Şemdinli ve Balkanlar’ın güvenliği

28 2024 - 20:23
Balkan Günlüğü gazetesi SR Basın Yayın Ltd. Şti’ine ait olup, Başbakanlık Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Basın İlan kurumuna kayıtlı bir gazetedir. Anadolu Ajansı’nın abonesi olan gazetemizin Balkan Haber Ajansı (BHA) isminde bir ajansı vardır.23 Aralık 2007 yılında yayın hayatına başlayan Balkan Günlüğü gazetesi, hedef kitlesi ve konsepti itibariyle Türkiye’de ilk gazetedir. Hedef okuyucu kitlesi, İzmir’deki 1,5 Milyon Türkiye genelindeki 17 Milyon civarındaki Balkan-Rumeli göçmeni yurttaşıdır. Ulusal ve Uluslararası yayın yapan gazetemizin düzenli haftalık basım adeti; 20 bin’dir.Gazetemiz,Türkiye’de 52 şehir,yurt dışında 12 ülkede ( Yunanistan,Bulgaristan,Makedonya,Kosova,Arnavutluk,Bosna-Hersek, Romanya,Hırvatistan,Sırbistan, Karadağ,Moldova,Slovenya ) okuyucusu ile buluşmakta.

Şemdinli ve Balkanlar’ın güvenliği

(Last Updated On: 29/06/2010)

İnsan dünya siyasetini izledikçe hayreti her geçen gün biraz daha artıyor. Nasıl artmasın ki dünyanın önemli meseleler karşısında takındığı tavır ve mevcut durumuna bakıldığında, olanları anlamlandırmak hiç de mümkün görünmüyor. Dünyanın egemen olan ulus, hükümet veya toplulukları varlıklarının bekası ve çıkarlarının devamı için, başka ülkeleri kargaşa ortamına sürükleyecek ortam yaratmaktan çekinmiyor. Nasıl bir politikadır bilinmez ama günümüz dünyasının egemen güçleri bu yolla güçlenmeye bir şekilde devam edebiliyorlar.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Güney Doğu Avrupa İş birliği süreci için ülkemize gelen devlet ve hükümet başkanlarına hitaplarında “ Avrupa’nın ve özellikle Balkanlar’ın güvenliği Şemdinli’den Hakkâri’den başlar” dedi ve ekledi “Şemdinli’nin güvenliği tesis edilmeden biliniz ki, Balkan ülkelerinin ve Avrupa ülkelerinin de güvenliği tam olarak tesis edilemez. Yeni 11 Eylül’lerin, Yeni Madrid, Londra olaylarının yaşanmaması amacıyla, Türkiye’nin terörle mücadelesine güçlü bir destek verilmesi gerekiyor. Zira bugün beni yakan ateş, bir gün gelir, başka ocakları, başka şehirleri de yakmaya başlar ve o zaman da çok geç olur.”

AVRUPAİ CEVAP İSTEMİYORUZ

Avrupalı müttefik ve ortaklarımıza bu söylemi yıllardan beri dillendiriyoruz. Ancak bu haklı tespiti dillendirmemizin karşılığında klasik Avrupai cevapların dışında amaçladığımız çok bir şeyi elde etmiş değiliz.

Avrupa ve Batı dünyasının, Türkiye’nin terör konusundaki haklı taleplerine olumlu cevap vermemeleri ve Türkiye’ye yardım etme konusunda ayak sürümelerinin, hem Avrupalıların çıkarlarına dönük politikaların hem de Türkiye’ye yönelik çifte standartlara dayalı siyasetin sebepleri saymakla bitmez. Ancak bu sebepleri Avrupa nezdinde değerli ve vazgeçilmez kılanın ne olduğu sorgulandığında, karşımıza çok farklı şeylerin çıkacağı mutlaktır. Türkiye’de yıllarca milli iradenin bastırılması, demokrasinin kesintiye uğramsı ve etkisizleşmesi, cumhuriyetin ilke ve inkılâplarının, cumhuriyeti milletle birlikte kuranların yaptıklarının tersine olarak, o kutlu kurucuların ardından milletin fıtratına, tefekkürüne, tezekkürüne, iradesine ve yaşantısına aykırı yorumlanması, hiç kuşku yok ki Avrupalıların terörle ilgili olarak Türkiye’ye karşı takındıkları tutumlarının değişmemesinde en önemli etkendir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle mücadelesine Avrupa’dan destek sağlamanın ve Avrupa’nın gizli ya da açık olarak teröre verdiği desteğin kesilmesinin en önemli ve etkin yolu, milletin iradesine dayalı olarak görev yapan kurumların görev ve sorumluluk bilinci içerisinde ve de demokrasinin kuralları çerçevesinde bir an önce işlerlik kazanmasıdır. Bu da şu demektir! Türkiye de demokrasi ve hukukun gelişimi, Hakkâri, Şemdinli, İstanbul ve İzmir’in ya da tüm Türkiye’nin iç barışını ilgilendirdiği kadar, Avrupa’nın ve özellikle Balkanların da güvenliğini pek çok açıdan yakından ilgilendirmektedir. Bu sebeple terörle mücadelede askeri, siyasi ve demokratik çözümler kadar, dış güçlerin ve özellikle müttefiklerimizin teröre verdikleri desteğin bir an önce kesilmesinin sağlanması birincil öncelikler arasında yer almalıdır. Bunun sağlanmasındaki en önemli etken milli iradenin, ülkenin tüm kurum ve kuruluşlarında tahakkuk etmesi olacaktır. Avrupa, 300 yıldır sürdüğü böl yönet taktiğini, milli iradenin tahakkuk etmediği ve anti demokratik uygulamaları mevcut olduğu sahalarda başarıyla sürdüre bilmiştir. Halkın iradesinin ve demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla egemen olduğu hiçbir ülkede, Avrupa ve batılıların bu yöndeki hiçbir çabası başarı kazanmamıştır. Bundandır ki daha 60 yıl önce paramparça olmuş ve birbirinin boğazına sarılmış olan Avrupa, bugün ekonomik anlamdaki birlikteliğini siyasi ve askeri alanda da pekiştirmeyi amaçlamaktadır.

Bundandır ki terörün biteceğine ve akan kanın duracağına dair taşıdığımız umut, demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlardaki gelişimine paralel olarak artacak ya da eksilecektir. Sevindirici olan, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin artan terör olaylarına rağmen, demokrasinin gelişiminden taviz vermeyeceğini açıklamış olmasıdır.

 

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.