Dünyada 2 milyarın üstünde kişi internet kullanmakta, 4,6 milyar kişi cep telefonu kullanmaktadır.1 milyardan fazla kişi de sosyal paylaşım sitelerini kullanmaktadır. Türkiye genelinde baktığımızda 40 milyon kişinin internet kullandığını, yüzde 47’lik kısmın 12-24 yaş arası gençler oluşturduğunu görmekteyiz. Ülkemizde internet kullanan 100 kişiden 78’i aynı zamanda sosyal paylaşım sitelerine de üyedir. Bu oran ülkemizin güvenlik açısından risk altında olduğunu göstermektedir. Gençler interneti ödev yapmak, oyun oynamak, e-posta gönderip almak, sohbet etmek, müzik dinlemek, merak ettikleri konuyu araştırmak için kullanıyorlar. Bu sırada da bazen siber zorbalığa maruz kalıyorlar. Zorbalık; daha güçlü bir kişi ya da grup tarafından daha az gücü olan kişiye yapılan sürekliliği olan psikolojik ya da fiziksel baskıdır. Siber zorbalık ise bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bireylere tekrarlayan bir şekilde zarar verme uğraşısıdır. Türkiye’de bireyler siber zorbalığa uğradıklarının farkında bile değiller. Ya da farkındalar ama ne yapacaklarını bilmemekteler. Siber zorbalık alay etme, isim takma, tehdit etme, korkutma, kişinin rızası olmadan resmini yayınlama, şifreleri ele geçirip zarar verme, virüslü e-posta gönderme, kişi hakkında söylenti yayma gibi şekillerde karşımıza çıkmaktadır.
DEPRESİF RUH HALİ
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı tarafından yapılan araştırmaya göre 4300 öğrenci ve 74 iİlköğretim okulunda her 3 öğrenciden birinin siber zorbalığa uğradığı, yüzde 15’inin ise siber zorbalık yaptığı ortaya çıkmıştır. Siber zorbalık yapan çocuklara bakıldığında bu çocukların aile ortamında huzursuz olduğu, arkadaş ortamında popüler olma isteği, özgüven eksiklikleri, okulda başarısızlık ve ruh sağlığında problemler olduğu gözlemlenmektedir. Siber zorbalığa uğrayan çocuklarda ise internet ve cep telefonu kullanımında tedirginlik, ders başarılarında düşme, arkadaşları ile görüşmekten kaçınma, depresif ruh hali gözlemlenmiştir. Prof. Turkle’nin, kitabında da değindiği gibi; internette, insanlar bir araya geliyor. Ama aslında hepimiz sanal kalabalıklar içinde yalnızız… Bakın ABD’li bir bilim adamı Carr ne diyor; Derinlikli düşünme yeteneğimizin, internette oradan oraya gezip durma (surfing) sebebiyle zayıflamaktadır. İnternetin bir başka özelliği de, bilgilerin herhangi bir filtreden geçmeden o büyük ağda yer bulabilmesi. Televizyon, gazete, radyo gibi araçlar, yayın yapma konusunda belli kurallara uyuyor ve hukuki bir çerçeve çizebiliyor. Hem kişilik haklarını koruma hem de zararlı yayınlardan uzak kalma imkanı tanıyor. Fakat internette yayılan bilgiler aynı anda binlerce site tarafından kopyalanıyor ve yanlışlıklar düzeltilene kadar birçok insanın zihin dünyasına girmiş oluyor. İnternetin meydana getirdiği olumsuzluklardan bahsederken birkaç anekdot daha paylaşayım; Kardeşimle bilgisayar kavgası yapmaktan sıkıldım. Ödevlerimi yapmama fırsat vermiyor. Sürekli oyun oynuyor. Tamam oynasın. Ben de oynuyorum. Ama saatlerce başından kalkmamasına sinir oluyorum! Geçen hafta internet yüzünden ev birbirine girdi. Annemle babam bile tartıştı… Teknoloji geliştikçe, ilişkilerin, dostlukların, sevgilerin sığlaştığını görmek ürkütücü. Bir dosta mektup yazmanın o müthiş hazzını, mailler neden vermez? Karşılıklı bilye(misket) oynamanın, çelik-çomak oynamanın, saklambaç oynamanın, birdirbir oynamanın tadını bir playstation oyunu veya bir bilgisayarda strateji oyunu sizce ne kadar veriyor? Ailece beraber güle oynaya bir sabah kahvaltısı veya bir akşam yemeğinin lezzetini fastfood da bulabiliyor musunuz? Gittikçe bencilleşiyor muyuz ne? Tüm suç teknolojinin getirdiği kolaylıkta mı?, Boş vermişliğimizde mi? Yetiştirilişimizde mi? Yoksa Hepsi Hikaye Geç Bunları mı demek lazım?
BALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
18 gün önceHABERLER
27 gün önce