Soğuk Savaş döneminde Arnavutluk’un iç ve dış politikaları bakıldığında, Arnavutluk genel anlamda sosyalist bloğun başatları olan Rusya ve Çin ekseninde politikalar izlemiştir.Arnavutluk, komünist rejimin 1944’te kurulmasından 1948’e kadar Yugoslavya’nın etkisinde kalmıştır. 1948 yılı Haziran ayında bozulan Sovyetler Birliği ile Yugoslavya ilişkileri ve sonucunda Yugoslavya’nın Kominform’dan çıkarılması Arnavutluk ile Yugoslavya arasındaki sıcak dönemin sona ermesine (ki Enver Hoca Eurokomunizmi Eshte Antikomunizem, 1980 yılında yayınlanan kitabında bu durumu ise şöyle açıklıyordu; “…Tito’nun başını çektiği Yugoslav sosyalizmi kapitalist-revizyonist olması gerek, ama aslında o burjuvazi-kapitalizm sosyalizmidir. Marxizm ve Leninizme karşı olan bu ideoloji ile Tito sosyalizme ihanette bulunmuştur. Bu da gösteriyor ki burjuvazi ABD ve İngiltere Marx ve Lenine sadık kalmak isteyenlere Tito vasıtasıyla bir “Truva Atı” sokmak istemektedirler…”) yol açmıştır.
Bundan sonra Arnavutluk 1960’lı yılların başına kadar Sovyetlerin himayesine girecektir. Doğu Bloğunun lideri olan Sovyetler Birliği ile olan sıcak ilişkiler sonucu Arnavutluk, 1955 yılında önce Varşova Paktı’na, sonra da 15 Aralık’ta Birleşmiş Milletler Örgütüne üye olmuştur. 1961’de Hoca ve Stalin’in halefi Kruşçev arasındaki sert tartışma Arnavutluk’un Sovyetlerden kopmasına ve sosyalizmin ilkelerine daha sıkı bağlı kaldığı görülen Çin ile yakınlaşmasına sebep olmuştur.
Bununla birlikte, Çin’den iktisadi anlamda önemli destek gören Arnavutluk, özellikle Mao’nun ölümünün ardından iki ülke arasındaki görüş ayrılıklarının derinleşmesi sonucu, 1978’de bu ülkeyle ilişkilerini koparmış ve yalnızcılık politikaları izlemeye başlamıştır. Arnavutluk için Hoca’nın 1985 yılındaki ölümüne kadar olan yeni dönemi, güçlü bir ülkeye bağlı olmadan yürütülen dış politikayı içeren, yalnızcılığı kabul eden bir dönem olmuştur. Ama bu dönemde ekonomik sorunla en ağır şekilde yüzleşmek zorunda kalınmıştır.
Arnavutluk Çin’den de ilişkilerini koparttıktan sonra, 1980’ler boyunca üç komünist ülkeyle “Kuzey Kore”, “Laos” ve “Vietnam” ilişkilerini sürdürmüştür. Özellikle 1984 ve sonrasında İtalya, Fransa, Almanya, Macaristan, Türkiye, Polonya ve Çekoslovakya ile de ticari ve diplomatik ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Dış bağlantıyı asgari düzeyde tutan Enver Hoca’nın yeni politikası, ülkenin ekonomik yönden zayıflamasına ve ekonomik krizlere yol açmıştır. Dış yardım alamadığı için ekonomik yönden çok güçsüz olan Arnavutluk’un, bu politika ile kalkınmasının mümkün olamayacağı düşüncesi demokratikleşme hareketini ortaya çıkarmıştır.
Dünyanın en diktatör ve baskıcı rejimlerinden birisini uygulayan Hoca, ülkesinde demokratik liderlerin ve düşünürlerin ortaya çıkmasını engellemiştir. Arnavutluk’ta sosyalizmi inşa etmek ve onu kendine yeten bir ülke haline getirebilmek için, dost görmediği emperyalist-revizyonist kuşatmaya ve ülkesi içindeki karşıtlarına karşı uzlaşmaz bir mücadele yürütmüştür.
Mao ve Stalin’in baskı sistemlerinin en sert ve acımasızını felsefe olarak almasıyla, dini inanışları yasaklanmış, ülke dışına yapılan seyahatleri engellemiş, hukukun üstünlüğünü geçersiz saymış, muhalefeti acımasızca yasaklamış, halk arasında eşitsizliği uygulamıştır. Uygulanan rejim sonucu Arnavutluk kapılarını tüm dünyaya kapatmıştır. Enver Hoca ise tarihin en katı diktatörlerinden biri olmuştur. Ki bu etkiler günümüz siyasal kültüründe de görmek mümkün.
Sokol BRAHAJ
BALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
18 gün önceHABERLER
27 gün önce