Her şey “bir grup gencin” Taksim’deki Gezi Parkı’nda eylem yapması ile başladı. Taksim meydanının yayalaştırılması çalışmaları kapsamında Gezi Parkı’nda bazı ağaçların yerlerinden sökülmesi “bir grup genci” çevre duyarlılıkları nedeniyle harekete geçirmişti. “Bir grup genç” yapılan çalışmaları protesto etmek amacıyla tepkilerini dile getirdikleri dövizlerini, tepkilerinin ne kadar süreceğini tahmin edememiş olacaklar ki, çadırlarını, gitarlarını, piyanolarını, kitaplarını, süpürgelerini de yanlarına alıp parkta bir araya geldiler. Çevre duyarlılığı gençlerimiz arasında o kadar derin ve yaygın olmalı ki, sadece doksan kuşağından üniversite tahsili görmüş, farklı yaşam tarzı ve görüşünü benimsemiş bir topluluk gezi parkına akın etmişti. Hatta bu toplanma tamamen doğal bir reaksiyonu sonucu ortaya çıkmış masum bir araya gelişti. Eylemci gençlerle ilgili yaptığım tasvir size biraz tuhaf gelmiş olabilir. Ama bu tarifi olayların ayyuka çıktığı günlerde televizyon kanallarında boy gösteren “ abi ve ablalardan” aldım. Onların ekranlara yaptıkları açıklamalar bende bu algılamayı uyandırdı. Zira gençlerin arasında dolaşıp ayağının tozu, ciğerlerindeki biber gazı ile stüdyoya gelen bu “abi ve ablalar” hep bir ağızdan anlaşmışçasına aynı savunmayı yapıyorlardı; “Efendim biber gazı yemiş biri olarak söylüyorum ki, bu çocuklar masum” Devamında da “Gittim gördüm. Hepsi okumuş çocuklar çevre düzenlemesine ve Başbakana tepki için oradalar ve başka da bir kötü niyetleri yok”. Buraya kadar tamam!
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Ülkemiz zorlu merhalelerden geçerek demokrasiyi tüm değerleri ile yönetim şekline adapte etmeye çalışan bir ülke ve demokrasinin unsurlarından biri olan ifade özgürlüğünü kullanmak ise herkesin hakkı. Hatta bu hakkı organize olarak kitleler halinde meydanlarda eyleme dönüştürmek sağlıklı demokrasilerin bir göstergesi kabul ediliyor. Yine insana saygı çerçevesinde ve meydanların bulunduğu şehirlerde yaşayan diğer bireylerin hak ve özgürlüğünü kısıtlamadan, bu eylem ve yürüyüşlerin nasıl olacağı yerel yönetim ve emniyet birimlerince yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Gel gelelim Gezi Parkındaki “masum bir grup gencin” eylemi ile başlayan olaylar Taksim Meydanı diğer meydan ve caddeler ve git gide diğer şehirler ve ülke sınırlarını aşarak konuyla ilgisi olmayan uluslar arası otoritelerin bile fikir beyan ettiği bir boyuta ulaşmıştır. İlk müdahaledeki basiretsizlikler ve sosyal medyanın etkiliği de işin bu boyuta gelmesinde en büyük etken olmuştur. Sormak istediğim soru şu; Bu duyarlı bir grup genç, ilk günden sonra eylem alanı yasa dışı örgütlerin kol gezdiği bir yer haline gelmeye başladığında, yasadışı örgüt paçavraları, Atamızın ve bayrağımızın yanında verini almaya başladığında, kamu araçları yakılıp iş yerleri yağmalanmaya başlayıp masum vatandaşlar saldırıya uğradığında, ülke imajı zarar görüp de bundan maddi manevi herkesin zarar göreceği anlaşıldığında, piyasalar dalgalanıp da ülkede bir güven sorunu varmış gibi açıklamalar geldiğinde, -daha sayabilirim, çünkü bunları hepimiz yaşadık ve gördük- neden eylemlerine son vermediler? Madem bu kadar okumuş ve duyarlı genç bir arada neden, “Biz bunu bir tepki olarak başlattık ama konu amacından çıktı. Parkla ilgisi olmayanlar, hatta ülke imajı ve ekonomi zarar görüyor, her şeyden önce kaybedilen hayatlar oldu, terör gurupları bizim bu eylemimizi kendi amaç ve çıkarları için kullanmaya başladı, kendimizi onlardan soyutlayalım ve bu işi bitirdiğimizi açıklayalım” şeklinde bir düşünceyi benimsemediler? Hadi onlar düşünemedi. Televizyonda onların masumiyetini anlata anlata bitiremeyen “abi ve ablaları”, sanatçı destekçilerinden de mi sağduyulu birileri çıkıp bunu onlara söylemedi.
GÖRÜNTÜ VE BELGELER
Amacın çevre duyarlılığı olmadığı ve demokratik bir tepki olmadığı, gün geçtikçe o günlere dair açıklama ve görüntü belgeleri ortaya çıktıkça anlaşılıyor. Yazık! Çok yazık ki kaybedilen hayatlar ve birçok maddi zarar ve zedelenen bir ülke imajı ortadayken bu olanların bir tek kazananı yok. Kazananı var ama onlar bugün ortada yok. Onlar hiçbir zaman ortaya çıkmadı zaten Onlar bu işi organize ederler, onlar o bir grup masum genci kullanarak insanımızı bir birine düşürürler. Demokrasiyi baltalar bozulan ekonomik durumdan servetlerine servet katarlar. Halkın seçtiği idare üzerine oyunlar oynayarak ülkeyi yönetenlerin kendileri olmasını isteyen onlar şimdiye kadar başarılı olmuş olabilir. Ama bu kez bunu başaramadılar, başaramayacaklar. Çünkü Türkiye o eski Türkiye değil. Türkiye artık daha güçlü. Her bakımdan daha güçlü. Her şeyden önce demokrasiyi benimsedi ve iradesine sahip çıkıyor. Bence herkes olanları şöyle bir sağduyu süzgecinden geçirmeli ve dersler çıkarmalı. Oyuna gelmeyelim. Bu ülke hepimizin. Başka Türkiye yok.
HABERLER
Az önceHABERLER
Az önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce