Bir şeyleri seçmek oldukça zordur. Ancak hayatın hemen her safhasında seçim yapmak zorunda kalırız. Seçimlerimizin isabeti hayatımızı ve çevremizi daha yaşanır kılar. Ya da tersi olur. Hele ki bu seçeceklerimiz hayat lüksümüzü, yaşam kalitemizi, sağlığımızı, ekonomimizi ve eğitimimizi doğrudan etkileyecekse daha da bir zor olur seçim. Kararsızlıklar içerisinde kıvranır dururuz. Acaba hangisini seçsem? Hangisi acaba daha uygun olur? Gibi bir dizi soru beynimizi kemirir durur. Seçmek esasen çok zor bir iştir. Kılı kırk yarmayı icap ettirir. Seçimlerimizde isabet kaydedebilmekse ondan da zordur. Bu zorluk birde neyi, kimi, niçin, nereye seçtiğimize bağlıdır. Seçimlerimizin sonuçları itibariyle yalnız kendimizi değil, etrafımızdakileri nasıl etkileyeceği de önemlidir. Bu yüzden de toplumun ortak menfaatleri ön plana alınmalıdır. Seçeceğimiz unsura yükleyeceklerimiz işin zorluk derecesini artırır. Sorumluluğumuzu ikiye katlar. Daha bir özen gerektirir.
SEÇİM YAPMAK ZORDUR
Domates seçmek, üzüm seçmekten kolaydır. Kıyafet seçmek, eş seçmekten daha kolaydır. Araba seçmek, ev seçmekten daha az meşakkatlidir. Yaklaşmakta olan yerel seçimlerde yönetici seçmekte en zor seçimlerimiz arasındadır. Bu yüzden her anlamda en fazla faydayı umduğumuz ne ise onu seçmek en evladır. Seçim yapmadan önce araştırma safhası geçirmeliyiz. Seçeceklerimizin kabuğunu doldurup doldurmadığını mutlak surette test etmeliyiz. Haklarında derinlemesine araştırma yapmalıyız. Adama göre iş değil işe uygun adamları seçebilmek için vasıflarının yeterliliğine bakmalıyız. Kuru söylemlerden ziyade eylem projelerine takılmalı gözümüz. Zaten bugüne değin başımıza ne geldiyse mangalda kül bırakmayanlar yüzünden gelmedi mi? İşgüzarların yüzünden kentlerimiz çile kentler haline dönüşmedi mi? Bu süreçte bencilliği birazcık öteleyebilmeliyiz. Emaneti emin ellere vermek noktasında bu olmazsa olmazımızdır. Hısımımdır, yakinimdir, hem şehrimdir, hamili kart tanıdığımdır devri sona ermelidir. İş yapacağına kanaat edilenleri seçmek erdemdir. İzmir’den ziyade diğer kentlerimiz içinde bunu söylüyorum. İzmir özelinde, çabalayan bir Belediye var. Yok değil. Samimi olarak bir şeyleri kotarma peşinde birde Aziz Başkanımız var. Lakin modern kentleşme adına bugüne değin o denli hatalar yapılmış ki, ceremesi bu ve önceki yönetime düştü. Yönetim dar kadroyla çalışmanın bedelini yükün altında ezilmekle ödüyor. Bedel ödeyen yalnız onlar değil. Bilcümle İzmirli çektiği sıkıntılarla bedeli en ağır ödeyenlerin başında geliyor. İzmir bugün tam anlamıyla çile kente dönüşmüş durumda. İzmir’in Venedik’i Şirinyer bu anlamda oldukça özel bir yere sahip. Şirinyer’e giren çıkamıyor, çıkansa giremiyor. Sabah ve akşam saatlerinde yaşam felç. Daha bu sabah Şirinyer’den çıkabilmek için uzunca bir sürenin geçmesinin bekledik. Şirinyer’e girende giremeyende bin pişman. Yalnız Şirinyer’le kalsa iyi. Kentin dört bir yanında durum aynı. Alsancak hakeza, Gültepe hakeza, Mersinli, Bornova hakeza. Bitmek tükenmek bilmeyen yol kazıları, trafik keşmekeşi yaşamı çekilmez hale getirmiş durumda. Buna şehir içi toplu ulaşım sıkıntılarını da eklediğinizde sanırım genel manzara ortaya çıkacaktır. İzmirli, kırk yerinde kırk yama, yamru yumru yolları aşındırmaktan, bir otobüsten diğerine koşuşturmaktan yıldı usandı. Ulaşıma yapılan son zamlarda her şeyin üzerine tuz biber oldu. Zaten millet üç kuruşa hayatını idame ettirme gayretinde. Herkesin tuzu maalesef kuru değil beyler. Beş yüz, altı yüz lira gibi komik rakamlara insan çalıştıran, çalıştırma gayretinde olan yatlarda, katlarda sefa süren bedbahtlar var bu ülkede…
EXPO ADAYI KENT
Tüm bu olumsuzlukları üst üste koyduğumuzda İzmir’in marka kent olma iddiasına gölge düşmekte. Hatta bu iddia neredeyse tamamen çürümektedir. Avrupa’daki marka kentlerle EXPO adayı İzmir’i kıyasladığımızda daha çok nal toplamamız gerektiği ayan beyan ortadadır. Kentimizin hali pür melali göz önüne alındığında yaklaşmakta olan yerel seçimlerde daha bir seçici olmamız şarttır. Aday enflasyonunun yaşandığı bugünlerde söze değil projeye, adayların bireyselliğinden öte toplumun her kesimini kucaklayıcılığına, hoşgörü ve tevazu sahibi olmasına, mesleki yeterliliğine bakıp, partizanlığın çok ötesinde inceden de ince eleyip sıkı bir şekilde dokumamız lazım. Bunu çile kent İzmir’in selameti için yapmalıyız.
BALKAN YEMEKLERİ
20 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024