Bildiğiniz üzere “Çocuklar Duymasın” sit komu bir süredir ekranlarda. Deyim yerindeyse dizi bıraktıkları yerden ilgi ile izlenmeye devam ediyor. Çocuklar Duymasın’ın yazarı Birol Güven’in ailenin önemini kavramış biri olduğunu biliyoruz. Aile yaşantısını tasvip etmediği için anne rolündeki Pınar Altuğ’un diziden çıkarıldığını hatırlıyoruz. Birol bey bu davranışı ile Anadolu’da ki pek çok ailenin takdirine layık görüldü. Peki dizi tekrar yayına girdikten sonra ne oldu?
Çocuklar Duymasın’da Denizlili olan erkek tarafıyla kız tarafının tanışması, kaynaşması ve kız isteme törenini izledik. Denizlili ailenin yöresel dille konuşmasını duyanlar tıpkı bizim gibi “İşte bu aile öz Egeli” demiştir. Hatta kayınvalide olan hanımın Ege yöresinin pek çok yerinde rast geldiğim kayınvalide profiline genel hatlarıyla uygunluk gösterdiğini söyleyebilirim. Ortada şimdiye kadar takdir ettiğim yazar için bazı ön yargılarım oluştu. Yazar Birol Güven’in Denizlililere ait bazı şeyleri ekranlara yanlış aktardığını düşünüyorum. Birol Güven verdiğimiz tepkileri erken ve haksız bulduğunu yazan bir açıklama yapmış. Acaba daha kaç bölüm daha Denizlilileri şehir yaşamından uzak yaşayan ve görgüsüz bir aile profili ile izleyeceğimizi kendisine sormak istiyorum.
Yazar açıklamasında “Aslında, karşı olduğu Berke’nin ailesi değil, kızının kendisi. Yani, Meltem işin özünde, kızının erken evlenmesine karşı.” olduğunu yazmış. Yazar senaryo gereği aile babası Haluk kızının erkeklerle gezip tozmasına karşı olduğunu ve karşısına erkek arkadaşları ile gelmesindense nişanlısıyla gelmesini daha tercih ettiğini Haluk karakterinin repliğine yazmış. Burada yanlış olan bir şey daha var, günümüzde Meltem karakterinde ki pek çok annenin “Kızım okulunu bitirsin, evlensin, bir an evvel hayata atılsın, mutlu yuvası olsun” diye düşündüğünü yazar Birol Güven görmüyor mu? Her şehirli ailenin okumuş ve okulu bitmekte olan ailenin kızlarının o yaşlarda evlenmesinin yanlış olduğu kanısına Birol bey nerden varmış?
Ayrıca yazar açıklamasının devamında “Ben, elbette, Denizli’nin çok gelişmiş bir şehir olduğunu biliyorum. Meltem’in kızını, Denizlili bir sanayicinin, kolejlerde okumuş, yakışıklı oğluyla evlendirebilirdim ama buradan bir çatışma, bir eğlence, her şeyden önemlisi bir hikâye çıkaramazdım” demiş. Yazarın hikâyeyi eğlenceli bir hale getirmek için illaki Denizlili bir aileyi yerin dibine vurması gerekmezdi. Kız isteme töreni sonunda kayınvalidenin gelinine takacağı bileziği çantasından çıkarırken söylediği söz ile kayınvalidenin sonradan görme biri gibi davranması acaba Birol beyi çok mu eğlendirmişti. Açıklamasının ikinci paragrafının son cümlesinde “Bu durum günümüz Denizlisi’ni yansıtmaz” demiş. Birol beye sormakta yarar var. Acaba bu durum hangi zaman diliminin Denizlisi’ni yansıtmaktadır?
Yazar açıklamasının son paragrafında “Anne baba geleneksel Denizli’yi, oğulları da modern-gelişmiş Denizli’yi temsil ediyor” demiş. Ben Denizli’de de bulundum. Benim eniştemin ailesi Denizlili. Modern ve gelişmiş Denizli’yi temsil etmek isteyen gençlerin hiçbiri küpe takmıyor. Zaten küpe takan gençlerinde modernliği ve gelişmişliği temsil ettiğini söylemek öznel bir davranış olur. Yani Birol Güven’in kendi kafasındaki, hatta hayal dünyasındaki, Denizli ile gerçek Denizli arasında kocaman bir fark var…
BALKAN YEMEKLERİ
13 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024