DOLAR 32,8826 -0.25%
EURO 35,1821 -0.54%
ALTIN 2.449,68-0,30
BITCOIN 1986616-2.45718%
İzmir
30°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

186 okunma

Efsanelerin Dilinden Balkanlar -3

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu hafta “Cerman (Cermen) Kuyusu ve Şeyh Abdullah Efendi Efsanesi” adıyla da bilinen “Kesik Baş Baba Efsanesi” ile birlikte olacağız inşallah. Etkisi günümüze değin süren efsane, şairler ve beyler şehri Prizren’in güneyinde, Svilen Dağı’nın ardındaki, halkının tamamı Müslüman Arnavutlardan müteşekkil yayla ovası Opola nahiyesinde anılmaya devam ediyor. Bunda, her yıl 02 Ağustos’un Prizren ve yöre halkı tarafından efsaneye dayalı ismiyle “Ali Günü” olarak yâd edilmesinin payı oldukça büyük.

Efsane şöyle; Cerman kuyusu yakınında bulunan ve Kesik Baş adıyla da bilinen türbede yatan şeyhin vücudunu o zamanlarda bu kuyuda yaşayan büyük bir dev yemiş. Geriye sadece kafasını bırakmış. Sadece Şeyh Abdullah Efendi’yi ve müritlerini yemekle kalmayıp onun eşini ve diğerlerini de yemiş. Ayrıca kalan insanları yemek için de esir alıp bir kuyunun içerisine kapatmış. Başı hala sağ kalan ve ağzı konuşan ermiş, bu devin zulümlerine ve yavaş yavaş yok olan halka tahammül edemeyip kalan insanların nasıl kurtarılacağını hep düşünürmüş. Bir gece okunan sabah ezanıyla uyanan şeyh Abdullah Efendi, namazını kıldıktan sonra Arabistan’a gitmek için yola koyulmuş ve uzun bir zaman yuvarlana yuvarlana yol yaptıktan sonra Mekke’ye, sonrasında da Peygamber Efendimizin (s.a.v.) evine gelmiş. Peygamberimize (s.a.v.) olanı biteni anlattıktan sonra bu zulmün son bulması için ondan medet istemiş. Peygamberimiz (s.a.v.) de olanlara üzülmüş ve bu devin zulümlerine son vermek için Hz. Ali Efendimizi (r.a.) yanına çağırmış. Kesik Baş’la birlikte Opola nahiyesine gitmesini ve bu devin zulümlerine son vermesi için emir buyurmuş.

 

KESİK BAŞ

 

Hz. Ali (r.a.) Efendimizde gereğini yapmak için kısa bir hazırlıktan sonra zülfikârını kuşanıp yola revan olmuş. Kesik Baş’ın da onunla birlikte atına binmesini isteyen Hz. Ali Efendimize (r.a.) Kesik Baş, siz gidin ya Ali, ben yuvarlana yuvarlana gelerek sizi izleyeceğim. Bu yolculukta Hz. Ali (r.a.) her ne kadar Kesik Baş’a yetişmek istediyse de bunu bir türlü başaramamış. Çünkü Kesik Baş, Hz. Ali Efendimizin (r.a.) bineğinden daha hızlı gider olmuş. Günlerce birlikte yol aldıktan ve çoğu tehlikeli dağları aştıktan sonra Opola’nın yüksek yaylalarına ve Cerman Kuyusu’na varabilmişler. Kısa bir zaman sonra da kuyuya yanaşmışlar. Kesik Baş Şeyh Abdullah Efendi kuyunun başında dururken, Hz. Ali (r.a.) beraberinde getirdiği yedi semer iplerin uçlarını birbirine bağlamış. Bir ucunu da kuyu yanındaki kalın bir ağacın gövdesine bağlayarak kuyuya inmeye başlamış. Kuyuya sarkan ipin ucuna kadar varmasına rağmen hala yere ayak basamadığını anlayan Hz. Ali (r.a.) ipi koyuvermek zorunda kalmış.  Kuyunun dibine varıncaya kadar, kuyunun içinde bocalayarak kendisini karanlıklara bırakmış. Sonunda da kuyunun dibine varmayı başarmış. Ayaklarının yere değmesiyle demir parmaklıklar içerisinde hapis edilmiş insanlardan topluca bir ses işitmiş: “Geldin mi ya Ali, seni uzun zamandır bekliyoruz.” Hz. Ali (r.a.) şaşırmış. Bu şaşkınlıkla, “benim kim olduğumu ve geleceğimi nerden biliyorsunuz? ” diye sorduğunda, “Senin gelişini ve kim olduğunu çok kereler rüyamızda gördük” diye seslenmişler.

Hz. Ali (r.a.) devin bulunduğu yere doğrulmuş ve kocaman devin uykuda olduğunu görmüş. Hemen deve gür sesle “Uyan ya melun!!” demiş. Dev de kalktığında “Geldin mi ya Ali”, diye seslenmiş. “Nerden benim Ali olduğumu biliyorsun,” diye sorduğunda “Seni rüyamda gördüm” demiş. Hz. Ali (r.a.) belindeki zülfikârını eline alarak deve, “Çık karşıma ya melun! Seninle hesaplaşmalıyız” demiş. Dev korkuyla derin bir soluk almış.  Ayağa kalktığında hemen ilk hamlesini yaparak Hz. Ali’ye (r.a.) saldırmış. Ama Hz. Ali (r.a.) çevik bir hamleyle bunu savuşturmuş. Devden biraz uzaklaşmış. Dev ara vermeden ikinci saldırıya başlamak üzereyken Hz. Ali (r.a.) “Bismillah” diyerek kılıcını kaldırmış ve devi başından vücudunun aşağısına kadar yarmış. Bunu gören dev kendine bakmış ve karşısında kendisine yırtıcı gözlerle bakan Hz. Ali’ye (r.a.) “Daha bir kere vur ya Ali” demiş. Ama Hz. Ali (r.a.) onu dinlememiş. Canavara, “Daha bir kere vurursam yeniden dirilirsin” demiş. Bunu demesiyle de dev cansız bir halde ikiye bölünmüş. Hz. Ali (r.a.) kuyu içerisinde hapis hayatı yaşayan bütün esirleri ve özel kafeste esir olan Şeyh Kesik Baş’ın eşini kurtararak kuyunun dibine varmışlar. Kuyuda uzun zaman esir edilen insanlar kuyudan dışarı nasıl çıkacaklarını düşünürken Hz. Ali (r.a.) hepsine gözlerini kapamalarını söylemiş. Kendisi de aysını yaparak, okunan duadan sonra gözler açılınca herkes kendisini kuyunun dışında bulmuş.

Devamı Haftaya…

 

 

    En az 10 karakter gerekli