DOLAR 34,5412 0.17%
EURO 35,9548 -0.78%
ALTIN 3.000,571,32
BITCOIN 34054031.58043%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

06:23

SABAHA KALAN SÜRE

Covid-19’da ‘bileşik mutasyon’ dönemi: Bazı hastaların birden fazla Covid-19 mutasyonu taşıdığı görülüyor
67 okunma

Covid-19’da ‘bileşik mutasyon’ dönemi: Bazı hastaların birden fazla Covid-19 mutasyonu taşıdığı görülüyor

ABONE OL
28/04/2021 02:00
Covid-19’da ‘bileşik mutasyon’ dönemi: Bazı hastaların birden fazla Covid-19 mutasyonu taşıdığı görülüyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzmanlara göre salgının yönünü artık koronavirüs mutasyonları belirliyor. Salgınla etkili bir mücadele yürütebilmek için ise bu mutasyonların tüm özelliklerini göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Her ne kadar “İngiliz, Brezilya ya da Güney Afrika mutasyonu” şeklinde yaygın bir tanımlama olsa da bilim insanları bu tanımlamanın ‘eksik’ olduğunu belirtiyor.

Örneğin koronavirüsün İngiliz varyantı aslında bünyesinde yaklaşık 25 farklı mutasyon, Güney Afrika mutasyonu ise 21 farklı mutasyon barındırdığı ifade ediliyor.

Kocaeli Üniversitesi’nde Prof. Dr. Hakan Savlı ve Doç. Dr. Naci Çine, 2021 yılı ilk çeyreğinde tedavi almış 56 hastadan elde edilen viral RNA örneklerinde ‘yeni jenerasyon dizi analizi’ yaparak, 56 örneğe farklı şekilde dağılmış 243 farklı koronavirüs mutasyonu tespit etti.

Çalışmanın bulguları, bileşik mutasyonlar halinde dönüşen bir virüs yapısını ortaya koyuyor.

Dolayısıyla bir “mutasyon kolajından” bahsetmenin daha doğru olacağını söyleyen Doç. Dr. Naci Çine şöyle açıklıyor:

“Hastalarımda, bir sürü mutasyon aynı anda barındıran bir virüs görüyorum. Sahip olduğu mutasyon kolajı virüse bazıları İngiliz soyuyla ortak, bazıları kendine özgü özellikler getiriyor.”

“Toplumsal tarama testlerinde İngiliz soyu ya da diğer soylara bakılmaya çalışılıyor ama bu testlerde, soyların barındırdığı 25-30 mutasyona aynı anda bakmak mümkün değil. Bizim kullandığımız yöntemle, virüsle ilgili bütün değişiklikleri görebilir hale geldik.”

Dr. Çine, daha önceki taramalarda İngiliz soyu taşıdığı tespit edilen bir kişinin daha bu yöntemle incelendiğinde aslında Güney Afrika soyu taşıdığının görüldüğünü belirtiyor.

Daha önce tarama testinde herhangi bir varyant tespit edilemeyen bir kişinin de aslında Güney Afrika varyantıyla enfekte olduğu anlaşılıyor.

“Yeni jenerasyon dizi analizi yöntemiyle” virüsün DNA’sını baştan sonra görebilen bir dizi elde ettiklerini ifade eden Dr. Çine, “Toplum bazen bizim kullandığımız gibi yeni jenerasyon dizi analizi gibi kuvvetli bir yöntemle taranmalı çünkü virüsteki bu genetik değişiklik sürekli var oluyor ve virüs kendisini değiştire değiştire ilerliyor” diyor.

Bileşik mutasyonlara karşı nasıl mücadele edilecek?

Yapılan araştırmalar İngiltere varyantının yüzde 70’e varan oranlarda daha bulaşıcı olduğunu ortaya koyuyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye‘de görülen yeni vakaların yüzde 80’ini İngiltere varyantının oluşturduğunu ve klasik tip koronavirüsün yerini aldığını söylüyor.

Dolayısıyla mutasyonların etkili takibi, salgının kontrolü için hayati bir önem taşıyor.

Uzmanlar, İngiltere varyantının yalnızca iki ay gibi kısa bir sürede bu kadar etkili hale geldiğini hatırlatarak, Güney Afrika dahil olmak üzere diğer varyantlara karşı da uyarıyor.

Dr. Çine, “Şu anda Avrupa popülasyonunda neredeyse İngiliz soyu dışında bir varyanta rastlamak mümkün değil. Bunu sadece iki ay içerisinde yaptı ve diğer soyları kurutarak baskın hale geldi” diyor.

Toplumda yayılmakta olan varyantların tespiti tam olarak yapılamadığında, karşılaşılacak muhtemelen tehlikeleri ise şöyle açıklıyor:

“Yeni jenerasyon dizi analizi yöntemi bir toplum taraması olarak sıklıkla kullanılamaz, pahalı bir yöntemdir. Ama en azından bölgesel olarak, klinisyenlerin uygun gördüğü vakalarda dönem dönem popülasyonumuzu taramak zorundayız.”

“Güney Afrika soyunu doğru tanımlayamaz ve izleyemezsek; bu soy da tıpkı İngiliz soyu benzer şekilde hareket ederek 2-3 ay içerisinde toplumumuzu ele geçirdiğinde pandemide başka bir gündemi koşuyor oluruz.”

Çine, inceledikleri vakalarda “bileşik mutasyon” olarak tarif edilen, aslında İngiliz soyu gibi gözüken ama içerisinde başka mutasyonlar da barındıran örnekler olduğunu ifade ediyor:

“Bir sürü mutasyonu birlikte barındıran bir virüs görüyoruz. Buraya eklemlenecek yeni bir grup mutasyon kişiyi aşıya karşı duyarsız hale getirir mi getirmez mi bilmiyoruz. O yüzden karar vericilerin mutasyonlara ilişkin verileri bu gözle değerlendirmelerini istiyoruz.”

“Virüs bize İngiliz soyuyla birlikte şunu söylüyor: Ben değişebiliyorum ve bundan bir yıl önceki halimle aramda büyük bir fark var. Artık yaşama avantajımı daha çok artırdım ve ufak kardeşlerim de geldi, onlar da henüz sayıca az da olsa burada. Ben kısa süre içerisinde bu kadar büyük popülasyonları ele geçirebiliyorsam, benden daha tehlikeli olan soylar da popülasyonları hızla ele geçirebilir.”

Aşıların varyantlar karşısında etkinlikleri azalıyor

Koronavirüs varyantlarının mevcut aşıların etkinliğini düşürdüğü konusunda pek çok bilim insanı hemfikir.

Ancak aşı etkinliklerinin hangi varyantta ne kadar azaldığı konusunda net bir şey söyleyebilmek için henüz erken olduğu ifade ediliyor.

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, bir hafta önce Alchem Life koordinasyonunda düzenlenen toplantıda şöyle konuşuyor:

“Türkiye’de ocak ayında İngiliz mutasyonu yüzde 5 idi, şubat ayında 25, mart ayında 50 oldu, şimdi neredeyse yüzde 80 yayılım gösteriyor. Aşının etkinliğine gelirsek İngiliz mutasyonun aşıdan kaçışı yok. Güney Afrika ve Brezilya mutasyonunda maalesef aşılardan kaçış var. Biz aşıyı ne kadar geciktirirsek ve mutasyonlara çoğalma şansını ne kadar çok verirsek o kadar mutasyon olacak, aşıdan kaçış o kadar hızlanacak.”

BBC Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Murat Akova ise genel olarak bütün varyantların orijinal Wuhan suşuyla kıyaslandığında aşı etkinliklerinde ‘bir miktar’ azalma olduğunu belirtiyor.

Prof. Akova, Brezilya ve Güney Afrika varyantlarının, aşıya karşı direnç gösterme konusunda İngiltere varyantına göre çok daha tehlikeli olduğunu ifade ediyor:

“Aşı antikorları ve hatta doğal enfeksiyon sonucu gelişmiş antikorların Güney Afrika ve Brezilya mutantına karşı etkinliği, İngiltere varyantına kıyasla oldukça az. Bu iki varyantta, aşıyla ya da hastalığı geçirerek edinilen ve virüsü inekative eden antikor miktarı 10 ile 20 kat arasında daha az üretiliyor.

“Bu mutantlar orijinal suşa kıyasla yüzde 60-70 civarında daha hızlı yayılıyorlar. Ayrıca yeni ortaya çıkan ve belirgin olan özelliklerini arasında hem aşı antikorlarına hem de daha önceden enfekte olarak hastalanmış kişilerde, hastalık sonucunda gelişen antikorlara karşı direnç görülüyor.”

Akova, yeni görülmeye başlanan mutasyonlar arasında ‘bileşik mutasyonlar’ ya da diğer bir tabirle ‘çifte mutasyon’ örnekleri olduğunu anlatıyor.

‘Farklı varyantların özelliklerinin tek bir varyant içerisinde birleşmesi’ olarak tarif edilen bileşik mutasyonların özellikle, Hindistan’da tanımlanan türden bir mutasyon olduğunu ifade ediyor:

“Hindistan’da aşılama yetersiz düzeyde. Virüs bir yandan aşılı kişilerde belirtisiz enfeksiyon yaparak o kişilerde mutasyona uğrayabiliyor. Sonra o mutasyon aşısız yani hastalığa karşı korumasız kişilere atlayıp çok hızlı yayılabiliyor.”

‘Atipik vakaların dikkatle incelenmesi gerekiyor’

Koronavirüs hastalığında ‘atipik vakalar’ olarak adlandırılan vakaların bir kısmında mutasyonların etkili olduğu değerlendiriliyor.

Örneğin koronavirüs hastalığını geçirmiş olmasına rağmen bir kez daha hastalığa yakalanan kişileri enfekte eden virüslerin muhtemelen varyant virüsler olduğu düşünülüyor.

Bunun tam tespitini yapabilmek için, kişinin taşıdığı virüsün gen dizilimi ortaya koyan tekniğin kullanması ve detaylı bir incelemeden geçmesi gerekiyor.

Prof. Akova şöyle açıklıyor:

“Hastalanarak hastalığa karşı bağışıklık geliştirmiş olanlar bir müddet sonra yeniden enfekte olduklarında muhtemelen bir varyant virüsle enfekte oluyorlar. O varyant virüs de antikorlara direnç gösteren bir virüs oluyor.

“Yine de şimdiye kadarki genel kanı, eğer siz aşı olduysanız ya da hastalığı geçirdiyseniz, yeniden enfekte olduğunuzda genellikle hastalığı daha hafif geçirdiğiniz yönünde. Yani antikorlar tam korumasa da yine de koruyor.”

Dr. Çine de özellikle atipik vakaların, virüsün gen dizilimini ortaya koyan yeni jenerasyon dizi analizi yöntemiyle incelenmesi gerektiğini düşünüyor.

Mutasyonların hızı insanlığı etkiler?

Akova’ya göre koronavirüsün bu kadar hızlı ve çok sayıda mutasyona uğrayacağı tahmin edilmiyordu.

Covid-19’a kadar diğer koronavirüs türleri, aslında grip ya da HIV virüsüyle kıyaslandığında en az 6 kat daha az mutasyon gösteriyordu.

Prof. Akova’ya göre gerek hastalığı kendisi gerek yavaş aşılama hızı nedeniyle toplumda ‘kısmi’ bir bağışıklık oluşması koronavirüsü mutasyon geçirmeye zorluyor:

“Düşünün virüs bir kişiye gidiyor, o kişide kısmen virüsü engelleyebilecek antikor var ancak tam olarak ortadan kaldırmaya yetmiyor. Üzerinde baskı oluşan virüs, ona karşı hayatta kalabilmek için kendisini değiştirmeye başlıyor.

“Örneğin bu varyantların muhtemelen vücudunda virüsü uzun süre tutan, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalara verilen plazma tedavileri sonrasın ortaya çıktığı düşünülüyor. Çünkü siz plazma tedavisiyle virüsü ortadan kaldırmak için bir miktar antikor veriyorsunuz ama o antikorlar virüsü tam olarak öldürecek nitelikte değil.

“Öte yandan bağışıklık sistemi baskılandığı için kişi kendisi de virüsle savaşamıyor ve virüs o kişide çok uzun süre kalıyor. Dolayısıyla siz öyle bir ortam oluşturuyorsunuz ki virüs ne ölüyor ne de yaşamını rahatça sürdürebiliyor. İşte o sırada mutasyona uğruyor.”

Prof. Akova, belli toplumlarda virüsün ortadan kaldırılacağını ancak dünyanın tamamı aşıyla bağışık hale getirilmediği için çeşitli zamanlarda çeşitli toplumlarda enfeksiyonun görülmeye devam edeceğini öngörüyor:

“Dünya üzerinde sönmemiş pandemi yok. Bu da eninde sonunda ortadan kalkacak ama ne kadar devam edeceğini şimdiden kestirmek zor. Bu işten kurtulmanın tek yolu, mümkün olduğunca insanı aşıyla bağışık hale getirmek.”

Dr. Çine ise Türkiye’de mutasyonların gelişimine fırsat vermeden yaygın aşılamanın tamamlanması gerektiğini ifade ediyor.

Rehavete kapılmak için ‘en yanlış zaman’ olduğunu belirten Çine’ye göre Türkiye şu anda salgının bundan sonraki gidişatını belirleyecek bir eşikte yer alıyor:

“Şu anda Türkiye’ye özgü bir virüs soyu yok ancak kendisini korumayan bireylerden oluşan bütün popülasyonlar, bir müddet sonra yeni virüs soyları üretmeye adaydır.”

Haberler.com

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP