DOLAR 34,5488 0.19%
EURO 36,0270 -0.61%
ALTIN 3.009,101,60
BITCOIN 34310500.98919%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:23

SABAHA KALAN SÜRE

234 okunma

Eserlerin Kötüsü

ABONE OL
19/06/2016 21:22
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Makarios, elinde istediği oranda kendisini hedefe ulaştırabilecek ağır silahları olduğunu hesaba katarak1968’den beri süregelen toplumlararası görüşmelerde daima zorluklar çıkarmış, Türk tekliflerini her zaman reddetmiş ve oyalayıcı bir siyaset izlemiştir. Makarios bu süre zarfında birçok defalar gayesinin Enosis olduğunu gerek yabancı ajanslara gerekse meydan nutuklarında tekrarlamış, bunun dışında bir anlaşmayı kabul etmesinin beklenemeyeceğini belirtmiştir.” 1974

Dr. Fazıl KÜÇÜK

Avrupa Birliği ülkelerinde ırkçı partilerin yükselişe geçmiş olması hükümetlerle birlikte diğer siyasi partileri önlem almaya zorluyor. Son olarak Almanya Federal Meclisinin aldığı kararı bu açıdan okumamız gerektiğini kaydetmek istiyoruz. Emperyal amaçlarla daha önce yaptıkları etnik temizlik hareketlerini benzer doğrultuda değerlendirdiğimiz zaman soykırım kararı alanların sicillerinin bozuk değil kelimenin tam karşıtı pisliklerle dolu olduğuna tanık oluyoruz. Bir yılı aşkın süredir parlamentosunun gündeminde olan bu tasarının gündeme taşınmasını “soykırım tasarısı bizim için siyasi değil. Zaruridir” açıklamalarının inandırıcılıktan uzak olduğunun altını kalın çizgilerle çiziyoruz.

ZARURET TANIMI

Zaruridir demekle sıkıntı ortalıklardan kalkmayacağına göre “Zaruret” tanımın bu konuya açıklık getirmek gibi bir yükümlülüğünün olduğunu kendisi de mutlaka biliyordur. ‘Ben oylamaya katılmadım’ diyerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bunu söylerken kaç yüzlü olduğunu da kanıtlıyor. Amerika’da 42 eyalette ders olarak okutulurken Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosunun benzer bir kararı onayladıklarını da anımsatmak istiyoruz. Tanıma maskaralığı 1965 yılında Uruguay’da kabul edilerek 2015 yılı sonu itibarı ile bu sayının 28 ülkeye yükseldiğinin bilinmesi gerekiyor. Yukarıda da değindiğimiz gibi AB ülkelerinde ivme kazanan ırkçılık olaylarına yabancı düşmanlığına İslam düşmanlığını sosunu da eklememiz halinde ortalıklarda soykırım nanesini yemekten başka seçenekleri kalmıyor. Hollanda Hükümeti, 1915 yılında Osmanlı da yaşananları Ermeni Soykırımı olarak tanıyan Alman Meclisi’nin kuyruğuna takılmayacaklarını açıkladı. Buna karşın Boşbakan affedersiniz Başbakan Yardımcısı Lodewijk Ascher, “korkunç şeyler olmuş” şeklinde konuşmuş olsa da Hükümet üyeleri 2004 yılında Mecliste kabul edildiği gibi “soykırım sorunu” demeye devam edeceklerini söylüyorlar.

1915’TE NELER OLMUŞ?
1915 yılında neler olmuştur. 24 Nisan 1915 tarihi nedir? Sorusunun yanıtını değerli dostum ve yol arkadaşım Köln Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rehan Gündoğmuş’un yaptığı araştırmasından bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyoruz. “…Yaklaşık 10 yıldır ‘Türk Dünyası ve dünya kamuoyunun 24 Nisan 1915 tarihi ve sonrasına’ kilitlenmesine bıkmadan ve usanmadan karşı çıktım. Zira 24 Nisan 1915 tarihi benim için, Osmanlı döneminde terör eylemlerinde bulunan 234 teröristin tutuklanmasından başka bir şey değildir. Son yarım asırda bu sayının yanına ‘5’ rakamı eklenerek 234’ün 2345 sayısına dönüştürülmesi, iftiralarının güçlendirilmesi metotları hakkında bize yeterince bilgi vermektedir. Aynen Andonian belgelerindeki manüpilasyon gibi… Tutuklanan Ermeni teröristler 14 gün sonra dış baskılar yüzünden serbest bırakılmışlardır. (Serbest kalanların bir kısmının İngilizler tarafından Kıbrıs’a diğer bir kısmının da Fransızlar tarafından Marsilya’ya götürüldüklerini anımsatmak istiyoruz) Bunlardan Camidas, Halide Edip Adıvar’ın icazeti ile yurt dışına çıkmıştır. 24 Nisan 1915 tarihini soykırım iddiası ile Ermeniler tarafından “Soykırım Günü” ilan edilmesi, bir diğer ifade ile Ermenilerin devlet olabilmek için uyguladıkları anma günü dahi, iftiralarına güzel bir kanıttır. Prof. Dr. Sayın Rehan Gündoğmuş, Alman belgeleri üzerinde ve diğer belgelere ilişkin olarak gönderdiği çalışmasını Kıbrıs Mektubu dergisinin Mayıs – Haziran 2008 döneminde yayınlamıştık. Dünyaya sunulan Ermenilere ilişkin savların, Osmanlı topraklarında gerçekleştirilen isyanların, suikastların perde gerisinde dış destekçilerin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ruslar – İngilizler – Fransızlar ve Amerikalıları bunlar arasında söylemek olasıdır. Bu kadar destekçiye karşın Almanların da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Çünkü Almanlar bu konunun yukarıda adı geçen ülkelere bırakılamayacak kadar önemli olduğunu söyleyerek çekinmeden açıklıyorlar. Yerlerinden edilen Ermenilerin emperyalist amaç güden bu ülkelerin kötü bir eseri olduğunun bilinmesi gerekiyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP