[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Yazıyı Sesli Dinle/Durdur”]
Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye, endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Şems-i Tebrizi
Sevgili Peygamberimiz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:
“Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde sabreder; bu da onun için hayır olur.”
Korona salgını ile birlikte pek çok şey değişiyor. Kaybedenler ve kaybedilenler oluyor ve olacak.
Olaya olumsuz yönden baktığınızda bardağın boş tarafını hemen her gün televizyon kanallarında izliyoruz. Ya da aslında izlemiyoruz. Zira pek çok kişi artık eskisi gibi televizyon seyretmiyor. Üç ay öncesine kadar ekranlarda alışık olduğumuz kadrolu yüzlerin yerini Profesörler aldı. Ne kadar çok Profesör varmış, değil mi? Adeta bilim merkezi bir ülkeymişiz. Tıpkı üniversitelerde olduğu gibi ekranlarda da konuşmayı çok seviyorlar. Hatta alıştılar. Bazıları yurt dışından bağlanıp şarkı söylüyor, oyun oynuyor, bazıları ekranda uykuya dalıyor ve garip sesler çıkarıyor. İşlerini doğru yapanları tenzih ediyorum.
Genelde biz siyasetçilere derler ya “hep vaat hep vaat, hani icraat? “ İnsanlar da, onlardan laf değil ilaç ve aşı bekliyor aslında.
Tıpkı siyasetçilerden çözüm bekledikleri gibi.
Salgın’ın insanlığa iki büyük olumsuz etkisi var. Hangisi diğerinden daha zararlı ve kötü tartışılır. Ya da hangisi ehveni şer (Daha az kötü)?
Bir yanda virüs öldürüyor. Salgın başladığından beri kayıtlı 162.120 adet vaka yaşanmış ve şu an kadar 4489 kişi bu virüsten dolayı hayatını kaybetmiş. Diğer yanda getirdiği korku ve ümitsizlik ile ekonomiyi ve tencereyi etkiliyor. Dış ticaretin ve iç ticaretin durması veya azalması ile ülke ekonomisi ciddi zararlar görüyor. Aslında sadece Türkiye’de değil tüm Dünya’da bunlar yaşanıyor. Son dönem işsizlik verilerine henüz ulaşamadım ama %25’lerin üzerine çıkmış olmasından korkuyorum. Dünya’da ve Türkiye’de ciddi bir resesyon (Ekonomik durgunluk) söz konusu.
Hemen burada şu ayeti kerime ilaç gibi gelir.
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!” (Bakara, 2/155)
Bütün bunları canınızı sıkmak ve ümitsizlik yaymak için yazmıyorum. Ama eğer virüsün öldürücü etkisine karşı nasıl bir ilaç ve aşı aranıyorsa ekonomi için de böyle bir reçeteye ihtiyaç var.
Asla hükümeti eleştirmek gibi bir düşüncem yok. Hayır, eğer eleştirilecekse çekinmez onu da yaparız ama amaç o değil. Aynı gemideyiz ve batmak istemiyoruz.
Hükümet ihtiyaç sahiplerine gerekli maddi yardımları yapıyor. Belki eksik ve yetersiz olduğunu söyleyebilirsiniz. Ama Dünya devi diye lanse edilen ABD’de bile 30 milyon Homeless (Evsiz) insana son dönemde 20 milyon daha ekleniyorsa ve bir ambulans çağırdığınızda binlerce Dolar ödemek zorunda kalıyorsanız, kusura bakmayın Türkiye’de devletin ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardımlar çok ama çok anlamlıdır. Allah şahittir ki; beni arayan tüm ihtiyaç sahiplerinin hepsine İzmir valimiz ve kaymakamlarımız hemen aynı gün içerisinde gıda yardımlarını ve bir kısmına da maddi yardımları yaptılar. Sayın valimize ve kaymakamlarımıza teşekkür ediyorum ama esas teşekkürü bu aziz devletimiz hak ediyor.
Şimdi esas konumuza geçelim. Gül’ü seven dikenine katlanır, bu sözü hepimiz biliriz. Ama bu sözü tersinden de okumayı da bilmemiz gerekir. Yani eğer Dikenine katlanıyorsak, Gül’ü artık koklamamız da gerekir. Bu şimdi ne demek oluyor?
Bakıyorum virüsten dolayı herkes şikâyetçi. Hayatımız altüst oldu deyip serdedişte bulunuyorlar. Şems-i Tebrizi’nin çok güzel bir sözü var.
“Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye, endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
Her şeyde bir hayır vardır. Virüs ile birlikte bazı sektörler zarar ediyor olabilir. Ama ekonomi ’de kuşkusuz bir denge de vardır. Allah (CC) bir yandan alır ama bir yandan verir. Dünya bir denge üzerine kurulmuştur. Ekonomi okuyanlar bilir. Ekonomide dengeyi sağlayan görünmez bir el vardır. Bir kriz varsa beraberinde getirdiği avantajlar da vardır. Krizi pekâlâ fırsata çevirebilirsiniz.
Milletvekili olmadan önce profesyonel olarak bazı şirket ve kurumlara “Satış-Pazarlama” eğitimleri veriyordum. Bu eğitimlerde, kriz dönemlerindeki piyasa şartlarını avantaja çevirmek de anlatılıyordu. Ekonomik kayıplar olsa da para kazanmak için gelen yatırımcılar da olacaktır. Bulunduğumuz bu dönemin analizini iyi yapmak, ortaya çıkan avantajları tespit edip bunları fırsata çevirmek gerekir.
Türkiye açısından baktığınızda virüsle birlikte gelen avantajları da görmek gerekiyor.
1-) Türkiye bir tekstil üreticisi. Tarımsal üretim olarak da hammadde olarak da güçlü bir ülke. Bu avantajını bundan sonra tüm Dünya insanlarının tıpkı ayakkabı ve çorap gibi yeni Dünya düzeni içinde artık kullanması gereken maske ve tulum üretimini güçlendirip artırarak avantaja çevirebilir.
2-Türkiye Bor madeninde Dünya’da sayılı bir devlet. Bor madeni birçok yerde kullanıldığı gibi temizlik ve hijyende de kullanıp fırsata çevirebilir.
3-Türkiye sahip olduğu su kaynakları ile komşu ülkelere ve Dünya’daki birçok ülkeye kıyasla avantajlı. Önümüzdeki yıllar su kaynaklarına çok ihtiyaç duyulacak. Su, petrolden daha değerli olacak görünüyor. Hatta önümüzdeki yıllarda su savaşlarından bile söz ediliyor. Bu avantajı iyi kullanmak gerekir.
4-Salgın, temizliğin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Allaha şükürler olsun ülkemizin ve insanlarımızın inançları gereği temizliği dikkat çekti. Bu olay Türkiye’nin Turizm’de tercih edilirliğini artıracaktır. Bunu tüm Dünyaya çok iyi reklamını yapmamız gerekir. Ayrıca son dönemde yaptığımız hastaneler de çok önemli. Bu da ileriki dönemlerde sağlık turizm gelirlerimizi artıracaktır.
5-Tarım ve hayvancılıkta Dünya ekonomisinden önemli bir pay almaya hazır, sağlıklı ve temiz ürünler üretip satabiliriz. Zira bundan sonra bu konuda da tercih edileceğiz.
6-Salgın döneminde bozulan ve sarsılan Avrupa Birliği muhtemeldir ki önümüzdeki dönemde bitecektir. Ama diğer yandan Türkiye, tarihi, akrabalık ve komşuluk ilişkileri ile Balkan ülkeleri ile, ilave inanç ortak değeri ile Ortadoğu ülkeleri ile, ilave bulunduğu stratejik avantajları ve Türk soyu bağları ile Türki Cumhuriyeti ülkeleri ve Rusya ile bağları güçlendirerek ayrı birer birlikler oluşturabilir. Dış ticaret ve turizm, Doğalgaz ve petrol boru hatları, genç nüfusunun üretim hacmini avantaja çevirebilir.
Türkiye’nin böyle güçlü avantajları vardır. Devlet burada bu avantajları fırsata çevirmelidir. Vatandaşlara günü kurtarmak için yardımlar yerine iş yapmaları için eğitim, teşvik, finansal destekler verilmelidir. Ülkemizin sahip olduğu avantajlara göre insanlarımız teşvik edilmeli ve bu sektörlere yönlendirilmelidir. Bu konuda etkili eğitimler verilmelidir. Uzun dönemli ve düşük faizli kredilerle gelecek vadeden sektörler desteklenmelidir. Örneğin önümüzdeki dönemde Dijitalleşme parlayan yıldızdır. Dijitalleşmeye önem verilmelidir. Mesela gazeteler artık yavaş yavaş dijital gazeteye dönecekler. Sosyal Medya önem kazanacak. Uzaktan eğitim, E-Ticaret, Sanal fuarlar gelecek vadediyor. Bu alanda elemanlar yetiştirmeli, bu alanda iş yapacak olan KOBİ’ler teşvik ve desteklenmelidir. Vatandaşa balık ikram etmek yerine balık tutmayı öğretmeliyiz. Bu iş devletin görevidir ve bir an önce harekete geçilmelidir. Dediğimiz gibi, Corona bir çiçeğe benziyor, dikenleri var, ama mutlaka kokusu ve bize kalan avantaj da var. Bunları fırsata döndürmek için ne bekliyoruz?
Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce
Tamam da bu 4.5 büyüme rakamını veren uluslararası kurumlar salladı mı diyorsun
Rıfat Abi’cim, yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil elbette doğru söylemişsiniz.Addim olmadan sunuda hatırlatmak isterim.Yeni düzen kurulmak isteniyor ve tüm dünya insanlarını dijital çağa alıştırmak ,çipli bir nesil ortaya çıkarmak istediğinize unutmamamız gerektiğini vurgulamakta isterim.Sanırım sizde bu düşünceme katılıcaksınızdır.Saygı ve Selamlarımla
Anlamlı ve gündemi bilen tanıyan tavsiyelerini tevekkülü tavsiye ile güzel bir yazı olmuş. Tebrikler