Doksanlı yılların ikinci yarısında 45 bin 500 ton olan yetiştiricilik üretimi 160 bin tonlara yükselmiş, teknoloji kullanımı zirveye çıkmış ve işletme ölçekleri çok büyümüştür. Yani, sektörümüz hızla büyürken gelişmeleri ve sorunları paylaşmak, masaya yatırmak ve tartışmak vaki olmamıştır. Bu eksikliği fark eden Merkez Birliğimiz, 1997 yılından sonra ilk defa sektörün buluşmasını sağlamıştır. 2009 yılında faaliyete başlayan Merkez Birliğimiz ve misyonumuz hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Merkez Birliğimiz 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu çerçevesinde kurulan 7 adet birliğin bir araya gelmesi ile kurulmuştur. Şu an 14 üyeye ulaşmış bulunmaktayız. Kuruluşunu tamamlamış olan 4 birliğimiz en kısa sürede merkez birliğimize katılacaktır. Ayrıca, 5 birlik ise kuruluş aşamasındadır. Gönlümüzden geçen, tüm yetiştiricilerin birlik çatısı altında yer alması ve tüm birliklerin de Merkez Birlik bünyesinde yer alarak daha güçlü, daha sağlam ve daha organize bir yapıya kavuşmasıdır. Unutmayalım ki:”Birleştiğimizde ayakta durur, ayrıldığımızda düşeriz”.
ÖRGÜTLENME SORUNU
Sürekli gelişen sektörün doğal olarak problemleri de olmaktadır. Örgütlenme sorununu hepimiz elimizden geldiğince çözmek için çaba sarf ediyoruz. Ancak, yürürlükte bulunan 5200 sayılı Üretici Birlikleri Kanunu’nun uygulanmasında birçok aksaklık ortaya çıkmaktadır. Mesela, birliklerin kuruluş esasları alt sektörlere göre belirlenmemiş olup, bu durum örgütlenme önünde engel teşkil etmektedir. Açmak gerekirse; örneğin hububat üreticisi ile su ürünleri yetiştiriciliği üreticileri arasında bir ayrım yapılmaksızın en az 16 üreticinin bir araya gelmesi şartı bulunmaktadır. Oysa her yerde 16 hububat üreticisi bulmak çok kolay iken, üretim şartları, iller veya ilçelerdeki kaynaklar, önemli yatırımlar yapma gerekliliği göz önüne alındığında su ürünleri yetiştiriciliğinde 16 üreticinin bir araya gelebilmesi birçok yerde mümkün olamamaktadır. Diğer yandan en önemli eksiklik olarak gördüğümüz Birliklerin yaptırım gücünün olmaması, organize olma kabiliyetini kısıtlamaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızdan beklentimiz bu eksiklik ve aksaklıkları ortadan kaldıracak düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesidir. Ancak bu konularda sadece sürekli beklenti içinde olmak yetmez, harekete geçmek gerekmektedir. Diğer meslek grupları ile ilgili bir kanun görüşülse meslekten gelen milletvekilleri bulunduğu için müdahale şansı olmakta ve kanunlar ona göre şekillenmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliği sektörü içinden gelen milletvekilleri olmayışı bizi bu yönde eksik bırakmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde içimizden gelen kişilerin bulunması çok önemlidir.
YAPILAN HATALAR
Aynayı kendimize tutmakta yarar görüyorum. Sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği için bizlere çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Sadece kaliteli ve sağlıklı ürünleri arz ederek iç ve dış piyasalarda yer edebilir ve halk sağlığını koruyabiliriz. Günübirlik pazar ve para kazanma kaygıları ile yapılan hatalar sonradan pahalıya mal olabilir. Gelişmek elbette tercih edilen bir durumdur. Ancak plansız ve projeksiyonsuz gelişmek yarardan çok zarar getirir. Bunun için mevcut işletmelerin gözden geçirilmesi ve düzen verilmesi yanında, hesapsız büyümelerin veya yeni işletmelerin kurulması hususları gözden geçirilmelidir. Bu çerçevede özellikle işletmelerdeki plansız gelişmeye dikkatinizi çekmek isterim. Bu konuda kamu kurumları kadar bizlere de önemli sorumluluklar düşmektedir.
Çünkü bizim işimiz doğa ile, su ile, canlı iledir. Bunlar tahrip olursa bizlerde işsiz kalırız. Birkaç kötü örnek nedeni ile genellemeler yapılmakta ve sektörümüzün imajı zedelenmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle özellikle çevrenin korunması yönünde gerekli hassasiyeti gösterecek, tüm sektörün imajını bozan davranışlardan kaçınmalıyız. Sektörümüzün büyümesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından mevzuatlarla konulan kuralları uygulamak çok önemlidir. Geleceğimiz için bizi başkalarından önce biz kontrol etmeliyiz, yanlış yapanı, istismarcıları uyarmalı, tekrarına izin vermemeliyiz. Daha önce belirttiğim üzere üretimimiz yaklaşık 160 bin tona ulaşmıştır. Hedef 250 bin tondan fazlasıdır. Ancak bu beraberinde ürünün uygun fiyattan pazarlanması sorununu da getirmektedir. Çözüm; ihracatımızı geliştirirken diğer yandan da iç tüketimin arttırılmasıdır. Yıllık 8 kilogram olan kişi başı tüketimi yıllar boyunca kademeli olarak arttırmalıyız. Bu sadece bizim pazar sorunumuzun çözümü için değil, halkımızın protein tüketimini arttırmak açısından da çok önemlidir. Bunun için kapsamlı bir seri faaliyette bulunmak zorundayız. Bu faaliyetlerin başlıcası tanıtım kampanyası olup, büyük bütçeler gerektirmektedir. Ancak, ülkemizde 1800’ün üzerinde su ürünleri yetiştiricilik işletmesi olduğu göz önüne alınırsa, bunu başarmanın mümkün olacağı görülmektedir. Yetiştiriciler olarak en başta kendimiz sektörümüze sahip çıkmamız ve geleceğimiz için şimdiden küçük özverilerde bulunmamız gerekmektedir. Şimdi geleceğine yatırım yapmayanların geleceği ipotek altındadır.
Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Başkanı
Faruk Coşkun
BALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
18 gün önceHABERLER
27 gün önce