Bu fani dünyada insanlığın şanına yakışır bir şekilde yaşamak, herkesten çok Müminlerin vazifesidir. Çünkü Müminler yeryüzünde yüce Allah’ın rızasına uygun yaşamayı düstur edinen sorumluluk sahibi, mümtaz insanlardır. Ancak iman tek başına yetmiyor, Cenab-ı Allah; Kur’an-ı Kerim’in muhtelif surelerinde mânâ itibariyle aynı neticeyi veren ayetlerle bunu izah etmiştir.
Bunlardan biri Mü’minun suresidir.
Şöyle başlıyor Mü’minun Suresi;
“Muhakkak ki Müminler kurtuluşa ermişlerdir; Şu özellikleri taşımaları şartıyla;”(*)
1- Namazını huşu içinde kılanlar.
Namaz ki dinin direği, Müslüman’ın kimliğidir, Kur’an’ın ifadesiyle insanı fahşa (Yüz kızartıcı suç) ve münkerden (İstenmeyen davranışlar) koruyan ve insanı, Yüce Allah ile münacatta bulunma fırsatını veren önemli bir ibadettir. İnsani değerin zirveye ulaştığı andır. Ancak böyle bir ibadetin gaflet içinde değil, Ayeti Kerime’nin ifadesiyle “Huşu” içinde, tadili erkâna riayet ederek kılmak gerekir ki amacına ulaşsın. Aslında fıkıhta tadili erkânın Namazın erkânından olduğu ifade ediliyor ama kimi zayıf mümin namazın bu rüknüne riayet etmiyor, keyfine göre namaz kılıyor, bu da ayrı bir dert.
2- Boş söz ve davranıştan sakınanlar.
İşte Ümmet-i Muhammed’in başına bela olan bir mevzu; Gıybet, dedikodu, ucuz siyaset, çekişme, tv. dizilerini izlemek vs. Bu gaflet halleri bizi perişan edip duruyor. Kendimize mukayyet olmamız lazım. Cennet, öyle ucuz bir yer değildir. Oraya gitmeye niyet etmişseniz, ona göre yaşamak durumundasınız. Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuyor mu: “Kim ki Allah’a ve ahiret gününe iman etmişse ya hayrı konuşsun ya da sussun.” Tercih sizin; yüce Allah için kendini bazı yanlış alışkanlıklardan alıkoyanlara, ne mutlu.
3- Zekâtını verenler.
Zekât vermek, yüce Allah’ın kâinatın sahibi olduğuna şahadet etmektir. Yüce Allah’ın verdiği paydan kullarına katkı yapmaktır. Bir anlamda asıl şükürdür, zikirdir, tefekkürdür.
4- Namus ve iffetini koruyanlar, eşleriyle iktifa edip harana tevessül etmeyenler…
Namus anlayışı kıt olan bir kimseden insanlık âlemine bir yarar gelmez. Utanma ve hayâ duyguları körelmiştir çünkü. Ayetteki cariye kavramını kendine göre yorumlayıp eş sayısını yirmi, otuza çıkaran kimi Arap Şeyhlerini de Yüce Allah’a havale ediyoruz. Köle kalmadı da neden cariye kavramı yaşatılıyor? Statüleri aynı değil miydi?
*Bu konuda ileri gidenler, keyfi davrananlar, nefsinin zevzekliğini yenik düşenler, asıl haddini aşanlardır! (Ayet)
5- Emanet ve ahde sahip çıkanlar.
Emin olabilmek, verdiği sözün arkasında durmak, toplumun güvenini kazanmak her Allah erinin boynunun borcudur. Özellikle ticarette emanet ve ahde vefa, olmazsa olmazlardandır. Her Mümin, bu iki değeri daima hayatta tutmalı, riayet ederek, iyi bir insan profili sergilemelidir.
6- Namazlarını muhafaza edenler.
Ne kadar anlamlıdır ki Hak Tea’la, Namaz’la başlayıp Namaz’la bitiriyor. O Namaz ki müminin miracıdır; Başka bir ayette “Namazı kılın, Zekâtı verin” şeklinde bir ilahi talimat geçiyor. Anlaşılan o ki Namazını kılan orucu da tutuyor, Zekâtını veren Hacca da gidiyor. Rabbimiz buyuruyor: ‘İşte bunlar Cennet-ül Firdevs’in varisleridir ve orada ebediyen kalacaklardır’.
……..
“Ne mutlu Allah’ı tanıyanlara,
Kur’an’ı okuyup tavsiyelerine uyanlara,
Allah’ın rızasını arayanlara,
İnsan gibi yaşayıp, adam gibi ölenlere,
Hayır ve Dua ile yad edilenlere,”
Ben de böyle bir yolun yolcusu olmaya devam edenlerdenim. Gelin beraber yürüyelim, kurtuluşa erenlerden olalım.
Ölüm, bize hayat kadar hoşnut bir hadise olsun. Ne dersiniz?
(*)Tereddüdünüz varsa, Müminun Suresi’nin ilk 11 ayetini okuyabilirsiniz. Bu sure aynı zamanda Medine’de inen son suredir. 18. cüz Müminun suresiyle başlamaktadır.
HABERLER
20 saat önceHABERLER
20 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce