Cumhurbaşkanı Erdoğan: Vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Küme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM'nin 28. Periyot 3. Yasama Yılı'nın, siyasi partilere, milletvekillerine ve Meclis çalışanlarına iyi olmasını diledi.

Bosna Hersek'te yaşanan selde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyen Erdoğan, AFAD, Kızılay ve TİKA'nın harekete geçtiğini, yaraların sarılması için gerekenin yapıldığını ve yapılacağını belirtti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun Bosna Hersek'e gittiğini hatırlatan Erdoğan, “Bosnalı kardeşlerimizi bugüne kadar olduğu üzere Allah'ın müsaadesiyle bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Merhum Aliya'nın son nefesini vermeden çabucak evvel hastane odasında elimizi tutarak bizlere bıraktığı emanete en hoş halde sahip çıkmayı sürdüreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, hayatını kaybeden Saadet Partisi Kurucu Genel Lideri Recai Kutan'ın, Türkiye'ye ve Türk milletine değerli hizmetler yaptığını, Ulusal Görüş Hareketi'nin çınarlarından olduğunu söz etti.

Beyefendi kişiliği, mütevazi hali, alicenaplığı, çalışkanlığı ve davasına olan sarsılmaz bağlılığıyla Kutan'ın her vakit hayırla anılacağını söyleyen Erdoğan, Kutan'ı, hasretle ve şükranla yad edeceklerini lisana getirdi.

“6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Dün, 6-8 Ekim olaylarının 10'uncu yıl dönümüydü. Kobani mazeretiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik vazifelisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir aksiyon üzere lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda konut, iş yeri, okul, Kur'an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası ziyan gördü. Özellikle gereksinim sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, değil üzerinden 10 yıl, yüzyıl geçse bile unutmayız. Şunu da biliyoruz; ciğer paresini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını lakin adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar bağımsız Türk mahkemeleri önünde, işledikleri hataların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır.”

Daha sonra Suriye'de yaşananların ve mahkeme sürecinin 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkardığını vurgulayan Erdoğan, “Fakat, o periyot emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cüretini hala gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına sadece oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan ötürü şimdi nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında 'Biz Türkiye partisiyiz' diyenlerin her fırsatta Türkiyelileştirme savında bulunanların, ülkemizi uçurumun kenarına kadar getiren bu travmayla kesinlikle hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan, demokratik siyasette şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerektiğinin altını çizdi.

“Cumhur İttifakı olarak ülkemizin sorunlarını en geniş mutabakatla çözmeyi istek ve temenni ediyoruz”

“Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz” diyen Erdoğan, şiddetin hak arama yolu olarak görülmesiyle de siyaset yapılamayacağını belirterek, “Türkiye Yüzyılı'nda, şiddetle ortasına uzaklık koyan anlayışa elbette yer vardır fakat sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur. Tekrar ediyorum; Kobani olaylarının tüzel açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yılık gecikmeyle bile olsa, 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Bu türlü bir halin sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır.” formunda konuştu.

Erdoğan, yeni yasama yılında siyasette farklı bir üslup ve telaffuz görmeyi istediklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek, daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog tabanını daha fazla genişletmeye muhtaçlığımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin yararına olacak hiçbir mevzuda diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı olarak yeni devirde ülkemizin sorunlarını mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi istek ve temenni ediyoruz. MHP Genel Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin gerek Meclis'in birinci günü, gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği ismine çok değerli buluyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin kıymetinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz, hiçbir ayrım yapmadan Meclis'teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış içinde hareket etmeleridir.”

“Vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim 2023'te İsrail'in Gazze'ye başlattığı atakların birinci yıl dönümünü geride bıraktıkları söyledi.

İsrail'in 7 Ekim'den beri Gazze, Batı Şeria ve son olarak Lübnan'da gerçekleştirdiği katliamlarda 50 bin kişinin şehit edildiğini; Gazze'de 1,9 milyon, Lübnan'da da 1,3 milyon insanın yerlerinden edildiğini belirten Erdoğan, “Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor. Savaşın bölgemizdeki öteki ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. İsrail'in artan ataklarına komşumuz İran'ın geçen hafta mukabelede bulunması bölgesel çatışma riskini hiç olmadığı kadar yükseltmiştir. Çabucak her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu tansiyonu çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm önlemleri alıyoruz.” diye konuştu.

Türkiye'yi şimdiye kadar bölgesel tansiyonlardan daima uzak tuttuklarını, yangına akaryakıt dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduklarını vurgulayan Erdoğan, tıpkı tavrı bugün de koruma ettiklerini belirtti.

“Netanyahu ve cinayet şebekesi ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır.” tabirini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Türkiye ne yapılmak istendiğinin pek farkındadır. En son amacın neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz. Dün Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız Meclis'imizin kapalı oturumunda bu hususla ilgili milletvekillerimize ayrıntılı bilgi verdi. Her iki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için fotoğrafı tüm netliğiyle ortaya koydu. Toplantı sonrası CHP Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor lakin bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel'den ülke güvenliğine dair sorunlarda daha olgun bir hal beklerdik. Bununla birlikte daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok optimist cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım kimi gerçekleri anlatamayacağımızın şuurundayız. Varsın onlar kendi hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin. Biz Türkiye'nin güvenliğinden muhakkak taviz vermeyeceğiz. Ne değerine olursa olsun bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye yayılmacı hevesleri, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net söylüyorum, vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır.”

“Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yıl evvel “İsrail'in devlet olmak ile terör örgütü olmak ortasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu” tabir ettiğini, o günden bugüne İsrail'in, Gazze'de son asrın en yabanî soykırımını yaparak siyonist bir terör örgütü üzere hareket ettiğini belirterek, “Bundan hiç kuşkunuz olmasın, İsrail bir siyonist terör örgütüdür.” dedi.

Gazze soykırımında failin İsrail olduğunu fakat bu vahşetin Batılı ülke ve idarelerinin güçlü dayanağıyla işlendiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

“Sahne önünde ateşkesten, itidalden bahsedenler sahne ardında İsrail'e her türlü silah, mühimmat ve istihbarat takviyesini vermeye devam ediyor. Bu Amerika'da, Almanya'da, tüm Batı ülkelerinde bu türlü. Hepsi birbirinin tıpkı, al birini vur başkasına. Hiç birbirlerinden farkı yok. Gazze kasabı siyonist Netanyahu'nun Amerikan Kongresine davet edilmesi, dakikalarca ve defaatle ayakta alkışlanması bunun en bariz örneğidir. Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır. Tarih, elinde on binlerce çocuğun, sivilin kanı olan bir canavarı ayakta alkışlayanları asla ve asla affetmeyecektir. Biz de her fırsatta ve platformda bu ikiyüzlülüğü deşifre edeceğiz.”

Bu süreçte tarihin yanlışsız tarafından yer alan ülkelerle her vakit bir arada olacaklarını söyleyen Erdoğan, İspanya, Norveç, Slovenya başta olmak üzere baskılara karşın prensipli duruş sergileyen tüm ülkeleri, soykırım cephesi karşısında insanlık cephesinde yer alan tüm halkları, bilhassa de vicdan sahibi üniversiteli gençleri tebrik etti.

“Atalarımızdan tevarüs ettiğimiz asil duruşumuzu asla bozmayacağız”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:

“Tam bir yıldır emperyalist güçlerin takviyesini ardına almış, işgal ordusu karşısında direnen Filistin'in yiğit evlatlarını, 'Toprağın üzerinde onursuzca yaşamaktansa toprağın altında onurumla yatarım' diyen bütün kahramanları bugün bir defa daha hürmetle selamlıyorum. İsrail'in yabanî hücumlarında şehit düşen Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimi rahmetle yad ediyor, Rabb'im yerlerini cennet eylesin diyorum. Filistin'in seçilmiş son Başbakanı İsmail Heniyye'ye ve kalleşçe şehit edilen Hamas'ın öteki mensuplarına Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Hamas'ın Gazze'de verdiği destansı çabanın birebir vakitte Türkiye için de olduğunu çok yeterli biliyoruz. Filistin halkının soykırım şebekesi karşısında tıpkı vakitte insanlığı da savunduğunu, Müslümanların izzetini de savunduğunu çok lakin çok düzgün biliyoruz.

Ülkemizde birileri Hamas'a terör örgütü iftirası atarken biz soykırımın birinci günlerinde hiç kimseden çekinmeden, işte bu yüzden 'Hamas, Filistin'in Kuvayımilliye'sidir.' dedik. Birinci gün nerede duruyorsak bir yıldır tıpkı yerde yalpalamadan, korkmadan, ürkmeden sapasağlam duruyoruz. Birinci gün vatandaşlarımızı neye karşı uyarıyorsak bugün de birebir risklere dikkat çekiyoruz. Bir yıldır olduğu üzere bugün de biz 'herkes için barış, herkes için özgür Filistin' diyoruz. Filistinli kardeşlerimiz için hürriyet ve adalet istiyoruz. Allah'ın müsaadesiyle tek başımıza kalsak bile atalarımızdan tevarüs ettiğimiz asil duruşumuzu asla bozmayacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zalimler karşısında susmayacaklarını, zulme istek göstermeyeceklerini, hakikatleri haykırmaya cüretle devam edeceklerini belirtti.

“Filistinli, Lübnanlı kardeşlerimize de buradan dayanışma bildirilerimizi gönderiyor, her vakit yanlarında olacağımızı hatırlatmak istiyorum” diyen Erdoğan, yaklaşan kış mevsimi öncesinde besin, barınma ve tıbbi gereç başta olmak üzere insani yardımları daha da artıracaklarını bildirdi.

Erdoğan, partililere, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımı ve Türkiye'nin diplomatik teşebbüslerini anlatan bir görüntüyü izletti.

“Üç konudaki samimiyetimizi ve sözümüze bağlılığımızı kimse sorgulayamaz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'yi kurdukları günden itibaren TBMM çatısı altında ülkeye ve millete hizmet gayreti verdiklerini anlatarak, Meclis'te Türkiye'nin sıkıntılarını çözmek, milletin taleplerini karşılamak ve ülkede ekonomiyi, demokrasiyi, kardeşliği büyütmek için çaba sarf ettiklerini söyledi.

Bir toplumun huzurlu ve keyifli bir biçimde varlığını sürdürebilmesinin en başta gelen kaidesinin, devletin, her bireyin inanç, adalet ve ekonomik refah muhtaçlığını karşılayabilmesi olduğunu tabir eden Erdoğan, “Tarih boyunca Türk devletlerini güçlü yapan; hakimiyetleri altındaki farklı kısımlardan insanları asırlarca barış içinde yönetebilmelerini sağlayan en değerli konu işte bu unsurlara olan bağlılıklarıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca da kimi periyotlardaki düşünceli uygulamalara rağmen Demokrat Parti iktidarıyla birlikte bu unsurlar hep gözetilmiştir. 14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken partimizin ismini bile bu unsurlara nazaran belirleyerek, milletimize güvenliği, adaleti ve ekonomik kalkınmayı en üst düzeye çıkarma kelamı verdik.” diye konuştu.

Karşılaştıkları tüm mahzurlara ve zorluklara karşın bütün bu bahislerde geçmişle kıyas dahi götürmez başarılara imza attıklarına dikkati çeken Erdoğan, “Elbette bizim devrimizde de bu başlıkların hayata geçirilmesinde kimi eksikler, hatta yanlışlar yaşanmış olabilir. Lakin her üç konudaki samimiyetimizi ve sözümüze bağlılığımızı kimse sorgulayamaz.” dedi.

“Fotoğrafı gerçek okumak ve gereken önlemleri almak en başta gelen vazifemizdir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her vakit kendi iç muhasebesini cüretle yapan, nerede eksik varsa üzerine kararlılıkla giden bir takım olduklarını vurgulayarak, toplumun nabzını tutma, millete kulak verme noktasında da rakiplerine nazaran birkaç adım önde olduklarını kaydetti.

Milletin beklentilerine yanıt üretme iradelerinin hala çok güçlü olduğunu tabir eden Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Siyaset kurumunun asli misyonu de vakitle ortaya çıkan yeni sorunlara tahlil bulmaktır. Son periyotta yaşanan kimi cinayetler ve müessif hadiseler üzülerek görüyoruz ki milletimizin kendini inançta hissetme ve adaletin tecellisi konusunda tereddüde düşmesine sebebiyet vermiştir. Ülkemizin 2018 yılından beri global siyasi tansiyonların, Kovid salgınının yol açtığı çok boyutlu krizlerin ve bölgemizde süregelen çatışmaların tesiriyle yaşadığı ekonomik ıstıraplar da bu tablonun bir modülüdür. Milletin, ülkeyi yönetme sorumluluğu yüklediği Cumhurbaşkanı olarak kabinesiyle, Meclis grubuyla, parti idaresiyle karşımızdaki bu fotoğrafı gerçek okumak ve gereken önlemleri almak en başta gelen görevimizdir.”

“Bazı kıymetli adımlar atma kararı aldık”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyguladıkları iktisat programıyla 6 yılın birikimi olan ıstırapları çözme yolunda kıymetli ara katettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“İnşallah sene başından itibaren rahatlama, insanımızın günlük hayatına da net bir halde yansımaya başlayacaktır. Hudut güvenliğimiz konusunda hem terör örgütleriyle gayret hem komşu ülkelerle ilgiler konusunda çok âlâ bir düzeye geldik. Toplumda güvenlik ve asayişin temini noktasında geçmişe ve birçok Avrupa ülkesine kıyasla çok güzel bir yerdeyiz. Fakat son devirde gerisi arkasına gelen, bir polis memurumuzun şehit edilmesinden genç kızlarımızın vahşice katledilmelerine kadar bir dizi hadise, milletimizde haklı bir reaksiyona yol açmıştır. Onlarca hata kaydı olan kriminal tiplerin ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşması herkes üzere bizi de rahatsız ediyor. Pazartesi günü yaptığımız Merkez Yürütme Kurulu toplantımızda bu olayları enine uzunluğuna değerlendirdik. Milletimizin sesine kulak vererek bu çerçevede birtakım kıymetli adımlar atma kararı aldık. İnsanlarımızın sokakta, konutunda, iş yerinde hiçbir tasa duymadan hayatını inançla sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Emniyet teşkilatımız içinde bir zafiyet varsa neşteri vurup bunu gidereceğiz. Adalet sistemimizde tıkanıklık, yanlışlık varsa neşteri vurup Allah'ın müsaadesiyle onu da tahlile kavuşturacağız. Medyada ve toplumsal medyada suça özendirme, cürmü teşvik etmede sorun varsa gerekli müdahalede bulunacağız.”

“Yeni cürümler sürece eğilimi dikkate alınarak, tutuklu yargılanabilmesinin önü açılacak”

“Suçu önlemeden cürümle ve suçlularla çabaya, yargılamalardan infaz ve ıslah sistemimize, nerede boşluk varsa kesinlikle hal yoluna koyacağız” diyen Erdoğan, bu sıkıntıların tahlili için bir dizi düzenlemeye gereksinim duyulduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok sayıda kabahat kaydı olan şahısların bu eğilimlerinin yargılama safhasında görülebilmesini ve dikkate alınmasını sağlayacaklarını lisana getirdi.

Mevcut durumda seri cürüm işleyen şahıslarla ilgili açılan onlarca dava olmasına karşın bunların sonuçlanmadan kayıtlarda görünmediğine işaret eden Erdoğan, “İlk derece mahkemesi, istinaf, Yargıtay derken bir cezanın mutlaklaşması 5 hatta 7 yıla kadar uzayabiliyor. Bu süreçte hatalı kişi, yeni işlediği cürümlerde rastgele bir sabıka kaydı olmadığı için tutuklama olmadan yargılanabiliyor. Bilhassa cürmü geçim kaynağı haline getirenler ile cürümde kibirlenenlerin, sistemin bu tarafını istismar ettiklerini görüyoruz.” sözlerini kullandı.

Kanunların hatalı lehine işlemesi manasına gelen bu çarpıklığı düzeltmek için iki kıymetli adım atmayı planladıklarını açıklayan Erdoğan, “bunlardan birincisinin kurumsal düzenlemeye, ikincisinin seri cürüm işleyenlerin tutuklanabilmesi uygulamasının kolaylaştırılmasına yönelik olduğunu” bildirdi.

Erdoğan, yargı erkini güçlendirmek amacıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir ünitenin, farklı mahkemelerdeki davaları, düzenlenen iddianameleri hatta emniyet kayıtlarını toparlayıp bunlarla ilgili gerekli incelemeleri yaptıktan sonra savcıların ve yargıçların dikkatine sunacağını kaydederek, “Gereken yasal düzenlemeleri yaparak, mesela 5 hata kaydı olan birinin öteki davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden, yeni kabahatler sürece eğilimi dikkate alınarak, tutuklu yargılanabilmesinin önü açılacak. Tutukluluk müddeti, kişinin işlediği hatalar ve alacağı cezalarla orantılı bir halde belirlenecektir. Elbette bu konu, toplum vicdanını yaralayan muhakkak cürümler için geçerli olacaktır.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 yıldan daha az ceza alanların hiç cezaevine girmeden hayatını sürdürmesinin toplumda infiale neden olduğunu belirtti.

Erdoğan, “Bu durumun önüne geçmek için yeniden makul kabahatlerde infaz kararlarının lakin mesela alınan cezanın yüzde 10'u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Örneğin 3 yıl ceza almış bir kişi yaklaşık 3,5 ay cezaevinde kalmadan hür kalmasıyla neticelenecek kararlardan yararlanamayacaktır. Böylelikle cürüm işlemeye teşebbüs edecek şahısların her halükarda cezaevine gireceğini bilerek kendini denetim etmesi sağlanacak ve pervasızca etrafa saldırmasının önüne geçilecektir.” diye konuştu.

Erdoğan, Adalet Bakanlığı ve Meclis Grubundan bu düzenlemelerin teknik çalışmalarını Cumhur İttifakı'yla bir arada istişare ederek hızla tamamlamalarını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzgünce denetimden çıkan bir riske de dikkat çekmek istediğini söyleyerek, şöyle konuştu:

“Son periyotta medya organlarımız bilhassa reyting tasasıyla basın unsurlarını umursamayan son derece problemli bir yayın siyaseti izlemeye başladı. Tabir tutanaklarından polis kayıtlarına, kaynağı bilinmeyen savlardan önü sonu aşikâr olmayan görüntülere kadar her türlü bilgi, doküman ekranlarda çarşaf çarşaf yayınlanıyor, haber ve tartışma programlarının saatlerce konusu oluyor. Habercilik ismine, üzülerek söylüyorum, mağdurlar tekrar mağdur ediliyor. Cinayet hadiseleri insanımızın ailecek televizyon izlediği saatlerde en ince ayrıntısına kadar anlatılıyor. Bu tıp olaylarda problemin toplumsal öğrenme boyutu ne yazık ki göz arkası ediliyor. Bunu kabul etmemiz, buna istek göstermemiz kelam konusu olamaz. Basınımız, medyamız elbette özgür olmalıdır lakin bu özellikle toplumsal olaylarda sorumlu yayıncılık yapmaya mani değildir. Radyo Televizyon Üst Konseyimiz bu hususları daha hassas takip etmelidir.”

“Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak boynumuzun borcudur”

Erdoğan, organlarının bağımsız, tarafsız ve objektif faaliyet yürütmesinin yanı sıra toplumda adalet hissinin güçlendirilmesi için bugüne kadar hiçbir fedakarlıktan kaçmadıklarını, hatta her türlü takviyesi sağladıklarının altını çizdi.

Teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni sınamalar karşısında mülkün temeli olan adaletin tesisinin en öncelikli problem olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne sebeple ortaya çıkarsa çıksın cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, toplumun güvenlik ve adalet konusundaki telaşlarını hızla gidermek boynumuzun borcudur. Aksi takdirde daima birlikte milletimize karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmemiş oluruz. Bu türlü bir vebalin altına da giremeyiz. Adalet hizmetlerinin uygunlaştırılması noktasında 22 yılda yaptığımız onca ıslahata, onca başarımıza, onca emeğimize kendini bilmezlerin gölge düşürmesine eyvallah etmeyeceğiz. Yapacağımız bu düzenlemelere muhalefetin de dayanak vereceğini ümit ediyorum.” sözlerini kullandı.

“Kadının statüsünün güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse yoktur”

Erdoğan, kendilerinin uzlaşı ve Türkiye'nin sıkıntılarını beraberce çözmek için el uzattıkça muhalefetin eski kutuplaştırma siyasetinde ısrarcı davrandığını anlatarak, şöyle devam etti:

“Muhalefetin kodlarına kadar işlemiş bu çarpık bakış açısının değişmesi en büyük temennimizdir. Bayana şiddet problemi bunun en çarpıcı örneğidir. Biz bayanlara haklarının teslim edilmesi konusuna siyaset üstü baktık. Bayan siyasetlerinde her vakit en ideali, en iyiyi, ülkemiz, milletimiz ve bayanlarımız için en güzel olanı hayata geçirmeye çalıştık. Dayanak düzeneklerinden ıslahat paketlerine ve yenilikçi uygulamalarla bayanın ekonomik ve toplumsal statüsünü güçlendirmenin uğraşında olduk. Burada şunu öncelikle açık ve net söylemek durumundayım, bayan hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Bayanın statüsünün güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse de yoktur. Bayana şiddetle çaba noktasında ülkemize çağ atlatan takım tekrar biziz. Ülkemizdeki imtiyazlı azınlık bilmese de başörtüsünden ötürü üniversite kapılarından geri çevrilen kızlarımız bizim uğraşımızı çok âlâ biliyor. Tıpkı halde kılık kıyafetinden ötürü işinden atılan, çok sevdiği mesleği ile inancı ortasında tercih yapmaya zorlanan bayan hekimler, yargıçlar, öğretmenler, bürokratlar, akademisyenler ve daha kacı bizim bayanlar konusundaki hassasiyetimizi çok düzgün biliyor. Evlatlarını askeri lojmanlarda ziyaret edemeyen analar, kardeşlerinin yemin merasimine katılamayan ablalar, bizim hak ve özgürlükler konusunda neler yaptığımızı çok yeterli biliyor. Bu Meclis çatısı altında sadece başındaki örtüden dolayı siyasi parti genel liderleri tarafından, altını çiziyorum, 'had bildirilen' bayan siyasetçiler Türkiye'yi nereden nereye getirdiğimizi çok âlâ biliyor.”

“Özel, bayanlar ortasında ayrımcılık görmek istiyorsa evvel kendi tarihini okusun”

“AK Parti'ye, 'kadınları eşit görmüyor' iftirası atmak CHP Genel Başkanı'nın hakkı da haddi de değildir” tabirini kullanan Erdoğan, kendilerinin bayanların eğitim ve çalışma haklarının önündeki manileri kaldırırken CHP'nin yasakların devamı için tam takım Anayasa Mahkemesine koştuğunu kaydetti.

Erdoğan, CHP'lilerin, kılık kıyafet özgürlüğünün iptali için mahkeme kapısında nöbet tuttuğunu; başörtüsüne, “1 metrekarelik bez parçası” diyerek tahkir edenlerin de yeniden CHP idaresinde olduğunu belirtti.

CHP eski idaresinin bir devir ayyuka çıkan, taciz ve tecavüz argümanlarını nasıl örtbas ettiğini pek net hatırladıklarını söyleyen Erdoğan, “CHP Genel Lideri Sayın Özel şayet kadınlar ortasında ayrımcılık görmek istiyorsa evvel kendi tarihini okusun, kendi tarihiyle bir yüzleşsin, sonra da yüreği yetiyorsa çıkıp AK Parti'yi eleştirmeye kalksın.” diye konuştu.

“Kadına ve çocuğa yönelik 'şiddete sıfır tolerans' unsuruyla uğraşımızı devam ettireceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir çelişkiyi, daha yanlışsız bir tabirle büyük bir paradoksu dikkate getirmek istediğini kaydetti.

Erdoğan, “Sayın Özel bir taraftan bayana şiddetin engellenmesinden bahsederken, öteki taraftan da alkol ve içki tüketimini teşvik edecek vaatlerde bulunuyor. Ne demişler, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Sayın Özel belki bilmiyor olabilir, ama bir aşağılama tabiri olarak kullandığı kahvedeki vatandaşlarımız şu hakikati çok yeterli bilir: Tüm dünyada bayana ve çocuğa şiddetin en kıymetli sebeplerinden biri içki tüketimi, alkol bağımlılığıdır.” diye konuştu.

Türkiye'de geçen sene bayana şiddet uygulayan müptezellerin üçte birinin ya alkol ya da unsur bağımlısı olduğunu lisana getiren Erdoğan, “Kadını, çocuğu, aileyi mahveden konuttaki şiddetin sebeplerinin en başında tekrar alkol geliyor. Yani alkol kullanımıyla uğraş, bayana yönelik şiddetle çabanın ayrılmaz bir modülüdür. CHP Genel Lideri Sayın Özel'e şunu tavsiye ediyorum: Şayet bayana yönelik şiddetle uğraşa kendi tabirinle nitekim iki eli havada katkı sunmak istiyorsan öncelikle rakı reklamı yapmaktan vazgeç, sonra da gel hükümetimizin münkeratla gayretine dayanak ol.” tabirini kullandı.

Ülkenin tüm kurumlarında özgürce çalışan, toplumsal ve ekonomik hayata özgürce katılan tüm bayanların, eforlarının yakın şahidi olduğunu söyleyen Erdoğan, bayana şiddet konusunda birkaç başlıkta yaptıklarını paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2004'te anayasa değişikliğiyle bayanlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu birinci sefer anayasa metnine AK Parti iktidarının koyduğunu belirterek, 2005'te yapılan köklü ceza kanunu değişikliğiyle aile içi ve bayana yönelik şiddetin birinci kez hata olarak tanımlandığını hatırlattı.

Yine bu devirde töre, ve namus saikiyle işlenen cinayetlerin, ağırlaştırılmış hata kapsamına alındığına işaret eden Erdoğan, cinsel taarruz fiilinin de birinci sefer 2005'teki düzenlemede hata olarak tanım edildiğini söyledi.

Çocuğa yönelik şiddeti, şahsa bağlı cürümler kapsamına dahil ettiklerini anlatan Erdoğan, “2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile kararlılığımızı biz ortaya koyduk. Bakınız bu kanun ülkemizde bayana yönelik şiddetle uğraşta şimdiye kadar yapılmış en büyük ihtilaldir, tarihi bir kazanımdır.” değerlendirmesinde bulundu.

ŞÖNİM Bayan Konukevi, KADES, elektronik kelepçe üzere uygulamaları hayata geçirdiklerini kaydeden Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Tüm vilayetlerimizde 82 şiddet tedbire ve izleme merkezi, 112 bayan konukevi ve 418 irtibat noktası ile gözetici ve önleyici hizmetler sunuyoruz. Aile içi şiddeti şikayete natürel olmaktan biz çıkardık. Ayrıyeten 2023 yılında yapılan bir düzenlemeyle boşanmış eşe karşı işlenen şiddetin cezası tıpkı nikahlı eşe karşı işlenen şiddet düzeyinde artırıldı. Dikkatinizi çekiyorum, bu düzenleme İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizden sonra yapılmıştır.

Daha evvel de söyledim bugün tekrar vurguluyorum, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin, bayan hakları ve bayanlara yönelik şiddetle uğraşa en ufak bir negatif tesiri olmamıştır. Türkiye'de bayana yönelik şiddetin çelikten kalkanı, içerisinde düşünceli tabirler bulunan kelam konusu mukavele değil, 6284 sayılı Kanun'dur. Bu mevzuda yürütülen propagandanın en küçük bir temeli, en küçük bir desteği ve haklılık hissesi yoktur. Şunun bilinmesinde de yarar görüyorum; şiddetsiz bir Türkiye için devletimizin tüm kurumları uyum içinde çalışmayı sürdürecektir. Özellikle bayana ve çocuğa yönelik şiddette zafiyet imajına asla müsaade vermeyecek, şiddete sıfır tolerans prensibiyle uğraşımızı devam ettireceğiz.”

Kadınların gönüllerini ferah tutmalarını isteyen Erdoğan, “Muhalefete karşın omuz omuza yürüttüğümüz çetin çabalar sonucunda elde ettiğimiz hiçbir kazanımdan geriye gidişe müsaade etmeyiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küme toplantısının akabinde AK Parti'ye katılan Konya'nın Yalıhüyük ve Hüyük, Trabzon'un Vakfıkebir ve Arsin, Ağrı'nın Hamur, Batman'ın Beşiri, Bingöl'ün Yedisu ilçeleri ile 6 beldenin belediye liderine rozet taktı.

Muhabir: Kemal Karadağ, Gazi Nogay,Aynur Ekiz,Ahmet Buğra Olaç