Ferhat Arıcan cimnastikte hep ilklerle anılıyor. Türk cimnastiğine ‘adını altın harflerle yazdıran’ desek abartmış sayılmayız… Literatüre soktuğu hareketler, uluslararası platformdaki ilk kulplu beygir madalyası, üst üste iki kez elde ettiği Avrupa şampiyonlukları ve belki de en önemlisi Cumhuriyet tarihinde ülkemizi olimpiyatlarda temsil etmiş ilk erkek cimnastikçi olma başarısı… Olimpiyat öncesi Dünya Kupası’nda rekor kıran Arıcan’la konuştuk.
Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nda altın madalyanın sahibi oldun ama onun dışında finalde zorluk derecesi 7.0’lık bir performans sergiledin. Bu zorluğun üstünde bir seriyi deneyen başka cimnastikçi yok. Şu anki performansını nasıl değerlendiriyorsun?
Olimpiyatlara bir aydan da kısa bir süre kaldı. Madalya iddiamı güçlendirmek için oraya en hazır halimle gitmem gerekiyor. Güzel bir form grafiği yakaladım ama cimnastik öyle bir branş ki bir gün bile antrenman yapmasanız performansınızda gözle görülür değişiklikler olabiliyor. Ben de her gün kendimi geliştirmek durumundayım. Hiçbir zaman ‘tamam oldu’ diyen biri olmadım. Her zaman daha iyisi için çalışmaya özen gösteriyorum. Katar’daki performans, olimpiyat öncesi madalya umutlarımızı tazeledi.
Üst üste iki kez de Avrupa şampiyonu olmuştun; cimnastik tarihine adını altın harflerle yazdırdın. Nihai hedefine yaklaşıyor musun?
Şampiyonaya gitmeden önce unvanı koruma düşüncesindeydim. Bunu da başardım. Olimpiyatlar öncesi aldığım not, çok önemliydi. Hedefim olimpiyatlarda kürsünün en üst basamağı. ve bunun için de çok çalışmaya devam ediyorum.
RİO’DAN DERS ÇIKARDIM
Birçok ilke imza attın, bunların senin için önemi nedir?
Ülkem adına böyle tarihi başarılar elde etmek çok gurur verici. Asıl önemli olan başarılarım değil, gelecek nesillere rol model olabilmek ve onların ufkunu açabilmek. Aldığım ilklerdeki en büyük sorumluluğum bu aslında. “Ferhat Abi yapıyorsa biz de yaparız” diyen genç kardeşlerimize bir umut olduğuma inanıyorum. Bu benim için madalyadan değerli. Başarıyı sürdürülebilir kılmak için altyapıya, gelecek nesillere örnek olup ufuklarını açmamız gerek.
2016’da Rio’daki olimpiyatlarda serinin sonuna geldiğinde talihsiz bir şekilde elin kaydı ve hiç ummadığın bir derece aldın. Edindiğin tecrübeler, bu yaz Tokyo’da gerçekleşecek olimpiyatlar için ne denli önemli olacak?
Rio’dan büyük dersler çıkardım. Artık daha rahatım, daha iyi hissediyorum, hedefe daha çok odaklıyım ve ne yapacağımı biliyorum. Hata kaldırmayan bir spor branşında bunlar çok önemli detaylar. Küçücük bir dikkat dağınıklığı ya da konsantrasyon kaybı sizi madalyadan edebilir.
Bu yaz Tokyo’da altın madalyanın en önemli adayları arasındasın. Bu bir stres yaratıyor mu?
Başarabileceğime inanmak, madalya adayı olmak stres değil, rahatlık veriyor. Sonuç odaklı olursak strese girebiliriz. İşimi yapmak beni fazlasıyla rahatlatıyor. Tokyo’ya gideceğim, selamımı vereceğim hakemlere ve sadece işimi yapmaya odaklanacağım.
Dünya cimnastiğinde Türkiye de ekol ülkeler arasında mı artık?
Daha önce konuştuğumuzda “Türkler geliyor” demiştim. Şimdi “Türkler geldi” diyorum. Gerçekten dünya cimnastiğine damga vurduk. İyi bir jenerasyon yakaladık. Avrupa ve Dünya şampiyonluklarımız var. Bu zaten bizim ne kadar ivme kat ettiğimizin bir kanıtı. Ekol olmaksa çok başka bir şey. Sadece başarıyla oluşacak bir kavram değil. Bu bir kültür. Özellikle spor kültürünü ve cimnastik kültürünü yaymalıyız. Ama artık algı çok değişti. Eskiden Ruslar, Çinliler, İngilizler, Ukraynalılar, Japonlar bizi görmezden gelirken şimdi bizi görüp korkar hale geldiler.
BÜYÜK BİR EKİP VAR
Cimnastikte çok özel bir jenerasyon yakaladık gerçekten. Senin de bir parçası olduğun sistemi anlatır mısın bize?
Arkamızda çok büyük bir ekip var. Federasyonumuz iyi bir sistem yarattı. Önceden herkes ayrı ayrı antrenman yaparken şimdi herkesin olimpik düzeyde çalışabileceği yabancı antrenörlerin de olduğu bir olimpik merkez sistemi var.
Meşhur mataranı sormak istiyorum. Bunun nedeni nedir?
Dikkat çekmek istediğim nokta tüm dünyadaki plastik kullanımı. Tek başıma ne yapabilirim demek yerine üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Sadece mataram değil; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Sosyal Ben Vakfı’yla da farklı projelerimiz var.
UNDP ile 4 Nisan Dünya Mayın Bilinci ve Mayın Faaliyetine Destek Günü’nde bir proje gerçekleştirdin. Anlatır mısın neydi?
Mayın temizleme faaliyetleriyle dikkat, denge, adanmışlık, yön bulma gibi becerilerin cimnastik sporuyla nasıl bir benzerliği olduğuna dair bir vurgu yapmak istedik. Çok iyi tepkiler aldık bu projeden.
TANINIRLIĞIM ARTTI AMA YETERLİ DEĞİL
Göztepe’nin sende çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum. Takımının bu süreçteki desteğinden bahsetmek ister misin? Şampiyonluğun yansımaları kulüp ve taraftar nezdinde nasıl oldu?
Göztepe ile ayrı bir bağımız var. O camianın bir parçasıyım. Her zaman yanımdalar. Başta başkanımız Mehmet Sepil olmak üzere tüm Göztepelilere teşekkür ediyorum. Pandemi olmasaydı taraftarın önünde madalyamı kutlamayı çok isterdim. İnşallah olimpiyat sonrası bu hayalimi gerçekleştiririm.
Cimnastik ülkemizde popüler oluyor. Artık tanınıyor musun?
Tanınırlığım arttı. Tabii medyanın da etkisi oldu. Artık cimnastik izleniyor. Bu anlamda çok mutluyum. Aldığımız başarılara göre daha yeterli değil. Belki daha da çok tanınmam için olimpiyatlar bekleniyor.
“Bir çocuğun cimnastiğe başlaması için güzel bir sebep söyle” desem…?
Tüm sporların temeli cimnastik. Sadece spor anlamında düşünmeyelim. Bir akademim var İzmir’de. Orada sporcularıma her zaman şunu söylüyorum: Siz buraya sporcu olmaya gelmiş olabilirsiniz ama hayata 1-0 önde başlıyorsunuz. Spor ahlakını, kültürünü, disiplinini görüyorsunuz. Bunları aşılamak en büyük hayalim.
Kaynak: Hürriyet
Haberler.com
BALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
12 gün önceKÖŞE YAZARLARI
21 gün önceHABERLER
07 Kasım 2024