Yaşadığımız düzenin ne yazık ki fazlasıyla öfkenin doğmasına ve bu öfkelerin doğru bir yöne yönlendirilmediği sürece birbirimizi vurmaya, öldürmeye, cinayetler işlemeye devam edeceğimiz kesindir. Bizler de toplum olarak öyle bir öfke patlaması var ki, o öfkelerle beraber hedeflerin şaşırması da kaçınılmaz olmaktadır. Hepimizin için geçerli olan nedenler sebepler, yer bulmakta zorluk çeken insanlar, otobüslerin servislerin dolmuşların tıklım tıklım dolması, biletlerin pahalılığı, elektrik, su, doğal gaz ve telefon faturalarımızdan kesilen vergiler, ev kiraların en üst noktalara çıkmaları, hepimizde olan uzun mesai saatleri sonrasında çöküntü ve yorgunluk, öldürülen, katledilen çocuklar, katliamlara cinayetlere kurban gidilen kadınlar, yaşlılar, erkekler, talan edilen doğa, işsizlik, talan edilen doğa, üstüne resmi politikacıların yalanları ve pişkinlikleri, haksızlıklar, adaletsizler ve çok ama çok daha fazlası biz insanoğlun da fark edilir ya da edilmez öfke birikimlerine fazlasıyla sebep oluyor. Eğer ki kişi veya kişiler kendilerini bilinçlendirmediyseler ya da bilinçlendirilmedi iseler öfkesinin veya bu öfkenin nedenlerini ve de sonuçlarını çözümleyemez. Bu çözümsüzlükte de düzen sahiplerinin yani devletin, büyük kitlelere bu öfkelerinin aslında şundan ya da bundan dolayı, bu veya şu sebeplerden dolayı olduğuna dair eğitimler verir. Bu eğitimin araçları elbette ki eğitim yuvası okullar, sonrasında televizyon programları, reklamlar ya da diziler vb.dir. Tabi burada ki eğitimlerin amaçları da insan öfkesindeki hedeflerini şaşırtmaktır.
İDEOLOJİLER DEVREYE GİRER
Bu yüzdendir ki mezhepçilik, cinsiyetçilik ve ırkçılık ideolojileri devreye sokulur. Devletin bireylerle aralarında uzlaşmaz ola bir çelişkinin olmasına rağmen devletle uzlaşan bireylerin, bireyliğinden feragat ederek devletin kendi sopası haline gelirler. Bunların içerisinde cinsiyetçi, faşistler, ırkçılar, mezhepçiler, psikopatçılar dahil olmakla birlikte hepsi de bu devlet sopasının son halidir. İçinde bulunulan düzenin adaletsizlikleriyle dolup taşan kişiye bir de az önce yukarıda anlattığımız ideolojiler de Empoze edilince bu kişi veya kişilerin nasıl nerede ne şekilde patlayacağı da belli olmamakla birlikte pimi çekilmiş bir bomba gibi toplumun içerisinde yaşamlarını sürdürmeye devam ederler. Toplumumuzda ki insanları öyle bir canavara dönüştürülmüşler ki sokakta kız arkadaşıyla gezdiği için dayak yiyen öldürülen çocuğun, marketin camına kartopu isabet etti diye işlenilen bir cinayetin, eve geç geldiği için kadının şiddete uğraması dayak yemesi, öldürülmesi, cinayete kurban gidilmesi, yolunu şaşırıp şehre inen bir domuzun büyük bir lince maruz kalması, alevi inancına sahip olan bir insanın sırf o inanca sahip diye iftiralara maruz kalması, kendi içimizden birinin kardeşlerimizden biri olan toplumun dışlanmasıyla, “Kürt değil mi, o da kesin teröristtir” denilerek öldürülmesini başka türlü açıklamak çok zordur. Ülkemizde ki bu düzenin varlığı ve bütün bu uygulamaları gerçekten de tam manasıyla insanın ruh sağlığını bozmaktadır. Eğer ki bizler gerçekten insan için sosyal bir varlık diyebiliyorsak, bireylerin ruh sağlığını toplumumuzun ruh sağlığıyla ilgili bir durumun göstergesidir diyebiliriz. Burada ki amaç elbette ki kalkıp bir tecavüzcüyü, hırsızı, katili temize çekmek değildir. Lakin bir katilin, bir hırsızın veya bir tecavüzcünün nasıl bir düzen içerisinde mayalandığını da bilmekle beraber esas hedefinde bu düzenin olmasını gerektiğini görmemiz ve bilmemiz gerekir. Bu sebeptendir ki bir katilin de yaşadığı bazı adaletsizlikler ve devletin de Empoze ettiği o ideoloji ile hareketle katlettikleri bir mazlumun nasıl hedefin şaşırması noktasındaysa, toplumsal muhalefetin de yalnızca o katili hedeflemesi de yine aynı şekilde insanların öfkelerinde ki hedef şaşması deriz. Bizim ülkemizin insanları daha çok gözlerini açmalılar ve gerçekleri daha çok ortaya çıkarıp görmeleri gerekir. Sizlere söylüyorum! “Bir bebekten bir çocuktan bir gençten bir katil yaratan bu karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz” dostlarım. Yukarıda ki sözün toplumumuz ve insanlarımız için hareket ve dönüm noktası olması gerekir. Aydınlık yarınlarımız için, çocuklarımız için, gençlerimiz için hepimiz hep beraber harekete geçip bu karanlığı sorgulayıp sonlandırmalıyız.
HABERLER
5 saat önceHABERLER
6 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce