Euro Bölgesi’ndeki sıkıntı Avrupa Merkez Bankaları’nda paralarını tutan devletleri de olumsuz etkiledi. Euro Bölgesi’nin çökmesinden endişe eden Venezüella hükümeti Avrupa bankalarındaki altınlarının ilk bölümü Paris’ten kalkan uçakla Karakas’a getirerek kendi Merkez Bankası’nın kasasına koyarak garanti altına almayı tercih etti. Venezüella devletinin yaklaşık 18 milyar doları altın olmak üzere 29.1 milyar dolarlık uluslararası rezervi var ve parasının değerini belirleyen altın rezervlerinin 11 milyar doları deniz aşırı ülkelerde, 7 milyar doları ise ülke içinde bulunuyordu. Euro Bölgesi’nin sıkıntı içinde olması ve gelecek vaat etmemesi nedeni ile tamamını ülke içine çekmek kararı aldı.
Şimdi Avrupa’da iki tane “Euro” bulunmakta. Bunlardan bir tanesi çok çalışıp az tüketen “Kuzey Avrupa Euro”su, diğeri de az çalışıp, çok tüketen “Güney Avrupa Euro”su. Gerçi kağıt üstünde her ikisi de aynı ama gerçek hayatta “Euro Bölgesi”ne olan etkileri çok farklı. “Euro Bölgesi”nin kuruluş amaçlarından bir tanesi de “Avrupa içi ticaretin gelişmesi ve artan ticaretle tüm üye ülkelerin hayat standardının da yükselmesi” idi ancak Avrupa’nın lokomotifleri olan Almanya ve Fransa’nın ihracatlarının büyük kısmı Avrupa dışı ülkeler yerine Avrupa içine oldu. Yani dış ticaret artacağına malların iç dolaşımı arttı süreç içinde. Ve bu da üye ülkeler arasında gözle görülemeyen oranda bir ticaret dengesizliği yaratmaya başladı. Yıllar içinde bu dengesizlik giderilemeyecek denli büyük boyutlara ulaştı. “Güney Avrupa Euro”su kullanan ülkeler “siesta, gece sefası ve kısa mesai yapmak” kültürleri nedeni ile az çalışıp çok tüketme alışkanlıklarını devam ettirdiler. Euro kullanmaya geçmek çokta tatlı geldi kendilerine. Paraları da “Kuzey Avrupa”nın yarattığı ve desteklediği güçlü ve değerli “Euro” olduğu için tüm malları çok ucuza ithal edebilme olanağına kavuştular.
DENİZ GİBİ HARCAMALAR
Sonsuz ve bitmeyecek bir deniz gibi devam etti bu harcamalar. Etti etmesine de, Güney Avrupa ülkeleri veya da diğer adı ile Güney Avrupa Euro”su kullanan ülkeler, aradaki gözle görülemeyen ve elle tutulamayan bu değer farkını yani cari açığı borçlanarak karşıladılar. Bu borcun büyük bir kısmını da AB içindeki mali kaynaklardan aldılar. Sonsuz ve bitmeyecek gibi algılanan bu “Euro” denizi gün geldi ve bitti. Realitedir; Bir devlet, “Milli Geliri”nin büyüme oranı üstünde “reel” faizle borçlanamaz. Borçlanırsa, halkın anlayacağı dilde, borç taksitlerini ödeyemez duruma düşer ve borç da çığ gibi büyümeye başlar aynen KKTC’deki “Faiz Mağdurları” gibi. Ülke içindeki para da, Milli gelir oranı ile Reel Faiz Borç oranı arasındaki fark kadar yurt dışına borç ödemeye gitmeye başlar ve ülkede para darlığı ile ekonomik gerileme başlar.
“Euro Bölgesi”nde yaşananlar, ödenemeyecek düzeye çıkmış dış borçlardan ve faizlerin tolerans limitlerinin üstünde farklılaşma göstermesinden kaynaklanmakta. Bu gün artık piyasada, biri güvenilir ve düşük faizli olan “Kuzey Avrupa Euro”su, diğeri de güvenilmeyen ve yüksek faizli olan “Güney Avrupa Euro”su bulunmakta. Açıkçası “Euro Bölgesi” ve Avrupa’nın para birimi olan “Euro” fiilen bitmiş durumda. Avrupa Birliği’nin içinde düştüğü bu “Mali Sorun”, siyasi birliğini de etkilemeye başladı, hem de fena bir şekilde.
“Euro Bölgesi” içindeki “Mali Sorun” çözülmez ise bu AB’nin dağılmasının da başlangıcını da oluşturabilir. Zaten artık şimdi Avrupa Birliği içinde “Avrupa Birleşik Devletleri”mi olalım yoksa dağılalım ve herkes kendi başının çaresine mi baksın tartışması duyulmaya başladı artık. AB’ye kolay gelsin. İşleri zor gözüküyor.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce