Boşverin Dünyayı... Değmez!

3 2024 - 01:47

Boşverin Dünyayı… Değmez!

(Last Updated On: 07/08/2020)

 

İnsanın hırsının, ölçüsüz arzularının, tarifi mümkün değil. Kendimizi ya mutsuz ederiz, ya da mutlu! Harcanan emek ikisinde de aynıdır. Şükretmeyi maalesef bilmeyiz! Olayların sonuçlarından iyi şeyler çıkaranlar için, olaylar daha iyi sonuçlanır. Bundan dolayı hayata karşı tavrımız, sahip olduklarımızdan ve olamadıklarımızdan önemlidir.  İstedikleri hiçbir şeye kavuşamamaktan şikayet edenler gerçekte ne kadar talihli olduklarını fark edemeyenlerdir. Bir an için düşünelim: Sahip olduğumuz her şeyi kaybedip, sonra tekrar kazansak ne kadar mutlu oluruz.”Kalbinde yeşil bir ağaç tut, kim bilir bir gün şarkı söyleyen bir kuş konuverir.” 

İnsanın sofrasıyla kedinin sofrasını mukayese ediniz. Buna rağmen ikincisi büyük bir memnuniyet gösterirken, birincisi isyan etmektedir…  

VELİ EFENDİ ÖLDÜ

Bir şehrin en zengini öldüğünde, tellallar sokaklara dökülüp; 

-Ey ahali! diye bağırmışlar. Biliyorsunuz Veli Efendi öldü. Bir vasiyeti var. Öbür dünyadaki hayatına alışabilmek için, kendisine bir günlük yardımcı arıyor. Kim ki, mezarda ki ilk gecesini onunla beraber geçirirse, Veli Efendi’ye ait servetin yarısı kendisine verilecektir. Ey ahali, duyduk duymadık demeyin! Tellalların bütün çabasına rağmen kimse bu parlak, fakat korkulu vasiyete kulak vermemiş. Ama sonunda, şehrin en fakir sırt hamallarından birisi çıkmış ortaya. Adamcağız bakmış ki, hayatta zaten sırtındaki küfesinden ve ipinden başka bir şey yok. O halde “Hamal olarak yatıp, ertesi sabah zengin olarak kalkarım” diyerek razı olmuş.. Genişçe bir mezara, iyice kefenlenen zengini ve yanına hamalı yatırmışlar. Az sonra sual melekleri gelmiş “İkisi de bize emanet” diye konuşmuşlar. Zengin nasıl olsa kalacak, şu hamaldan başlayalım.”

Sormuşlar:

-Dünyada malın mülkün var mıydı?

-Alay etmeyin demiş, hamal. Sırtımdaki küfeden ve ipten başka hiçbir şeyim olmadığını siz de bilirsiniz…

-Peki diye eklemiş melekler, o ipi ne karşılığında aldın?  Sonra küfeyi ne iş gördün de nasıl elde ettin? Anlatmış hamalcağız. Beş kişinin malını on kuruşa taşıdım…İkisini yedim, sekizini sakladım.. Ertesi günde aynı işleri yaptım. Yemedim içmedim ucuza taşıdım ve bunları aldım. 

Melekler:

-Cık demişler, cık… Olmadı… Hasan Efendi’den aldığın para, hak ettiğinden çok düşük. Biz ondan bunun hesabını soracağız. Mehmet Efendi’yle de ucuza anlaşmış ve ucuza taşımışsın…

-İyi ama, diye cevaplamış hamal, hakkettiğim parayı isteseydim bana taşıttırmazdı. Taşıttırmayınca da aç kalırdım…

-O bizim işimiz demiş melekler, nasıl olsa buraya oda gelecek. Biz senin adına ona sorarız.

Melekler hamalı sıkıştırmaya devam etmiş. 

-Söyle bakalım aldığın paranın kaçını yedin kaçını sakladın?

-On kuruş aldı isem, yarısını sakladım… İki kuruş aldı isem, bir kuruşunu biriktirdim… 

-Cık demiş melekler… Yine olmadı hem ucuza taşımışsın hem gıdandan kesmişsin… Yani sen kendine zulüm etmişsin… Kendine zulüm etmek de yanlıştır, bilmez misin?..

Hamalcağız ne cevap vereceğini düşünüp ecel terleri dökerken, sabah olmuş. Açılan mezardan yukarıya bir bakmış ki, bütün millet orada… Kadı efendi ve şehrin mehter takımı orada kendisini bekliyor. Bir kıyamet ki sormayın. “Kutlu olsun!” demişler… “Bu gece kimsenin yapamayacağı bir işi başardın ama, bak artık zengin oldun.”

-Yoooo! Diye bağırmış hamal. İstemem, sizin olsun… Ben, bir iple küfenin hesabını sabaha kadar veremedim. Ya o kadar servetim olsaydı ne yapardım?!

Bilmem bu hikayeye yorum gerekir mi?.. Şu dünya süslü, bezekli bir gelin gibi herkesin yüzüne güler, fakat kimseyle evlenmez…Dünyanın bu keyfiyetini anlayan insanlar, ona yüz vermezler…

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.