DOLAR 34,5383 0.16%
EURO 35,9388 -0.82%
ALTIN 3.004,231,44
BITCOIN 34241122.17913%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

06:23

SABAHA KALAN SÜRE

227 okunma

Göçlerin büyüttüğü sorunsuz kent: Odunpazarı

ABONE OL
03/09/2020 00:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL

odunpazari3Eskişehir Odunpazarı medeniyetler zincirinin kültür ve mimaride harmanlanmış örneklerinin sunulduğu en eski yerleşim yeri. Kurulduğu günden, günümüze kadar bir Türk kenti olma özelliğini her zaman devam ettirmiş. Nostaljik bir ilçenin, ikinci dönem Belediye Başkanlığı’nda başarılı çalışmalarıyla ön plana çıkan Burhan Sakallı’nın konuğu olduk ve keyifli bir sohbetle projelerini konuşma fırsatı bulduk.

 

Eskişehir, Balkan, Kafkasya ve Kırım’dan gelen göçmenlerden oluşan bir mozaik değil mi?

Türkiye’de, Bulgaristan göçmenleri olarak daha doğrusu Balkan göçmenlerinin Türkiye’de en fazla bulunduğu iki ilden birisi Eskişehir. Muhtemelen Eskişehir’de Balkan göçmeni sayısı Bursa’dan fazla. Ama Bursa ilk göç alan il olduğu için daha fazla ortaya çıkmış. Razgrad’la geçen yıl kardeş belediye şehri olduk. Bir diğeri Kırım Bahçesaray kardeş belediyemiz. Aynı zamanda Kırım’dan da en fazla göç alan Türk şehri Eskişehir oluyor. Ayrıca Türkiye’de 5 bin civarında Kazan Tatarı’nın en çok yaşadığı şehir yine Eskişehir. Bir üçüncü kardeş şehrimiz de Kosova’da Jakova. Bunun yanında Dışişleri Bakanlığı Tunus’tan kardeş belediye olmamızı istedi. Önümüzdeki günlerde Türklerin  yoğun olarak yaşadığı, Amerika’dan bir şehirle kardeş belediye olabiliriz. Çünkü Amerika’da çok fazla Kafkas kökenli Eskişehirli yaşıyor. Bir kısmı Kafkasya’dan göç etmişler, bir kısmı da Eskişehir’e gelip Eskişehir üzerinden gitmişler. Böyle bir öykümüz var.

 

 

 

ODUNPAZARI DÜNYA MİRAS LİSTESİNDE

 

Eskişehir aynı zamanda bir kültür başkenti oldu değil mi?

Eskişehir 2012 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ve UNESCO’nun da 2013 yılı olarak kültürel miras başkenti olarak 2 tane başkentliği var. Ana teması göç, vurgumuz ise, Eskişehir büyük bir şehirdir evet, ama büyümesinin en önemli dinamiklerinden birisi göçlerdir. Kafkasya’dan, Kırım’dan ve Balkanlar’dan gelen göçler. O dalga Eskişehir’e gelmiş ve yerli Türkmen halklarıyla barış içerisinde yaşamışlar. Bu anlamda Eskişehir’in göçlerin büyüttüğü ama sorun getirmediği bir şehir olmasından dolayı gururluyuz. Eskişehir’de göçler bir tehdit değil, aksine bir fırsat ve zenginlik olarak görülmüş. Dolayısıyla gelen göçleri absorbe eden ve onlarla büyüyen onlarla gelişen ve çoğalan bir kent duruşu var. Biz de buradan yola çıkarak bir vurgu yapacak bir şey yapalım istedik ve Sayın Başbakanımıza anlattığımızda da kabul ettiler. Türkiye’de en iyi Eskişehir’le örtüşebileceğini ifade etti. Çünkü Türkiye’de hiçbir şehir Eskişehir kadar farklı coğrafyalardan göç almadı. Bu çerçevede biz yeryüzünde hem Osmanlı bakiyesi, hem de yeryüzünde Türklerin yaşadığı bütün coğrafyayı içine alan bir Türk dünyası kültür başkenti yapmaya çalışıyoruz. Somut olmayan kültürel mirasta da UNESCO tarafından bu yıl ikinci bir başlık olarak çalışıyoruz.

 

İMPARATORLUK KURAN CUMHURİYET KENTİ

 

Odunpazarı Belediye Başkanı olarak farklı bir misyonunuz olduğunu görüyoruz?

odunpazari1Öncelikle iyi bir ekibim var. Başarı da zaten ekip çalışması ile birlikte geliyor. Her yerel yöneticinin ki, biz buna her kent yöneticisi diyoruz. Her Belediye Başkanı’nın çok ciddi anlamda sorumlulukları var. Bunlar, öncelikle şehrine, vatandaşlarına hizmet ve onların beklentilerine cevap vermek gibi. Bulunduğumuz şehir ise, bizim normal de bir metropol ilçe belediyesi. Ancak  nüfusu yaklaşık 370 bin civarında  olduğu için  Türkiye’deki pek çok ilden büyük bir ilçe. Bu da sorumluluğumuzu artırıyor. Bundan daha fazla sorumluluğumuzu artıran bir yer var ki, burası Odun Pazarı ilçesi.  800 yıllık bir Türk kenti ve kurulduğu, kurgulandığı günden günümüze kadar bir Türk kenti olma özelliğini hep devam ettirmiş. Odunpazarı’nın geçmişinde yabancı başka bir uygarlık yoktur. Burası Kılıçaslan döneminde bir garnizon olarak kullanılmış. Sonra bir namazgâh olmuş. Sonrasında yavaş yavaş bir sivil kente dönüşmüş. Bununla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu yer. Aslında bizim sorumluluklarımızı diğer kent yöneticilerinden ayıran yön budur. Örneğin başka bir ilçenin belediye başkanı olmakla, Odunpazarı ilçesinin Belediye Başkanı olmak arasında böyle bir fark var. Bir imparatorluğun kurulduğu ve Türklerin tarihteki en büyük medeniyet devletlerinden birisi dediğimiz Osmanlı Devleti’nin kurulduğu coğrafya. 1288 yılında Osmangazi Bilecik’ten çıkarak hemen yanı başımızda olan ve o günkü Karacahisar Kalesi’ni fethediyor. 11 yıl boyunca Anadolu Selçuklu Sultanı adına egemenliğini devam ettiriyor.1299 yılında da ilk Osmanlı hutbesi Osmangazi adına Dursun Fakih tarafından Karacahisar Camisi’nde okunuyor. Sonra pazar kuruluyor. Pazardan Osmangazi harç dediğimiz vergi tahsil etmeye başlıyor. Dolayısıyla imparatorluk burada kurulduğu için sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, 5 şehrin Konya bölümünde,  “Bir başkent daima başkenttir. Her ne kadar sesi ve sözü kıstırılmaya ve unutturulmaya çalışılırsa çalışılsın” diyor. Biz Odunpazarı’na ve Eskişehir’e baktığımızda bunu da görüyoruz. Bu şehir aslında tarih de bir büyük Türk imparatorluğunun kuruluşuna tanıklık etmiş. Dolayısıyla o misyonunu devam ettiriyoruz. Bu günkü arayışlar ve mücadele birazcık da ona dayanıyor. Bundan 700–800 yıl önce atalarımız bu topraklarda bir istiklal mücadelesi veriyorlardı. Şimdi özellikle Odunpazarı genelde de tüm Eskişehir o günkü istiklal mücadelesine yeni bir format kazandırıyor. Ve bunu istikbal, gelecek mücadelesine dönüştürüyor. Eskişehir ve Odunpazarı’nı tanımlarken, “İmparatorluk kuran Cumhuriyet kenti” diyoruz. Hem bir büyük imparatorluğun kuruluşuna zemin olmuş. Bir taraftan da cumhuriyetin bütün kültürel, endüstüriyel, teknoloji, sanat ve şehirleşme anlamında kazanımına sahip bir kent olmuş. Dolayısıyla Eskişehir ve Odunpazarı’nın tanımlayabilecek slogan için, imparator kuran bir cumhuriyet kenti diyoruz. Bir tarafta imparatorluk ayağı geçmişi olan ama bir tarafta da bir cumhuriyet günü, geleceği olan bir şehirden bahsediyoruz. Hem benim hem de beraber çalıştığımız arkadaşlarımızın sorumluluğunu başka kentlerdeki yönetici ve belediye başkanı arkadaşlarımıza meslektaşlarımıza göre sorumluluğumuzu bir kat daha artırıyor.

 

ODUNPAZARI MARKA OLDU

 

Odunpazarı’nda yaptığınız çalışmalardan ve Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi’nden bahseder misiniz?

  1. Yılında Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi ile teşvik ödülü aldık.
  2. Yılında  I. Ulusal Mimarlık ve Koruma Ödülü aldık. Yine 2006 yılında Şehir ve Başkan Dergisi tarafından Türkiye genelindeki Belediye Başkanları arasında Kent Dokusunu Koruma Dalı’nda Yılın Belediye Başkanı ödülünü aldık.
  3. Yılında Odunpazarı Geliştirme Ödülü aldık.
  4. Yılında Uygulama Ödülü.
  5. Yılında Kurşunlu Cami Sokak, Sokak Sağlıklaştırma Projesi ve Atlıhan El Sanatları Çarşısı Uygulaması ile Uygulama Ödülü, yine Kırım Tatar ve Kültür Evi Restorasyonu ile Proje Ödülü aldık.

 

  1. Yılında Tarihi Kentler Birliği Yağcızade Konağı Restorasyonu Sürekliliği projeleri ile Süreklilik Ödülü.

 

  1. Yılında Tarihi Kentler Birliği Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Projesi özendirme Yarışmasında Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Proje Ödülü

 

  1. Yılında Özel Kalem Dergisi tarafından Çevre Koruma kategorisinde Geri Kazanım Proje Ödülü kazandık.

 

Odunpazarı’nın hem tarihi dokuları hem de tüm Odunpazarı ilçesi zaten kendisi bir proje. Odunpazarı’ndan bir marka yaratmaya çalıştığımız kadar, aslında ondan daha fazla yapmaya çalıştığımız şey, Odunpazarı’nın her anlamdaki değerlerini bir markaya dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu şehirden bir marka çıkartmaya çalışmıyoruz, ondan daha çok sosyal, kültürel, sanatsal, sportif, imar ve tarihi anlamda bu şehri markaya dönüştürmeye çalışıyoruz. Bununla birlikte tarihi ve kültürel anlamda korunması anlamında yaptığımız çalışmalar birileri tarafından takip ediliyor ki, dünya miras listesine alındı. Bu aslında yaptığımız işin ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyor. Tarihi ve kültürel dokunun başkaları tarafından ve UNESCO tarafından önemsendiğinin de bir göstergesi olmasından onur duyuyoruz.

 

Turistlerin kentinize ilgisi nasıl?

odunpazari2Beş yıl önce 5 bin civarında yerli ve yabancı turistin dolaşmadığı bir şehirde şu anda 3-3.5 milyon civarında yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği dolaştığı gezdiği bir şehir çıkartmaya çalışıyoruz. 2012 yılında tarihi Odunpazarı’nı 3 milyon civarında yerli ve yabancı turistin gezdiğini, ya da gezdiğine tanıklık ediyoruz. Bunun tahminen yüzde 75-80’ni yerli, yüzde 20-25’de yabancı turistlerden meydana geliyor. Dolayısıyla Odunpazarı dünyadaki en iyi örnekleri olsun diye çalışıyoruz. Bu anlamda 2012 yılını tanınmış iki marka olan Safranbolu ve Beypazarı’nın toplamının neredeyse iki buçuk, üç katı turiste kapatmış oluyoruz. Safranbolu ve Beypazarı’nın yaklaşık 800 ve bir milyon civarında yerli ve yabancı ziyaretçisinin olduğunu var sayarsak, Eskişehir’de geçen yıl Odunpazarı’nı 3 milyonla tamamlamışsak bu demek ki iki, üç katı bir yerli ve yabancı turist ziyaret etmiş ve markalaşmış diyoruz. Zaten iddiamız da o yönde. Biz sivil Türk mimarisinin dünyada ki en iyi örnekleri neresidir denildiği zaman bir cevap olarak, Odunpazarı denilsin diye uğraşıyoruz.

ATLI HAN EL SANATLARI ÇARŞISI ÖDÜLE LAYIK

Bu konuda ne kadar mesafe aldınız?

Çok mesafe aldık. Fakat aldığımız mesafe yeterli mi derseniz, hayır yeterli değil. Çünkü çok iyi, iyinin de rakibi de düşmanıysa, iyi şeyler yapmış olabiliriz. Hakikaten Eskişehir Odunpazarı çok popüler ve tanınmış olabilir. Ama hala almamız gereken çok mesafe var. UNESCO tarafından dünyanın miras listesine alınmış olabilir. Ama dersimize, ödevimize daha iyi çalışarak daha fazlası için uğraşmamız gerekiyor. Zaten arkadaşlarımız, hemşerilerimiz ve vatandaşlarımız bütün bir Eskişehir olarak Odunpazarı’nı bir marka yapmak için elbirliği ile çalışıyoruz. Herkes bulunduğu yerden makası daraltmaya çalışıyor. Ümit ediyorum önümüzdeki yıllar da Odunpazarı’nın hem Türkiye’deki hem de dünyadaki marka olma değeri daha da artacaktır. Bir derginin yaptığı ankette Odunpazarı’nın Türkiye’deki popülaritesi tüm ilçe ve merkez ilçeler içinde popülaritesi en fazla artan 3. ilçe olmuş. Yoktan yeni bir tanınırlık ve yeni bir bilinirlik ve popülarite inşa ediyoruz. Bu anlamda Odunpazarı Türkiye’nin popülaritesi bilinirliği ve tanınırlığı artan 3.cü ilçesi olmuş. Demek ki daha fazla çalışırsak ikinci ve birinci sıraya çıkartmamak için hiçbir sebep yok. Durmak  düşmek demek olduğuna göre,  yola devam diyoruz.

 

Atlı Han’ın tarihçesi ve ne zaman açıldığı konusunda bilgi verir misiniz?

Atlı Han, 1850’li yıllarda Eskişehir’in büyük toprak sahiplerinden Takattin Bey, tarafından köy ve kasabalardan gelen pazarcıların, seyyahların ve köylülerin hem kendilerinin hem de hayvanlarının konaklamaları için yapılmıştır. Her gün meydana kurulan odun pazarına odun satmak için gelen köylüler önce Atlı Han’a uğrayıp öküz arabalarını ve hayvanlarını bırakır, sonra pazara giderlerdi. Akşam olduğunda da hana dönerek geceyi Atlı Han’da geçirirlermiş. Yapıldığı tarihten günümüze kadar birçok kez el değiştiren Atlı Han, asıl amacının dışında kullanılmamış. Kurtuluş Savaşı yıllarında bölge Yunanlılar tarafından işgal edildiğinde bir numaralı evi karargâh binası olarak kullanan Yunan askerleri, her gün Atlı Han’ın karşısındaki meydana gelir, hava kararıncaya kadar kendileri için konulmuş masalarda oturur, Atlı Han’ın çay ocağından gelen çayı içerlermiş. Cumhuriyetten sonra Eskişehir Garnizon Komutanlığı, Atlı Han’ı o dönem han’ın sahibi Çerkez Hüseyin’den atlarını barındırmak amacıyla kiralamış. Fakat askerlerin yüzlerce atı her gün iki defa Akarbaşı Camisi’nin bulunduğu yere sulamaya getirip götürürken oluşturdukları gürültüden halkın rahatsız olması nedeniyle birkaç ay sonra hanı boşaltmak zorunda kalırlar. O dönemde büyük ahşap giriş kapısı olan hanın ortasına geniş bir avlu hâkimdi. Hayvanların bakımını yapmak için nalbant dükkânı bulunurdu. Orta kısımdaki kuyu sayesinde hem hayvanların hem de misafirlerin su ihtiyacı karşılanırdı. 18. yüzyılda boş bir meydan olan Hicri Sezen Parkı’na dağlardan getirdikleri odunları satmaya gelen köylüler akşam Pazar toplandıktan sonra hana gelerek orta halli kişiler tarafından kiralanan yan yana yapılmış ufak odalarda yatarlarmış. Atlı Han’da sonraki dönemlerde daha çok ekonomik durumu zayıf olan köylüler barınırken durumu daha iyi olanlar ise, bugünkü Hicri Sezen Parkı’nın karşısındaki günümüzde Bahçeli Kahve olarak bilinen handa kalırlarmış. Atlı Han hem dinlenip konaklanan hem hayvanların bakımının yapıldığı hem de içinde çay ocağı bulunmasından dolayı bölge halkının da toplandığı, dönemin bütün sosyal ve ekonomik gündemin oluştuğu bir mekân konumundaydı. Zaman içinde han, Tavafçı Hanı, Odunpazarı Hanı gibi isimlerle anılır oldu.19. Yüzyılın sonlarına kadar hanın ortasındaki kuyu varlığını korumuş. Hatta söylentiye göre; Yunanlılar, Kurtuluş Savaşı’nda aldıkları ağır yenilgiden sonra bu bölgeden kaçarken altınlarını bu kuyunun içine attıkları söylenmektedir.

 

Odunpazarı’nı kadın dostu şehir ilan ettiğiniz doğru mu?

Kesinlikle doğru. Yani bir proje sosyal ve kültürel anlamda sanatsal ve sportif, imar ve mimari anlamda bir proje hayata geçirilirken bu proje kadınların hayatına ne kadar değer ve nasıl değer, bunların yaşam standartlarını nasıl iyileştirir hayat konforlarını ne kadar arttırır diye düşünür. Dolayısıyla bir projenin Odunpazarı Belediyesi’nin de kabul edilebilmesinin ilk şartı bizim projemizin kadınların hayatına ne kadar değiyor. Ne kadar katkı sağlıyor ne kadar onların açısından pozitif bir ayrımcılık meydana getiriyor. Bu bir engelli projesi de olabilir. Bir sosyal proje olabilir, bir kültürel proje olabilir. Bir sanat projesi, bir sportif ya da mimari bir proje, fiziki bir proje olabilir. Dolayısıyla arkadaşlarımın bir projenin yapılması konusunda beni ikna edebilmeleri için, önce kadınların hayatındaki anlamına bana izah etmeleri gerekiyor. Eskişehir’i engelli dostu şehir, daha doğrusu engelsiz şehir ilan ettiğimiz gibi, kadın dostu şehir olarak kadınların bütün makul taleplerinin bir şekilde öncelik sırasına göre, karşılanabildiği şehir olarak tanınıyoruz. Kadın el sanatları pazarı kuruyoruz, kadın girişimciliği kursları, eğitimleri düzenliyoruz. Kadınlar için sosyal yaşam alanları meydana getiriyoruz. Kadın yaşam merkezleri yapıyoruz. Bu şehirde yaşayan kadınlarımızı bu şehirde yaşıyor olmaktan dolayı mutlu oldukları ve her anlamda mutlu olacakları bir şehir inşa etmeye çalışıyoruz.

 

Eskişehir’de çalışan kadın sayısı ne kadar?

Türkiye’de kadın çalışan oranının en yüksek olduğu,  muhtemelen İstanbul ve İzmir’le atbaşı giden bir şehirdir. Örneğin okuma yazma oranında Türkiye’de İzmir’den sonra ikinci şehir olduğunu varsayacak olursak çalışan kadın sayısı olarak en fazla nüfus oranında çalıştığı şehir. Odunpazarı’nı yaşatma projesinden sonra da bölgedeki istihdamın yüzde 80-90 oranı kadınlar tarafından Restoran, Cafe, Hediyelik eşyalar gibi işletmelerden oluşuyor.

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP