Hazreti Mevlana’nın Son Bilgelik Hikayesi
Gel, gel, ne olursan ol, yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol, yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da, yine gel.” dizelerinin sahibi Mevlâna Celaleddin-i Rumi Allah’ı içimizde aramamiz gerektiğini söylüyor. Mevlana, dünyada Rumi olarak anılır.
Aşka dair birçok şairin dizeleri vardır ama Mevlana tasavvuf yolunda aydınlanmış, Allah’ı içimizde aramamız gerektiğini bize söyleyen oldukça tanınan ve sevilen bir aydındır. Bazen duygu yoğunluğumuz ile darmadağın olmuş kalbimizi Allah yolunda toparlamamıza yardım eder.
Mevlana, bir gönül adamıydı. Aşk ustasıydı. Allah aşkının sanatı ile doluydu. O kadar doluydu ki bu aşk ile “Mesnevi ” adında o muhteşem eseri yazmıştı.
” O’nu Hıristiyanların haçındabulmaya çalıştım ama orada degildi. Hintlilerin mabedine, eski pagodalara gittim, hiçbirinde en ufak izine rastlayamadım. Dağları , vadileri gezdim, ne doruklarda ne de derinde bulabildim o’nu. Mekke’ye, Kabe’ye gittim orada da değildi. Alimlere , filozoflara sordum, idraklerinin ötesindeydi. Derken kalbimin içine baktım… Orada, öylece durmaktaydi… O bulunabilecek başka hiçbir yerde değildi.” sözlerinin sahibi …
Yüce pir , Ve işte Mevlana ;
“her dil gönlün perdesidir, perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.”
diyen, diyar-ı rum’ da görülemeyeni gören, dünyâ malının muhabbetini kalbine koymayan gönül zengini.
“bazen uzun kış gecelerinde görülen bir rüya
sarhoş gözlerimi dolduran bir şarap hayali olup
olmadığını merak ederim canım sevgilim
bazen merak ederim o lal şarabı mı içmeli
yoksa her biri,
üzerinde yüzünün kazılı olduğu bir inci tanesi olan
ve adını anmak için tespih olarak çektiğim
gözyaşları mı dökmeliyim?
seni geriye çağırmanın bir çok yolu var.
evet, hatta benim için bir düş olsan bile..
sen ne tür bir kuşsun ki,
geride yüzüme sürecek tek tüyünü bile bırakmadan
bu kadar uzaklara uçtun!
eğer uçuşunun kendisini bırakamadıysan,
bir anısını da mı bırakamadın?
gökyüzündeki uçuşunu izlemek için
güneşin gözü mü olmalıyım?
benden kaçsan da seni yukarılarda tutmak için,
kanatlarının altındaki rüzgar mı olmalıyım?
Şems, güneşim, üzerinde durduğum dünyanın merkezi,
vurulmuş bir kuş, bir keklik, bir bir sülün, bir güvercin.
bir zamanlar kartaldım,
ama şimdi sensiz bu gökler çok engin. ”
Mevlana’ya sormuşlar “aşk nedir?” diye
-ben ol da bil
Demiş.
sen gittin ve sen gidince ben kan ağladım,
senin büyük acınla uzun uzun ağladım.
sen yalnız gitmedin, gözlerim de senin arkandan gitti.
madem ki artık gözlerim yok, nasıl ağlayabilirim?
Hz. Mevlana Mesnevi’ye başladığında 55 yaşındaydı, bitirdiğinde 67. 12 sene yazıyor ve Mesnevi’yi de bitirmiyor zaten. Son bilgelik hikayesini yarım bırakıyor.
Hepinize Hz Mevlana’nın ki gibi gönül güzelliği diliyorum…
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce
Harika bir yazı olmuş. Keyifle okudum. Yüreğine sağlık…