İSTANBUL (AA) – Türkiye’de yaşayan Filistinli ailenin ikinci çocukları Rukiye, ciddi derecede düşük doğum ağırlığı ve birçok kalp anomalisinin bir arada olduğu hastalıklarla doğdu.
Rukiye’nin ameliyatını gerçekleştiren ekipte yer alan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Can Vuran, AA muhabirine, doğumundan hemen sonra sağlık sorunları nedeniyle görev yaptığı hastaneye sevk edilen bebeğin yoğun bakımda tedavi altına alındığını anlattı.
Vuran, yaptıkları tetkiklerde Rukiye’de kalpte delik, akciğer damarının şah damarından çıkması, şah damarının vücutla bağlantısında kesinti ve kalbi besleyen koroner damarlarda anormal seyirlerin izlendiği kompleks doğumsal birkaç kalp hastalığının bir arada olduğunu tespit ettiklerini aktardı.
Ayrıca “ciddi derecede düşük” olarak tanımlanan 2 kilogramın altında bir doğum ağırlığıyla dünyaya gelen bebeğin, bağırsakları ile genital organları arasında bir fistül mevcut olduğundan beslenmeyle ilgili de sorun yaşadığını belirten Vuran, bebeğin şah damarındaki sorunun giderilmesi için acil ameliyata alındığını kaydetti.
Minik Rukiye’nin yaşadığı bu rahatsızlıklara çok nadir rastlanıldığına dikkati çeken Vuran, “Şah damarındaki kesintiye çocuklarda çok nadir rastlanır. ‘Truncus arteriosus’ dediğimiz, kalbinde delik ve akciğer damarının anormal seyir gösterdiği iki durumun bir arada olması ise çok daha nadirdir. Maalesef bu durumda ancak açık kalp ameliyatı yapılması mümkündür.” bilgisini verdi.
Belirli bir kiloya ulaştığında ikinci ameliyatına alınacak
Prof. Dr. Can Vuran, 2 kilogram ağırlığındaki bebeğin açık kalp ameliyatı geçirmesinin çok zorlu bir süreç olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Ameliyatlarımızda çocuğun kanını alıp kalp ve akciğerin fonksiyonunu üstlenerek temizledikten sonra çocuğa geri veren ‘kalp akciğer makinesi’ denilen bir cihaz kullanıyoruz. 2 kilo olan bir çocukta, çok düşük bir kan volümünün bu cihaza transferi ve tekrar geri getirilmesi, çocuğun metabolizmasında ciddi problemler yaratabilirdi ve süreye bağlı olarak ciddi yan etkileri olabilirdi. Çok şükür ki ameliyat sonrasında herhangi bir sorun olmaksızın bir süre yoğun bakım tedavisinin ardından kendini toparladı.”
Rukiye bebeğin kontrollerde sağlıklı göründüğünü ve taburcu edilecek aşamaya geldiğini aktaran Vuran, kalbindeki deliği ve akciğer damarındaki sorunu gidermek, truncus arteriosus hastalığını düzeltmek için belirli bir kiloya ulaştığında ikinci ameliyatını yapacaklarını anlattı.
“Türkiye, doğumsal kalp hastalıklarında yetişmiş personel, ekipman ve hastaneleriyle şanslı durumda”
Prof. Dr. Can Vuran, Rukiye’nin aile yakınlarının Filistin’de yaşıyor olmasının kendilerinde vicdani bir durum da yarattığını, oradaki insanların, özellikle çocukların durumunu endişeyle izlediklerini ve sağlıklı çocukların hayatlarıyla ilgili risk ve sorunlar yaşadığını söyledi. Vuran, Türkiye’de, Türk vatandaşlarının yanı sıra misafir edilen insanlara da ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştıklarını ifade etti.
Türkiye’nin doğumsal kalp hastalıklarına yönelik yetişmiş personel, ekipman ve hastaneler açısından şanslı durumda olduğunu kaydeden Vuran, ailelerin bu tür kalp rahatsızlığı yaşayan çocukları varsa mutlaka çocuk kardiyoloğu bulunan bir hastaneye müracaat etmelerini, hamileyken ise kalp hastalığı şüphesi varsa doğumun yoğun bakım, cerrahi ve kardiyoloji ekiplerinin bir arada olduğu merkezlerde gerçekleştirilmesini tavsiye etti.
Vuran, günümüzde neredeyse her türlü doğumsal kalp hastalığının cerrahi ya da medikal tedavisinde olumlu sonuçlar alınabildiğini, bu nedenle ailelerin çocukları için umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kızlarını kucaklarına alabildikleri için şükrediyorlar
Rukiye bebeğin babası Abu Ubeyde Amer İbrahim ise doğum öncesi anne karnında yapılan kontrollerde bebekte bir sıkıntıya rastlanmadığını, doktorların böyle bir ihtimalden kendilerine bahsetmediklerini söyledi.
Kızlarının kalbinde bir sorun olduğunu doğumdan sonra öğrendiklerini ve acil müdahale için Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yönlendirildiklerini belirten İbrahim, buradaki doktorlarca kendilerine bebeklerinin nadir ve zorlu bir operasyona alınacağının anlatıldığını, kendilerinin de “Elimizden ne gelirse yapalım, çocuğu kurtaralım.” düşüncesiyle ameliyat edilmesini onayladıklarını aktardı.
İbrahim, eşi Erij ile kızlarının hastalık sürecinde neler yaşadıklarını ve hissettiklerini şu sözlerle ifade etti:
“Akrabalarımız Filistin’de yaşıyorlar. Orada çocuklar öldüğü için zaten kalbimizde çok acı olduğundan kızımızda o kadar panik yapmadık. ‘Kızımızı bize Allah verdi, Allah alacaksa o da Allah için.’ dedik. Allah’a dua ettik, doktorlara güvendik, teslim ettik. Çok şükür Allah şifa verdi. Çok mutluyuz şu anda, ameliyatı çok iyi geçti. Çok şükür kucağımıza alabiliyoruz.”
Filistin’deki saldırılarda akrabaları şehit oldu
Türkiye’de 10 yıldır yaşadığını, Filistin’deki akrabalarına savaş nedeniyle çok sık ulaşamadıklarını dile getiren İbrahim, “Gazze’de ateşkes ilan edildiğinde telefonla görüşebildik. Çok şükür hepsi ölmemiş. Belki 8-10 akrabamız şehit oldu. Kalanı zor durumda yaşıyor. Orada çok çocuk ölüyor. Çocukların ne suçu var da öldürmeye çalışıyorlar? Hastanelerdeki hastaların ne suçu vardı? Herkesi öldürmeye mi çalışacaklar? Biraz insani şekilde yaşamamız gerekiyor. Türkiye’de 10 senedir yaşıyorum, burada ne ırkçılık ne başka bir şey gördüm. Türkiye gibi olsa ne olacak ki?” ifadelerini kullandı.
Muhabir: Elif Küçük
AA
BALKAN YEMEKLERİ
17 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024