Beyaz Zambaklar Diyarı Bosna

6 2024 - 01:44

Beyaz Zambaklar Diyarı Bosna

(Last Updated On: 31/03/2019)

 

Fatih Sultan Mehmed Han, 1453 yılında İstanbul’u Fethetmesiyle birlikte gözünü Avrupa’ya çevirmişti? Fetihlerin devamı için zamanın iki güçlü Kralları olan Bosna ve Macar Krallıklarını ortadan kaldırması gerektiğine inanmıştı. 15. yy. ortalarından sonra Bosna sınırlarına yönelik Türk baskısı ve Akınları gittikçe artıyordu. O yıllarda Bosna’da “Bogomil” inancı Avrupa’nın tümünü ayaklandıracak kadar güçlenmişti. Bosna Kralı Tomaş, zor durumdaydı. Katolik Papa, kendisinden “Bogomil” inancını terk ederek Katolik Mezhebine geçmesini istiyordu. Bağımlılığı terk etmeyen Bosna halkını ise, sürgüne göndermesini istiyordu. Papa; Bu isteklerinin kabul edilmesi halinde Kral Tomaş’a daha önce hiç bir Bosna Kralının alamadığı bir ” Kral Tacı” nı önerdi. Bu durumu  öğrenen Fatih Sultan Mehmed Han Kral Tomaş’ı tehdit etti. Osmanlı Ordusunun Avrupa’ya sorunsuz geçmesini Kral Tomaş’tan talep etti. Ardından da yıllık 20.000 Akçe haraca bağladı. Kral Tomaş, Katolik Papa’nın istediği gibi “Bogomil” inancını terk ederek Hristiyan Katolik oldu.  Akabinde karısını boşadı. Bogomillikten ayrılmak istemeyen yerli halkı topraklarından sürdü. Topraklarından sürülen yerli “Bogomil” halkın önünde üç seçenek vardı. Ya inançlarından vazgeçerek Katolik olacaklardı. Ya da “Bogomillik”ten vazgeçemedikleri için yakılacaklardı. Ya da evlerini terk ederek doğup büyüdükleri topraklardan kaçacaklardı.

ÖFKE VE KİN

Kral Tomaş bu yaptıklarından dolayı Vatikan’da ki Papa’dan övgüler alırken, Bu durumdan acı çeken Bosna Halkı Krallarına karşı büyük bir öfke ve kin besliyorlardı. Kral Tomaş’ın ölümünden sonra Bosna Tahtına oğlu Styepan Tomaşeviç geçti. Onun döneminde Bosna’da durum daha da kötüleşti. Papa’nın tavsiyesiyle babasının Osmanlılara ödemeyi kabul ettiği haracı vaktinde ödemedi.  Hatta, Osmanlı Padişahına haber göndererek; “O çok istediğin haracını Bosna’ya gel kendin al.! ” deyince…. Fatih Sultan Mehmed Han derhal Divan’ı topladı ve, 3 gün sonra Bosna üzerine savaş kararı aldı. Ordu’nun başında Fatih Sultan Mehmed Han, Edirne’den Bosna’ya doğru hızlıca ilerliyordu. Kısa bir süre sonra Ordu ” Jajce ” ye ulaşır. Sadrazam Mahmut Paşa ” Jajce” Şehrine girer ve Kral ile Ailesi esir alınırlar. Sultanın huzuruna getirilirler ve hepsinin başları kesilir. Fatih Sultan Mehmed Han, Vezir-i Azam Mahmut Paşa, İshak Paşa ve diger kumandanlar Bosna’nın diğer Şehirlerini birer birer fethederlerken, Sultanın emriyle Üsküp’ten beraberindeki askerleriyle birlikte Bosna’nın Güneydoğusu üzerine Akınlara girişen Üsküp Sancak Beyi Gazi İsa Bey, ordusuyla önce “Sancak ” Bölgesini fethetti. Gazi İsa Bey, burada “Novi Pazar ” adlı Kentin kurulmasını emretti. Buraya Üsküp ve civarından Türkmenleri, Müslümanları yerleştirdi. Gazi İsa Bey Sancak Bölgesinin en büyük Şehri olan Novipazar ( Yenipazar )’ın kurucusu olarak tarihe geçti.  Daha sonra Bosna üzerine yürüyen Gazi İsa Bey, Ordusuyla birlikte Beyaz Zambaklar ülkesi Bosna’da “Vrhbosna ” Kasabasına, Yani… Bu günkü adıyla Sarajevo  ( Saraybosna ) olarak bilinen yere geldi. Ve Sultanın emriyle Ordugâhını burada kurdu. Bosna’da İsakoviç Gazi İsa Begnolarak tanınan, 1464 yılında Osmanlı Devletinin Rumeli Beylerbeyliğinde ki ilk Bosna Sancak Beyi ve ilk Vali’si ve Saraybosna (Sarajevo) ‘ nın kurucusu olarak tarihe geçti. Gazi İsa Bey, Üsküp fatihi, Saruhan ( Manisa ) evladı Paşa Yiğit Bey’in Torunu ve İshak Bey’in oğludur. Bosna seferinden sonra bir daha Üsküp’ e geri dönmedi.

Ömrünün geri kalan kısmını Saraybosna’da geçirdi. Gelirinin büyük bir bölümünü hayır işlerine ve kurduğu Vakıf için harcadı. Gazi İsa Bey, Üsküp’te İsa Bey Camisini, Mescid, Kervansaray, Zaviye, Medrese, Su Kemerleri yaptırdı. Novipazar ve Saraybosna Şehirlerinin kurulmasında yaptırdığı eserlerle önemli rol oynadı. Fatih Sultan Mehmed Han’a hediye edeceğini bildirdiği Hünkâr Camii ( Careva Dzamija )’ nın ardından büyük bir Saray inşa ettirdi. Gazi İsa Bey’in inşa ettirdiği Saray, Şehrin isminin Sarayova  ( Sarajevo ) olmasına sebep olmuştur. Hünkâr Camisinin yanına bir Hamam, Baş Çarşı’da ki Kolobara Han’ını ve bununla birlikte Hünkâr Camisinin etrafında oluşan ilk  Mahalle ile Başçarşı’da ki yeni iş merkezini bağlayan köprüyü inşa ettirmiştir. Gazi İsa Bey, 1476 yılında öldü. Mezarının tam olarak nerede olduğu bilinmiyor. Hünkar Camii’nin bahçesinde gömülü olduğu sanılıyor. … Anadolu insanı ne de güzel söylemiş; ” Kalpten kalbe bir yol vardır. ” diye… Bu söz; Türklere bile konu olmuştur. Bu yolun sırrına ermek hiç te kolay değildir. Herkes bu sırlı yolda yürüyemez. 500 yıldan bu yana Müslüman olan Boşnaklar, her zaman Osmanlı Devletine sadakat ile bağlı kaldılar. Osmanlı Devleti Rumeli’yi terk edince binlerce Boşnak Anadolu’ya göç ettiler. Osmanlı Devleti’nin ardından “Bayrak Günü ” adıyla Osmanlılardan Kurtuluş sevinci yaşamadılar. Osmanlı’ya Rumeli’de kurşun atmayan Boşnaklar, 1915 yılında Çanakkale Savaşlarına Bosna – Sancak gönüllü Taburları oluşturarak ortak vatan için Gelibolu’ya koşarak ölmeye geldiler. İyi bilmemiz gerekir ki; Çanakkale Savaşında en çok Şehit verenler Boşnaklar ve Sancak Müslümanlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti de Boşnakları daima kardeş olarak bildi.  Bosna İç Savaşında bizler topyekûn Türk Milleti olarak Bosnalı Müslüman kardeşlerimizin yanında yer aldık. Onların acıları bizim acımız oldu. Avrupa’nın orta yerinde tek suçları Müslüman olmaları ve ülkelerinde petrol rezervleri bulunmaması olan Boşnaklar, dünyanın gözleri önünde Sırplar tarafından vahşice katliamlara maruz kalmışlardır. Bosna – Hersek ‘ te iç savaş sırasında 312.000 kişi öldü! Bunların 35.000’i çocuklardı. 50.000 Boşnak kadını tecavüze uğradı! 2.000.000 kişi evlerini terk etmek zorunda kaldılar. 18.000 Boşnak halen kayıp… Bosna’da bu güne kadar 300 toplu mezar bulundu. Ayrıca bu savaşta 11 Temmuz 1995 yılında “Srebrenica” Kentinde 8.372 Müslüman Boşnak topluca katledildi.

YETER ARTIK!

Beyaz Zambaklar boyunlarını bükmesinler, Solmasınlar ! Mavi Kelebekler özgürlük için uçuşsunlar! Bosna ağlamasın.

 

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.