*Hakk nazarıyla hemhâl olmuş, güzel yüreğine varmak diler cânım. Gül bahçenin toprağı olmayı diler gönlüm. Bir kez olsun o mübarek ayakların altında ezilmek ister ruhum, benliğim, kibrim… Gösterdiğin yolda ilerleyebilmektir muradım. Açtığın yolda meyve vermek ister ağaçlarım. Ve ışığın altında kızarsın tüm yapraklarım. Yeter ki ben, senin yolunda öleyim…
Hakk nazarından kopup gelmiş cânın cihanıdır mürşid. Halk içinde Hakk’a varan, yoldur mürşid. İki kaşı arasında gizlidir kâinat-ı hâkikat ve yine iki kaşı arasında zuhur eder esrar-ı âlem.
“Benden sonra gelecek olanlar veliler ve mürşidlerdir.” nutkunun vücut bulmuş hâlidir mürşid. Peygamber’in yolundan giden, Hakk yolunda halka yol gösterendir mürşid. O mürşid ki cân içinde bulduğu cânanını cemâl aynasından aks ettirmek diler âlem-i cihana. Onun içindir bu cemâlin güzelliği. Onun için önemlidir cemâlin seyri. Ve yine onun için gereklidir rabıta bahsi.
CEMÂLİNİ SEYRE DALAR
İki kaşı arasında saklıdır tüm güzellikleri. Mürşidinin tam iki kaşı arasına baktı mı insan, tüm cemâlini seyre dalar. Her bir zerresine aşina olur o yüzün. Ondan başka bir cemâl yoktur artık. Her baktığı yerde onu görebilmeyi diler. Ondaki güzelliğin hiç kimsede olmadığının farkına vararak, daim cemâli arar. Cemâlin hakiki nuruna erişmeyi arzular. Hakk yolunda Hakk’tan olmayı, Hakk nazarının güzelliğiyle hemcemâl olmayı ister. Hakk katına ulaştıracak yoldur mürşid. Yeter ki tam teslimiyetle gidilsin yolundan, yeter ki ayrı düşülmesin ışığı altından. Bir kez bile saparsan yolundan unutma kaybolur gidersin bu cihandan. Lakin bir tuta gör ellerinden…. Anlatılmaz yaşanır derler ya hep. Nasıl anlatılır ki mürşidin gerekliliği? Nasıl anlatılır cemâlinin güzelliği? Avucunun içini koklamadan nasıl hissedilebilir ki avuçlarındaki gül kokusu? Cemâli bilmeden yaşanır mı hiç âşkın neşesi? Tevhide varmadan biter mi Hakk yolunun çilesi? Bir mürşide varmadan olur mu hiç yolun cezbesi?
Yanar gönül haznesi
Bir mürşid diler cân
Akar gözün incileri
Bir mürşid diler cân
Cânı câna vardıran
Bir mürşid diler cân
Hakk’ı cânan kılan
Bir mürşid diler cân
(sine-i dilara)