Üyelerinin bulunduğu bölge ve ülkelerden ülkemize , ülkemizden de o bölge ve ülkelere göç hareketleri yaşanmış ve halen farklı yoğunluklarla da olsa yaşanmakta olduğunu belirtmekteler.Göç olayının sosyal , kültürel ve ekonomik parametreler çerçevesinde gözlemlenmesi , incelenmesi ve araştırılmasının gerektiğini savunuyorlar haklı olarak.
Türkler tarih boyunca Doğu’dan Batı’ya yönelmiş bir millettir. Osmanlı Devletiyle en geniş coğrafyaya yayılan Türklük , Müslümanlığa geçişinden itibaren cengaverliği cihangirlikle birleştirip , bir yandan Güney Akdeniz-Kuzey Afrika kıyılarına öte yandan da Balkanlar üzerinden Orta Avrupa’ya yönelmiştir. 2.nci Viyana kuşatmasından sonra
başlıyan dönem dahil olmak üzere , bir ulusüstü devlet olarak tarihte 600 yıl yaşamıştır.Osmanlı Devletinin özellikle BALKAN coğrafyasından çekilmesi çok sancılı bir sürecin yaşanmasıyla sonuçlanmıştır.(1)
Konu doğal olarak bizim ilgi alanımıza girdiği için bu alanda yapılan çalışmalara daha duyarlı oluyoruz. 17mayıs 2009 tarihinde halen Genel Başkanı olduğum Rumeli-Balkan Federasyonunun yapılan genel kurulunda ağırlıklı konuşmalar bu konudaydı. Toplantıya katılan Devlet bakanı Sn.Selma Aliye Kavaf , CHP Genel başkan Yardımcısı Sn.Bihlun Tamaylıgil , Şişli Belediye Başkanı Sn.Mustafa SARIGÜL , Sultangazi belediye başkanı Sn.Cahit ALTINAY , Bayrampaşa belediye Başkanı Sn.Hüseyin BÜRGE İstanbul Üniversitesi Rektörü Sn.Yunus SÖYLET , önemle göç ve göçlerin yarattığı sorunları işlediler.
1352 yılında Avrupa’ya doğru giden yolda Süleyman paşa’nın komutasında Gelibolu’da ayak bastığımız Balkan toprakları uzun yıllar vatan toprağımız oldu. Ama bildiğiniz üzere Batıya doğru olan yolculuğumuz , 1699 Karlofça anlaşmasıyla ile Orta Avrupa’dan , 1744 Küçük kaynarca sonrası Balkanlardan geri çekilişe dönmüştür.
Çekilişin yarattığı travma o kadar yıkıcı ve acıdır ki anlatmaya kelimeler yetmez.Bunu yaşıyanlar hatırlamak dahi istemediklerinden acılarını içlerine gömmüşler ve uluslararası alanda dahi hak aramayı düşünememişlerdir. Bugün soykırım , soykırım diye yanlı , yanlış ve abartılı iftiralarıyla ortada dolaşanlar gerçekçi ve samimi olsalar Balkanlar , Kafkaslarda ve Anadoluda Türk ve Müslümanlara yapılan etnik temizlik , zorunlu göç , savaş ve kıyım programlarının gerçek bir soykırım olduğunu görürlerdi.Bilimsel çalışmalarıyla tanınan ABD.li tarih Profesörü Justin Mc.Carthy’nin "Ölüm ve Sürgün" adlı kitabında belirttiği gibi , 1821 ile 1912 arasında çoğu Türk olan beş buçuk milyon müslüman yurtlarından sökülüp , kimi savaşlarda öldürülerek , diğerleri sığıntı durumunda iken açlıktan ve hastalıklardan canını yitirerek ölmüşlerdi. (2)
Rum’un , Ermeni’nin , Bulgar’ın yaşadıklarını abartılı olarak tüm ayrıntılarıyla yazan tarih ve ders kitapları , her nedense Türklerin ve Müslümanların yaşadığı aynı tür katliamları hiç anmamışlardır.İstatistikler , dehşete düşürücü yükseklikteki kayıpları ifade etmek yönünden yetersiz kalan göstergelerdir.Onlar insanların çektiği çilelerin ne kadar korkunç ölçüye ulaştığı konusunda ancak kabataslak bir bilgi verirler. Gerçek hayatta yaşanan dram ise tahmin edilenin çok çok ötesindedir.
Biz de bir sivil toplum kuruluşu olarak yetkililere , geçmişte yaşanan bu soykırımın hesabının sorulması çağrısında bulunuyoruz. Olmıyan bir konuda birileri dünyayı ayağa kaldırırken , biz kaybettiğimiz 5 milyondan fazla canımızın hesabını niye sormıyalım. Biliyorsunuz ünlü bir yazarımız da aynı iftira korosuna katılmıştı. Her fırsatta teröre arka çıkıp terörist haklarını savunanlardan samimiyet ve uluslararası standartalara uygun davranış bekliyoruz.Unutmıyalaım 20 yıl önce yaşanan Bulgaristan’daki isim değiştirme baskısı ve zorunlu göçü , 14 yıl önceki Bosna’daki etnik temizlik , 9 yıl önceKosova’daki yaşanan katliam hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.Unutmayalım ve unutturmayalım.Uluslararsı reflekler sadece ucu kendilerine dokunduğunda tepki verirler.Yoksda tam bir oyalamaca , kandırmaca sürüp gider.Sonuç alınıncaya kadar yapan yapacağını yapmıştır zaten.
Biz yaşanan acıların ışığında , Prof.Huntington’un din , dil , tarih , ve geleneklerle birbirinden ayrılan medeniyetlerin oluşturduğu fay hatlarında meydana geleceği öngörülen medeniyetler çatışması tezini tersine çevirmek kardeşliğin , barışın ve işbirliğinin sesi olmaya kararlıyız.Öncelikle herkesi samimiyete ve dürüstlüğe davet ediyoruz. Büyük önder M.kemal ATATÜRK’ün "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…" sözüyle anlam bulan ve mensubu olmakla gurur duyduğumuz Türk milletinin çimentosuyuz.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce