İSTANBUL (AA) – Çin’in Kovid-19 tedbirlerini kaldırmasının ardından vaka sayısının kontrolsüz şekilde artması emtia piyasasında risk algısını yükseltirken, ABD Merkez Bankası (Fed) yetkililerinin sözle yönlendirmeleri ve resesyon endişeleri de geçen yıl emtia piyasası üzerinde baskı kuran önemli unsurlar arasında yer aldı.
Dünyanın önde gelen merkez bankalarının “şahin” politikalarını beklenenden daha uzun süre uygulayabileceği endişelerinin etkileri yıl genelinde hissedildi.
Çin ekonomisine ilişkin belirsizlikler de emtia piyasasında öne çıkan unsurlar arasında yer aldı. Özellikle, küresel çapta bankacılık sektörüne ilişkin sıkıntılar ve para politikalarına yönelik belirsizlikler ürün bazlı ayrışmalara yol açtı.
ABD’deki borç limiti krizi, enflasyon ve resesyon ikilemi ve jeopolitik riskler de emtia piyasasında sert dalgalanmalara neden oldu.
İsrail-Filistin çatışması kaynaklı gelişmeler de emtia piyasasını etkileyen önemli unsurlar arasındaydı.
Yılın sonuna doğru Fed’in faiz artırımlarında sona geldiğine yönelik beklentiler emtia piyasası için destekleyici olurken, küresel ekonomik aktiviteye yönelik endişelerin devam etmesi emtia piyasasındaki satış baskısının önüne geçemedi.
Paladyumdaki düşüş dikkati çekti
Geçen yıl değerli metallerde altın haricinde düşüş eğilimi görüldü. Yılı, altın yüzde 13,14 değer artışıyla, gümüş yüzde 0,6, platin yüzde 7,4, paladyum yüzde 38,6 değer kaybıyla tamamladı.
Paladyum, 2023’te 924,26 dolarla Ağustos 2018’den bu zamana kadarki en düşük seviyeyi test etti.
Altının ons fiyatı, 2062,74 dolarla tüm zamanların en yüksek yıllık kapanışını gerçekleştirdi.
Altının ons fiyatı, Fed’e ilişkin “güvercin” beklentiler, jeopolitik riskler ve dolar endeksinin gerilemesiyle 3 yılın ardından yükseldi.
Merkez bankalarının “güvercin” para politikalarına 2024’te başlayabileceği beklentileri artarken, küresel piyasalarda özellikle Fed’in 2024’te faiz indirimleri için harekete geçebileceğinin işaretini vermesi ve açıklanan verilerin ekonomide “yumuşak iniş” umutlarını desteklemesi öne çıktı.
Fed Başkanı Jerome Powell, Fed’in en son faiz kararı toplantısında yaptığı açıklamada, sıkılaştırma döngüsünde politika faizinin muhtemelen zirvede veya zirveye yakın olduğuna inandıklarını, banka yetkililerinin faiz oranlarının daha da artırılmasını uygun bulmamasına rağmen bu olasılığı masadan kaldırmak da istemediğini ifade etmişti.
“Güvercin” beklentilerin güçlenmesi altının ons fiyatını desteklerken, tahvil faizlerindeki gerileme de altının alternatif maliyetini baskılamaya devam etti.
2022 yılını yüzde 3,88 seviyesinde tamamlayan ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 5’in üzerini görmesine karşın bu seviyelerden gerileyerek 2023’ü de neredeyse aynı seviyeden, yüzde 3,8810’dan tamamladı.
Diğer taraftan, İsrail-Filistin çatışmasının daha geniş bir alana yayılabileceği endişesi güvenli liman varlıklara talebi artırdı.
Talebin artmasında, Hindistan’da düğün sezonu, Batı dünyasında Noel dönemi ve Çin’de yeni yılın gelmesi de etkili oldu.
Yıl içinde 2145,12 dolarla rekor seviyeyi gören altının ons fiyatı geçen yıl yüzde 13,11 artarak 2062,74 dolar oldu ve tüm zamanların en yüksek yıllık kapanışını yaptı. Altın böylece 3 yılın ardından yatırımcısının yüzünü güldürdü.
Analistler, Çin tarafında Tayvan ile ilgili soru işaretlerinin devam etmesinin de altının güvenli liman özelliğini öne çıkardığını söyledi.
Yıl içinde Asya merkez bankalarının para birimlerini koruma amaçlı önlemler alması da altını destekleyen unsurlar arasında yer aldı.
Küresel ekonominin 2023’te yavaşlayacağına dair endişeler de altını destekledi. Küresel çaptaki resesyon riski ve para politikalarının seyrine ilişkin endişeler ve belirsizlikler altının ons fiyatını yukarı yönlü etkiledi.
Çin Merkez Bankasının altın rezervlerini artırmaya devam ettiğine yönelik haberler altının yüksek performansına katkıda bulunurken, SVB ve Signature Bank’ın iflasının ardından da yatırımcılar güvenli liman altına yöneldi.
Küresel ekonomik aktiviteye yönelik endişelerin devam etmesi paladyum fiyatlarını olumsuz etkilemeyi sürdürdü.
Diğer taraftan elektrikli araçlara artan talep de paladyum fiyatlarının düşmesine neden oldu.
Analistler, paladyumun otomobillerdeki katalitik konvertör üretiminde kullanıldığını belirterek, elektrikli araçlara talebin artmasıyla normal otomobillere olan talebin düşebileceğine yönelik tahminlerin arttığını ve paladyumda talep endişelerinin öne çıktığını ifade etti.
Paladyum, resesyon endişelerinden en çok etkilenen emtialar arasında yer aldı. Küresel çapta arz fazlası olacağına yönelik endişeler paladyum fiyatının gerilemesine neden oldu.
Artan faiz oranlarıyla ekonomilerde yavaşlama görülmeye başlarken, bu yavaşlama da hem otomotiv sektörü hem de diğer alanlardaki talebi etkiledi.
Elektrikli araçların daha çok ön plana çıkmaya başlaması sonrasında otomotiv sektöründe kullanılan ürünler değişti, paladyum talebi de buna bağlı olarak düştü.
Çin ekonomisine ilişkin devam eden endişeler de paladyumu aşağı yönlü etkiledi.
Baz metallerde bakır haricinde sert düşüşler görüldü
Baz metallere bakıldığında, geçen yıl tezgah üstü piyasada bakır yüzde 1,8 değer kazanırken, kurşun yüzde 12,7, alüminyum yüzde 15,9, nikel yüzde 44,6 ve çinko yüzde 17,8 geriledi.
Bakır geçen yıl 4,29 dolarla Haziran 2022’den sonraki en yüksek seviyeyi gördü.
Küresel ekonomik aktivitenin yavaşlaması, baz metallerde talep endişelerini öne çıkardı. Çin’de imalat sanayisindeki gerileme baz metalleri etkiledi. Baz metallerdeki düşüşte, özellikle Asya’da artan resesyon endişeleri de etkili oldu.
Zayıf küresel talep, yatırımcıların endüstriyel metallere yönelik duyarlılığının yanı sıra fiyatlar üzerinde de baskı oluşturdu.
Çin’in katı Kovid-19 sınırlamalarını gevşetmesiyle konut sektörüne ilişkin teşvikler özellikle bakıra olan talebi artırdı. Bakırda arza yönelik endişeler de öne çıktı.
Kanada merkezli First Quantum’un Panama’da işlettiği bakır madeni konusunda Panama hükümetiyle yaşadığı sorunlar da arz endişelerini tetiklemişti. Avrupa Birliği (AB), Avrupa Kritik Ham Madde Yasası’nda bakır ve nikeli stratejik metaller olarak belirledi. AB’nin bu kararı bakıra olumlu yansıdı.
Peru’daki Las Bambas bakır madeninde işçilerin greve gittiğine ve First Quantum Minerals’in Panama’daki faaliyetlerini bitirebileceğine yönelik haberler de bakırda arz endişelerini öne çıkardı ve fiyatların yükselmesine neden olan faktörler arasında yer aldı.
Çinli izabe tesisleri ile madenciler arasında 2024 yılında gerçekleşecek teslimatlar için müzakere edilen düşük işlem ücretleri bakırda arz endişelerini artırdı.
Çinli dökümcüler, ton başına 88 dolar ve libre başına 8,8 cent olan konsantreleri rafine metale dönüştürme ücretlerinin değiştirilmesini ummalarına karşın bu ücretleri 2024 için sırasıyla 80 dolar ve 8 sente indirmeyi kabul etti.
Son üç yılda ilk kez gerçekleşen bu düşüş, bakır piyasalarında tedarik sıkıntılarının ortaya çıkabileceği endişelerini besliyor.
Çin’deki stok yenileme çalışmaları ve artan fiziki talep de bakır fiyatlarını olumlu etkiliyor. Analistler, küresel çapta artacağı tahmin edilen yenilenebilir enerjiye yönelik hamlelerin de bakır talebine pozitif yansıyabileceğini ifade etti.
Singapur’da bulunan emtia şirketi Trafigura’ya ilişkin haberler nedeniyle geçen yıl nikel piyasasında sert dalgalanmalar görüldü.
Trafigura’nın hayali nikel ihracatı sebebiyle yarım milyar dolarlık kayıpla karşı karşıya kaldığı belirtilirken, şirket, “sistematik bir dolandırıcılığın” kurbanı olduğunu iddia etmişti.
Sahtekarlığı yakın zamanda fark ettiklerini açıklayan emtia devi, Dubai merkezli metal tüccarı Prateek Gupta ile “bağlantılı” olan ve “denetime tabi tutuluyormuş gibi gözüken” bir grup şirkete karşı yasal işlem başlattığını duyurdu. Dava edilen şirketler arasında TMT Metals ve UD Trading Group da bulunuyordu.
Trafigura’nın açıklamasında, aralık ayından bu yana söz konusu şirketlerden satın alınan konteynerlerin küçük bir kısmının denetlendiği ve konteynerlerin nikel içermediği belirtilmişti. Şirket, gönderilerin çoğunun transit halinde olduğunu ve “daha fazla inceleme yapılması için beklendiğini” de bildirmişti.
Analistler, nikelde ise Endonezya’dan kaynaklı yoğun bir arz olduğunu söyledi.
Rusya merkezli madencilik şirketi Norilsk Nickel, küresel nikel arz fazlasının 2023’te 250 bin tonun üzerine çıkacağı öngörüsünde bulundu. Bundan önce şirketin tahmini 200 bin tondu.
Brent petrolde kayıplar yüzde 8’i aştı
Enerji grubunda ise Brent petrol yüzde 8,8, New York Ticaret Borsasında işlem gören doğal gaz yüzde 44,2 değer kaybetti. Brent petrolün varil fiyatı, geçen yıl 70,085 dolarla Aralık 2021’den sonraki en düşük seviyeyi test etti.
İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların Orta Doğu’da tansiyonu yükseltmesinin küresel petrol arzını olumsuz etkileyeceği endişelerine karşın dünya ekonomilerindeki resesyon beklentisi, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin’de ekonomik ve talebe yönelik toparlanmaya ilişkin karışık sinyaller belirsizliğe yol açarken, ABD’de petrol stoklarının artması Brent petrol üzerinde baskı oluşturdu.
Brent petrol fiyatlarındaki düşüşte, ABD’nin stratejik petrol rezervinden piyasaya petrol satışı yapacağına ilişkin haber akışı etkili oldu. Çin’de, işletmelere verilen yeni kredilerdeki azalış ve ABD’deki ekonomik endişelerin talep görünümünü olumsuz etkilemesi de Brent petroldeki düşüşleri tetikledi.
ABD yönetimi, Venezuela’da hükümetin muhalefet ile seçimlerin 2024’te yapılması konusunda anlaşmaya varmasının ardından ülkenin petrol sektörüne yönelik uyguladığı bazı yaptırımları askıya alması da Brent petrol fiyatının gerilemesinde etkili oldu.
Avrupa’da ekonomik faaliyetlerdeki zayıflık da Brent petrolün değer kaybetmesinde önemli rol oynadı.
Doğal gaz fiyatlarındaki düşüşte, doğal gaz tüketiminin nispeten düşük kalmasını sağlayan hava şartları, bu nedenle birçok ülkede gaz depolarının yeniden doldurulması ve daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı etkili oldu. Özellikle maliyet nedeniyle daha az üretim yapan sanayide doğal gazda tasarruf sağlanması fiyatların düşüşünü etkiledi. ABD’de elektrik üretimindeki azalış doğal gaz talebini olumsuz etkilerken, anormal derecede ılıman geçen kış aylarında zayıf ısıtma talebinin neden olduğu yüksek stoklar, doğal gaz fiyatlarını düşürmeye devam etti.
Tarım grubunda geçen yıl dalgalı bir seyir görüldü
2023 yılında Chicago Ticaret Borsasında işlem gören buğday yüzde 20,7, mısır yüzde 30,6, soya fasulyesi yüzde 14,8, pirinç yüzde 4,2 değer kaybetti. Buğday, 0,5400 dolarla Eylül 2020’den, mısır da 4,61 dolarla Aralık 2020’den bu zamana kadarki en düşük seviyeyi test etti.
ABD’de faaliyet gösteren emtia borsası Intercontinental Exchange’te işlem gören pamuk yüzde 2,8 değer kaybederken, fiyatlar kahvede yüzde 12,6, şekerde yüzde 8,6, kakaoda yüzde 61,4 artış gösterdi.
Kakao, ton başına 4343 dolarla tarihi zirveyi gördü. Şeker, 0,2814 dolarla Ekim 2011’den bu yana en yüksek seviyeyi test etti. Pamuk ise 0,7477 dolarla Kasım 2022’den bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Geçen yıl Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nın uzatılmasının arza yönelik endişeleri azaltmasıyla buğday, mısır ve pirinçte düşüşler görüldü.
Arjantin’de hükümetin mali krizle mücadele kapsamında Arjantin pesosunu dolar karşısında yüzde 50’den fazla devalüe edeceğini ve kamu harcamalarını kısıtlayacağını duyurması buğday ve mısır fiyatlarını baskıladı. Pesonun devalüe edilmesi kararıyla ülkede enflasyonun yükselebileceği ve yüksek fiyatlardan dolayı buğday ve mısır stoklarının artabileceği tahmin ediliyor.
Ucuz Rus tahılının piyasaya girmesiyle buğday fiyatları geriledi. ABD’de mısır ekimlerinin artması ve petrol fiyatlarındaki gerileme de mısır fiyatlarını baskıladı.
Özellikle Brezilya kaynaklı ucuz tedarik, soya fasulyesi fiyatlarını aşağı yönlü etkiledi.
Küresel resesyon endişeleriyle beraber talep endişelerinde yaşanan artış sonucu pamuk fiyatları geriledi.
Analistler, Hindistan’da şeker üretiminin azalacağına yönelik öngörülerin fiyatlarda yükselişe neden olduğunu belirterek, ülkede şeker rekoltesinin azalmasıyla küresel arz sorunlarının tetiklenebileceğinden endişe edildiğini söyledi.
Hindistan’ın dünyanın en büyük şeker üreticisi, Brezilya’nın ise dünyanın en büyük şeker ihracatçısı olduğunu hatırlatan analistler, bu nedenle bu iki ülkedeki gelişmelerin fiyatlar üzerinde etkili olduğunu vurguladı. Fransa’da şeker pancarı üretiminin son 14 yılın en düşük seviyesine gerilemesine dair beklentiler de şekere yönelik arz endişelerini tetikledi.
El Nino hava olayının şeker üretimini olumsuz etkileyeceğine yönelik endişeler de şeker fiyatlarını yukarı yönlü etkiledi. Pakistan ve Tayland’ın da aralarında bulunduğu diğer ülkelerden gelen cansız tedarik beklentileriyle şeker fiyatları yükseldi.
Dünyanın önde gelen şeker ticareti firmalarından İsviçre merkezli Alvean, Hindistan mahsullerindeki kötü görünümün küresel tatlandırıcı stoklarını aşağıya çekmesi nedeniyle şekerde açık oluşmasını beklediği açıklamasında bulunmuştu.
Kahve fiyatlarındaki yükselişte ise küresel üretimdeki keskin düşüş ve uluslararası piyasalarda kahve çekirdeklerine artan talep etkili oldu.
Brezilya’daki hava koşulları kahve fiyatlarını etkiledi. Ülkede, kahve yetişen alanlarda toprak nem oranının 7 yılın zirvesine çıktığına dair haberlerle kahveye ilişkin üretim endişeleri arttı ve kahve fiyatlarında yükseliş kaydedildi. Analistler, Brezilya’da seçim sonrası kahve tedarik zincirine yönelik artan endişelerin de yükseldiğini söyledi. Bu arada, enerji, işçilik, ambalaj ve paketleme maliyetleri de kahve fiyatlarının yükselmesini tetikledi.
Kahve fiyatları, Brezilya’da devam eden kurak havanın kahve mahsulünü olumsuz etkileyeceği endişelerinden de destek alıyor.
Kakao fiyatları, bazı Batı Afrika kakao mahsullerinin kalitesiyle ilgili endişelerden destek gördü. Ukrayna’daki savaş, Rusya’nın dünya çapındaki potas ve diğer gübre ihracatını sınırladığından kakao çiftçileri için gübre ve böcek ilacı eksikliği büyük bir problem haline geldi. Fildişi Sahili’ndeki bazı kakao ihracatçılarının, kakao çekirdekleri kıtlığı nedeniyle sözleşmelerinde temerrüde düşmek üzere olduklarına dair haberler üzerine de kakao fiyatları yükseldi.
Muson hava olayının üretime zarar verebileceği endişeleri de kakao fiyatlarının yükselmesine neden olurken, Nijerya’nın kakao ihracatının düştüğüne yönelik haberler de kakaoda arz endişelerini öne çıkardı.
Çikolata talebinin güçlü olması kakao fiyatlarını destekledi.
Batı Afrika’da son zamanlarda görülen ve kakao çekirdeklerinin kararıp çürümesine neden olan siyah bakla hastalığının yayılmasını hızlandıran şiddetli yağmur da kakao fiyatlarının yükselmesine neden olan başka bir etken oldu.
Analistler, hastalığın aşırı yağışlı havalarda yayılmasının, kakaonun mahsul kalitesinin ve üretiminin düşmesine neden olabileceğini belirterek, Fildişi sahilindeki çiftçilerin kakao teslimatlarının da yılbaşından bu yana düşüş kaydettiğini hatırlattı.
Kakao fiyatları, Nijerya’nın para birimi Naira’daki devalüasyon ve ülkede yaşanan kakao çekirdeği kıtlığı nedeniyle yükseldi.
Brezilya Tarım Bakanlığının ülkenin en büyük çikolata yapımı ham maddesi üreten eyaleti olan Bahia’daki meyve bahçelerinde hafif kakao mozaik virüsü tespit edildiğini duyurması da kakao fiyatlarının artmasına neden oldu.
Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Birliği ülkelerine ormanlara zarar vererek üretilen ürünlerin ithal edilmesinin yasaklanmasını içeren yasayı onaylaması sonrasında bu durumun bölgede çikolata endüstrisinin maliyetlerini artırabileceğine yönelik endişeler arttı.
Muhabir: Burhan Sansarlıoğlu
AA
BALKAN YEMEKLERİ
1 gün önceHABERLER
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024