Adriyatik ülkesi olan Karadağ’ın saklı cenneti Kotor’dan bahsetmek istiyorum siz değerli okuyucularımıza; dünya üzerinde görülen önemli kıyı tiplerinden bir tanesi ve fyord manzarasına sahip, tarihi dokusu, mükemmel denizi ve eşsiz tabiatı ile turizmin gözdesi olmaya tek aday bölge bence. Karadağ – Kotor bir çok turizm firması tarafından 2017 yazının en iyi tatil rotası olarak belirlenmiş durumda. Şehirde 2001 yılından beri, her yıl Ağustos ayının başında karnaval düzenleniyor ve çeşitli ülkelerden gelen dansçılar katılımı söz konusu. Büyüleyici anlar yaşayacağınız Kotor kıyıları ruhunuzu yeniden yapılandıracak eminim. Meydanda başlayan gösteriler ara sokaklara doğru uzanıyor şehir adeta bir renk cümbüşüne dönüşüyor. Unutulmaz bir keşif olacağı bir kesin herkes için. Unesco (AB) tarafından 1979 yılından beri koruma altına alınan Kotor, dünya mirası listesinde yer almaktadır. Nüfusun %55 ‘ini Karadağ’lıların oluşturduğu Kotor’da Roma döneminden kalma kalıntılarda bulunmuştur. Akdeniz iklimine sahip olan bölge yaz aylarında 25-30 derece civarında iken kış aylarında 5-10 derece olarak görülmektedir. Eski Yugoslavya lideri Tita’nın yazlık saraylarının bir kısmının olduğu topraklardır. Kendisi için yaptırdığı özel sığınakların keşfedildiği Kotor’da tarihi havayı solumanız mümkün olucak. Venedik’ e gittiyseniz Kotor size yabancı gelmeyecektir.
MASALSI ŞEHİR
En güzel yeri şüphesiz marinanın hemen kenarındaki kapısından içeri girdiğiniz Old Town olacak. Bu eski şehre 3 ayrı kapıdan giriş yapabilirsiniz. Girdiğiniz anda sizi etkisi altına alacak masalsı şehir Kotor harika dar sokakları, taş kaldırımları, yeşil panjurlu evleri, tarihi yapıları bozmadan aynı konseptle restore ve dekore edilmiş kafeleri görülmeye değer… Özellikle fotoğrafçılığa ilginiz varsa burada saatler boyunca fotoğraf çekebileceğiniz yeni yerlere rastlamanız olası.
Old Town’ a girdiğinizde kapıda ” Tude necemo svoje ne damo” yani “Başkalarına ait olanı istemeyiz ama bizim olanı da istemeyiz” yazmaktadır. Yazının yanında sosyalizmin simgesi olan yıldızı da görebilirsiniz. Bu sözden Tito’ nun felsefesinin diğer şehirlere saldırmamak, barışçıl bir yönetim sergilemek ama kendilerine yönelik bir tehlike olduğunda ise sonuna kadar direnmek olduğu anlaşılıyor. Bu sözün hemen altında ise 21.11.1944 tarihi yer alıyor. Deniz tarafında Old Town’ a girdiğinizde saat kulesi karşılayacak sizi, turunuzun sonunda yine bu çıkış kapısından çıkacaksınız geniş meydanda bulunan kafelerde soluk alabilirsiniz. Old Town’ un ara sokaklarında gezmeye başladığınızda karşınıza pek çok önemli tarihi yapı çıkacaktır. Bunlardan ilki; St. Tryphon Katedrali… Gotik mimarisine sahip olan Katedral sizleri tarihte gizemli bir yolculuğa çıkarabilir.. İstanbul’ da yapılan boğaz turları gibi düzenlenen turlar mevcut. Daha özgür olalım dersenizde kano kiralayabilirsiniz. Plaj mantığı yerine caddelerde ufak merdivenler yapılmış denize istediğiniz alanlarda girmeniz için.
Bir sonraki sayıda görüşmek dileği ile tüm hemşerilerime ve soydaşlarıma en derin saygılarımı sunarım.