ağırdan alıyor, belki de duygularımızı daha derinden yaşıyoruz. Bazen eskiyi özlemle arıyor, bazen yeni düzenin bilinmezliğinden endişe duyuyoruz. Oysa
geçmiş geçmişte kaldı, gelecek ise gelecek, elimizde bir tek şimdi var, onun güzelliği de şimdide kaldıkça fark edilecek.Bu dönem ne zaman biter? Bittiğinde nasıl bir dönem başlar? Bizler ne durumda oluruz? sorularının cevabı meçhul. Ancak şu bir gerçek ki bu süreç bittiğinde kutlayacak yeni bir bayramımız olacak. Yitirdiklerimiz, fark ettiklerimiz, ürettiklerimizle yeni bir düzene uyanacağız tıpkı her bayramda olduğu gibi. Belki de bu sürece denk gelen bayramlarımız bunun habercisi.
Ne gariptir ki içinde bulunduğumuz zaman dilimi çok özel tarihlerle dolu. 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ramazan ayı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ve Şeker Bayramı…
Belki de birbirimizden hiç bu kadar izole bir o kadar da kenetlenmiş olmadık. Maskelerle dolaşmamıza rağmen birbirimize daha çok tebessüm ediyor, selamlaşıyoruz. Hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okuyabiliyoruz. Belki okula yeni başlamış kızım, rengarenk elbiseler, danslarla ve kortejle kutlayamadı 23 Nisan’ı ama tek yürek olmayı bizzat yaşadı.
Bu hafta iki güzel bayram daha bekliyor bizi. Biri kurtuluşumuzun ilk adımı, diğeri ise birlik bilinciyle yaşanmış en kıymetli ayın son bulması. Bayramlar fırtınalar sonrasında açan güneş gibidir. Bizi fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak zorlayan dönemlerin ardından ayakta kalışımızın, kazandığımız değerlerin kutlanmasıdır aslında. Bizlere damarlarımızdaki asil kanı, Yaradan’dan gelen ve içimizde olan kudreti hatırlatır ve bayramlar bize der ki: “Ne olursa olsun, inançla, umutla ve içinden gelen güçle yaşamaya devam et. Sabırla ve azimle yol aldığın sürece engeller aşılır ve hayaller gerçek olur.”
Her ne durumda olursak olalım, bayramlarımız kutlu olsun. Bu sürecin de biteceğini bilerek, bu süreçten kendimize dersler çıkararak, aldığımız her nefes ve bizlere bahşedilen güzelliklerin farkına vararak yola devam edelim…
Not: soru ve yorumlarınız için damla@kimimila.com
adresinden bana ulaşabilirsiniz.
HABERLER
2 saat önceHABERLER
2 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce