Sizlerden aldığım sorular ve bilgi talepleriniz doğrultusunda bazı küçük fakat önemli tarihi bilgileri paylaşmak istiyorum. Umarım bu küçük bilgiler sizlerin ve çocuklarınızın öğrenmek istedikleri atalarının nerede ve nasıl yaşadıkları ile dini hoşgörümüzün bilinmesi açısından faydalı olacaktır. Ben; Tarihçi değil, Araştırmacıyım ..! Benim tüm yazılarımın konuları, yapmış olduğum araştırmaları, gördüklerimi ve unutulmuş bazı tarihi gerçekleri sizlerle paylaşmaktan ibarettir. Saygıdeğer dostlarım; İşte size Türk -İslam hoşgörüsüne delil olan bir örnek; Makedonya’ya yapmış olduğunuz ziyaretler esnasında belki de defalarca önünden geçtiğiniz, Makedonya’da Hıristiyanların kutsal mekanlarından birisi olan, Mavrovo – Debar (Debre) yolunun 30. kilometresi üzerinde, Makedonya’nın batısında, Arnavutluk hududuna yakın,
” Rekalar ” bölgesinde bulunan ve Velebrdo Köyü’nün tam karşısında,
Bistra Dağı’nın eteklerinde inşa edilmiş olan; Aziz Yovan Bigorski (Sv. Jovan Bigorski ) Manastırı ile ilgili bir bilgiyi aktarayım. Aziz Yovan Bigorski Manastırı’na yaptığım gezi esnasında, bana; manastır hakkında açıklamalarda bulunan görevli, kilisenin duvarlarında ” İkon ” ( dini resim ) ‘ larda resmedilmiş olan, Aziz Jovan’ın kesik başı ve kesik başın Kudüs sokaklarında dolaştırılmasını konu alan resimleri gördüğümde Hz. Yahya Peygamberin kıssası aklıma geldi. Ben görevli Papaza Müslüman olduğumu, Türkiye’den geldiğimi ve Kuran-ı Kerim’de Al-i İmran Süresi’ndeki ayetlerde anlatılanlar ile benzerlik taşıdığını söylediğimde; görevli Papazın bana verdiği cevabı şöyle oldu; ”Bizlerin Sv. Jovan diye bildiğimiz Aziz, siz Müslümanlar tarafından Hz. Yahya Peygamber olarak bilinen kişidir.” Hz. Yahya A.S’ın; Hz. Zekeriya Peygamberin oğlu, Hz. İsa A.S.’ın vaftiz babası olup, Kudüs’te ki Yahudiler tarafından başı gövdesinden kesilip, Kudüs sokaklarında dolaştırılan Peygamber olduğunu ve Ortodokslar tarafından Aziz Jovan ( Yovan ) Bigorski olarak bilindiğini ve Osmanlılar tarafından korunan, ayrıca son döneminde;
Rekalar Kazası Kaymakamı olan Cemal Paşa’nın, iyi niyet ve hoşgörüsü ile
manastır içinde Başpapazın ikamet etmesi için bir konak inşa ettirdiğini ve günümüzde bile bu konağa ” Turski Konak ” denildiğini biliyor muydunuz …?
STRUGA’NUN NAHİYE MERKEZİ
Rekalar Bölgesi7nin en eski ve büyük yerleşim birimi olan Jirovnica Köyü’nün,
13 Kasım 1887 yılında Manastır vilayetine bağlı Debre-i Bala Sancağı’nın,
Rekalar Kazası Kaymakamlık merkezi olduktan 1 yıl sonra Struga’nın nahiye merkezi olduğunu biliyor muydunuz? Rekalar yöresinde yaşayan kadınların tamamının yüzyıllardan beri, üstlerine ”Setre ” denilen ceket ve altlarına ” Pantoli ve Bofça ” giydiklerini ve ”Bofça ( Peştemal ) ”nın, Makedonya’da sadece Reka yöresinde giyildiğini biliyor muydunuz? Jirovnisa ve yöredeki bazı köylerde yaşayan bir çok ailenin, Kolera salgını sırasında buralardan Veles (Köprülü) tarafına göç ederek önce ” Melnica ” ardından da ” Vranjofca” köylerine gelip yerleştiklerini, hatta bu yerleşim birimlerinde bile Jirovnisa’daki mahalle ve kabile isimlerini kullandıklarını, 1974 yılından bu yana da bu 2 köyün Jirovnisa ile kardeş köy anlaşması imzaladıklarını ve her yıl düzenli olarak birbirlerini ziyaret ettiklerini biliyor muydunuz? Jirovnisa köyünde; içme suyu şebekesinin 1950 yılında tamamlandığını ve bu güne kadar köylüden hiç su parası alınmadığını, 1955 yılında da köylüler tarafından küçük bir santral inşa edilerek köye elektrik getirildiğini, 1951 yılında köyde postane, tiyatro ve sinema salonu ile halı dokuma atölyesi açılmış olup, 1957 yılında dönemin Yugoslavya Devlet Başkanı ”Tito ” tarafından ziyaret edilerek ve plaket verilerek onurlandırıldığını biliyor muydunuz? Jirovnisa Köyü’nde bulunan 3 cami ve 1türbe’nin, 1994 yılında yıkılarak asıllarına uygun bir şekilde köy halkının imece usulü çalışmaları neticesinde günümüz inşaat malzemeleri ile yeniden inşa edildiklerini ve bu çalışmalar için gerekli olan mali harcamaların tamamen köy halkı tarafından karşılandığını ve hiç bir devlet kuruluşundan tek kuruş dahi alınmadığını biliyor muydunuz?
Bu günlük bu kadar yeter sanırım. Sizlerle bu tür bilgileri paylaşmaya devam edeceğimi bilmenizi isterim. Allah’a emanet olunuz.
Sizlerden aldığım sorular ve bilgi talepleriniz doğrultusunda bazı küçük fakat önemli tarihi bilgileri paylaşmak istiyorum. Umarım bu küçük bilgiler sizlerin ve çocuklarınızın öğrenmek istedikleri atalarının nerede ve nasıl yaşadıkları ile dini hoşgörümüzün bilinmesi açısından faydalı olacaktır. Ben; Tarihçi değil, Araştırmacıyım ..! Benim tüm yazılarımın konuları, yapmış olduğum araştırmaları, gördüklerimi ve unutulmuş bazı tarihi gerçekleri sizlerle paylaşmaktan ibarettir. Saygıdeğer dostlarım; İşte size Türk -İslam hoşgörüsüne delil olan bir örnek; Makedonya’ya yapmış olduğunuz ziyaretler esnasında belki de defalarca önünden geçtiğiniz, Makedonya’da Hıristiyanların kutsal mekanlarından birisi olan, Mavrovo – Debar (Debre) yolunun 30. kilometresi üzerinde, Makedonya’nın batısında, Arnavutluk hududuna yakın,
” Rekalar ” bölgesinde bulunan ve Velebrdo Köyü’nün tam karşısında,Bistra Dağı’nın eteklerinde inşa edilmiş olan; Aziz Yovan Bigorski (Sv. Jovan Bigorski ) Manastırı ile ilgili bir bilgiyi aktarayım. Aziz Yovan Bigorski Manastırı’na yaptığım gezi esnasında, bana; manastır hakkında açıklamalarda bulunan görevli, kilisenin duvarlarında ” İkon ” ( dini resim ) ‘ larda resmedilmiş olan, Aziz Jovan’ın kesik başı ve kesik başın Kudüs sokaklarında dolaştırılmasını konu alan resimleri gördüğümde Hz. Yahya Peygamberin kıssası aklıma geldi. Ben görevli Papaza Müslüman olduğumu, Türkiye’den geldiğimi ve Kuran-ı Kerim’de Al-i İmran Süresi’ndeki ayetlerde anlatılanlar ile benzerlik taşıdığını söylediğimde; görevli Papazın bana verdiği cevabı şöyle oldu; ”Bizlerin Sv. Jovan diye bildiğimiz Aziz, siz Müslümanlar tarafından Hz. Yahya Peygamber olarak bilinen kişidir.” Hz. Yahya A.S’ın; Hz. Zekeriya Peygamberin oğlu, Hz. İsa A.S.’ın vaftiz babası olup, Kudüs’te ki Yahudiler tarafından başı gövdesinden kesilip, Kudüs sokaklarında dolaştırılan Peygamber olduğunu ve Ortodokslar tarafından Aziz Jovan ( Yovan ) Bigorski olarak bilindiğini ve Osmanlılar tarafından korunan, ayrıca son döneminde; Rekalar Kazası Kaymakamı olan Cemal Paşa’nın, iyi niyet ve hoşgörüsü ile manastır içinde Başpapazın ikamet etmesi için bir konak inşa ettirdiğini ve günümüzde bile bu konağa ” Turski Konak ” denildiğini biliyor muydunuz …?
STRUGA’NUN NAHİYE MERKEZİ
Rekalar Bölgesi7nin en eski ve büyük yerleşim birimi olan Jirovnica Köyü’nün,13 Kasım 1887 yılında Manastır vilayetine bağlı Debre-i Bala Sancağı’nın,Rekalar Kazası Kaymakamlık merkezi olduktan 1 yıl sonra Struga’nın nahiye merkezi olduğunu biliyor muydunuz? Rekalar yöresinde yaşayan kadınların tamamının yüzyıllardan beri, üstlerine ”Setre ” denilen ceket ve altlarına ” Pantoli ve Bofça ” giydiklerini ve ”Bofça ( Peştemal ) ”nın, Makedonya’da sadece Reka yöresinde giyildiğini biliyor muydunuz? Jirovnisa ve yöredeki bazı köylerde yaşayan bir çok ailenin, Kolera salgını sırasında buralardan Veles (Köprülü) tarafına göç ederek önce ” Melnica ” ardından da ” Vranjofca” köylerine gelip yerleştiklerini, hatta bu yerleşim birimlerinde bile Jirovnisa’daki mahalle ve kabile isimlerini kullandıklarını, 1974 yılından bu yana da bu 2 köyün Jirovnisa ile kardeş köy anlaşması imzaladıklarını ve her yıl düzenli olarak birbirlerini ziyaret ettiklerini biliyor muydunuz? Jirovnisa köyünde; içme suyu şebekesinin 1950 yılında tamamlandığını ve bu güne kadar köylüden hiç su parası alınmadığını, 1955 yılında da köylüler tarafından küçük bir santral inşa edilerek köye elektrik getirildiğini, 1951 yılında köyde postane, tiyatro ve sinema salonu ile halı dokuma atölyesi açılmış olup, 1957 yılında dönemin Yugoslavya Devlet Başkanı ”Tito ” tarafından ziyaret edilerek ve plaket verilerek onurlandırıldığını biliyor muydunuz? Jirovnisa Köyü’nde bulunan 3 cami ve 1türbe’nin, 1994 yılında yıkılarak asıllarına uygun bir şekilde köy halkının imece usulü çalışmaları neticesinde günümüz inşaat malzemeleri ile yeniden inşa edildiklerini ve bu çalışmalar için gerekli olan mali harcamaların tamamen köy halkı tarafından karşılandığını ve hiç bir devlet kuruluşundan tek kuruş dahi alınmadığını biliyor muydunuz?
Bu günlük bu kadar yeter sanırım. Sizlerle bu tür bilgileri paylaşmaya devam edeceğimi bilmenizi isterim. Allah’a emanet olunuz.