Yaz dolayısıyla hepsi yoğun bir konser programında ve farklı şehirlerde… Zoom üzerinden konuşmak için sözleşiyoruz. Edis arkasında müzik aletlerinin olduğu bir stüdyoda, Anıl bir etkinliğin göbeğinde, Ekin bir evde… Başlıyoruz sohbete… Edis “Rafine bir hayatım yok artık. Eskisi kadar korumacı değilim” diye anlatıyor kendisini, Anıl Piyancı müzikle hayatının baştan sonra değiştiğini söylüyor, Ekin Beril‘se “Ben hala evde müzik yapan kızım” diyor.
‘Kainat’ şarkısı için nasıl bir araya geldiniz?
EDİS: Üçümüz de eskiden beri arkadaşız. Hatta çok samimi arkadaşlarız. Birbirimizle çalışmak için de defalarca konuşmuştuk. Coca-Cola buna fırsat oldu, bizi bir araya getirdi.
Şarkınız nasıl ortaya çıktı?
ANIL PİYANCI: Ekin bu şarkıyı bize ilk dinlettiği anda çok etkilendim, hemen üzerine çalışmaya başladım. Uzaktan çalışmak zorunda kalsak da çok keyifli bir süreçti.
EDİS: Evet, Ekin nasıl yaptın bu şarkıyı ya?
EKİN BERİL: Bir gün otururken oldu. “Hepimizin içinde patlamaya hazır bir bomba var. Bunu gizliyoruz. Onu bir an önce salmalıyız ve medenileşmeliyiz” üzerinden çıktı sözleri.
EDİS: Anıl kendi söylediği bölümü plajda yazdı. Ben Londra’daydım, benim kısmımı Ekin’le birlikte Zoom’da yazdık. Hepimizin ruhuna iyi gelen bir yaz şarkısı oldu.
Sizin içinizde nasıl bombalar patlıyor?
EKİN BERİL: Hepimizin içinde patlamaya hazır bombalar var ama biz bunu daha fazla yaşayan insanlarız. Çünkü besteler yapıyor, şarkılar yazıyoruz. Bunlar aslında göstermeye çalıştığımız taraflarımız. Bizler kendimizde keşfetmeye çalıştığımız parçalarımızı arayan tipleriz. Şarkıdaki gibi bizler ‘düşen göktaşları’ olabiliriz (gülüyor).
TÜM GALAKSİLERİ DOLAŞIYORUZ
Şarkıda “Bebeğim senin için dolaştım tüm galaksileri” diye bir söz var. Hiç size tüm galaksileri dolaştıran bir bebeğiniz oldu mu?
EKİN BERİL: Benim ilk aşkım olmuş olabilir. Lise 1’deydim.
EDİS: Bence orada “Bebeğim” dediğimiz, tek bir kişi ya da konu değil. İnsan doğru bebeği bulana kadar tüm galaksileri dolaşır ama onu bulduğumuzu zannederek de dolaşabiliriz. Yani sürekli bir dolaşım halindeyiz (gülüyor).
EKİN BERİL: Biz insanlar olarak gezegenler gibiyiz. Bir ortama girdiğimizde kimin enerjisi yüksekse insanlar onun etrafında dönmeye başlıyor. Bu kainattaki düzenden de o kadar farklı ilerlemiyor. O yüzden bir yandan tüm galaksileri dolaşıyoruz.
Anıl, sen dolaştın mı galaksileri?
ANIL PİYANCI: Dolaştım ve bebeğim de oldu. Altı aylık. Bugüne kadar onun için dolaşmışım herhalde.
FÜZYON BİR DÖNEM…
Üçünüz de farklı müzik türleri yapıyorsunuz, müziğinizi aynı potada buluşturmak zor muydu?
EDİS: Bu dönem için zor değil bu… Rap ve alternatif müziğin popa, pop müziğin melodik rap’e ve alternatif müziğe yaklaştığı füzyon bir dönem… O yüzden doğru bir şarkı yaptık.
EKİN BERİL: Üçümüzün enerjisi o kadar iyiydi ki hepimiz birbirimizin parlaması için uğraşıyorduk. O yüzden farklı tarzlarda müzik yapan insanlar gibi hissetmedik. Hepimiz aynı şeyi yapıyorduk bence.
“Rap popu öldürdü” gibi şeyler söylenirken siz aslında farklı müzik türü yapanlar arasındaki dostluğu da gösteriyorsunuz…
EDİS: O tartışmalar biraz geçti artık. Bir de rap mi, pop mu, alternatif mi daha çok dinleniyor, bu müzik platformlarına ve o platformları kullananların yaş gruplarına göre değişiyor. Ama genel olarak platformlara bakınca rap ve pop arasında çok büyük bir fark olmadığını görüyorsun.
Birbirinizi nasıl anlatırsınız?
ANIL PİYANCI: Edis’le İzmir’den tanışıyoruz, zaman içinde çok yakın olduk. Ekin’le de müzik üzerinden tanıştık ama kendisini de, tavrını da en az müziği kadar seviyorum.
EDİS: Kendi müziğimi aradığımda memleketime döndüğüm bir süreç vardı. O dönem hep Anıl’ın stüdyolarında geçti. Ekin’le de çok eski tanışıklığımız, ilk acemi dönemimizi hatırladığımız ve birbirimizi büyürken izlediğimiz bir paylaşımımız var. Benim için onlar çok özel, buradaki herkes iyi insan ve profesyonel.
EKİN BERİL: Onlar benim için pozitif enerji ve kalıcı arkadaşlık demek.
Üçünüz bir aradayken müzik dışında ne yaparsın?
EKİN BERİL: Eğleniyor, dans ediyor, partiliyoruz.
EDİS: Birlikte çok mutluyuz, iyi arkadaş sohbeti yapıyoruz. Ekin çok enerji veriyor. Anıl daha stabil, ben bazen konuşuyorum, bazen duruyorum falan…
‘ÇOK UZUN BİR SÜRE ÇABALADIM, ÇOK ÇALIŞTIM’
Üçünüz de 90’lı yıllarda doğmuşsunuz… 90 kuşağını nasıl anlatırsınız peki?
ANIL PİYANCI: Teknolojinin hem olmadığı hem de çok olduğu dönemi yaşayan çılgın bir kuşak. Sokakta oynarken hayatımıza bilgisayarların girdiği, CD satılırken dijital müziğe geçtiğimiz, kayıt alınamıyorken şimdi bütün kayıt programlarına sahip olduğumuz, iki tarafı da yaşayan insanlarız. O yüzden daha yaratıcı ve çılgın bir nesil 90’lılar, biz de avantajlarını kullanıyoruz.
Anıl Piyancı: “90’lı yıllarda doğanlar daha yaratıcı ve çılgın bir nesil.”
Peki müzikteki beklentilerde nasıl değişimler yaşanıyor, neler değişiyor?
EKİN BERİL: Bundan önce müziğe ulaşırken en endüstriyel, en görünen olana ulaşıyorduk. Şu an yapılan prodüksiyonun da tam bir önemi kalmadı.
Nedir şimdi önemli olan?
EKİN BERİL: Sen kimsin? Müziğini nasıl tasarlayıp yapıyorsun? Senden ne çıkıyor? İnsanların ‘gerçek’ olanı görmek istedikleri bir dönemdeyiz.
EDİS: Evet, gerçek olan önemli. Mesela pop alanında bize ait olmayan anlatımlar artık yok.
Her gün yeni isimler müzik dünyasına giriyor. Ama sizin şarkılarınız çok dinleniyor, klipleriniz milyonlarca izleniyor. Siz neyi doğru yaptınız?
ANIL PİYANCI: Emin değilim, bunu net bir şeye bağlayamıyorum. Şunu söyleyebilirim, çok uzun süre çabaladım, çok uzun süre çalıştım, denedim ama yine de “Bir sonraki şarkım şöyle olacak” diyemem.
EDİS: Aynen. Müzikal zevkimizin insanlarla uyuştuğu zamanlar var, uyuşmadığı zamanlar var. Kainatın bir hediyesi olarak doğru insanlar benim karşıma çıkıyor.
‘HAYATIM 0’DAN 100’E ÇIKTI’
Tanınmak, başarı hayatınızda neleri değiştirdi? Mesela Anıl bir röportajında “Sokakta yaşadığım dönemler oldu, şimdi Mercedes’e biniyorum” demiş…
ANIL PİYANCI: Müzik hayatımı baştan sona değiştirdi. Sokakta yaşamıyordum ama ailemin durumu iyi değildi. Sıfırdan bazı şeyleri becerdim. Hayatım 0’dan 100’e çıktı.
EKİN BERİL: Benim hayata bakış açımda hiçbir şey değişmedi. Ama dışarıdan insanların beni görüş şekilleri farklılaştı. Ben hala evde müzik yapan kızım.
Anıl Piyancı
Edis’e sormuyorum çünkü zaten senin hayatın şöhretle tamamen değişti…
EDİS: Hayır (gülüyor). Artık eskiye döndüm. Daha iyi hissediyorum. Seninle eskiden konuştuğumuz gibi rafine bir hayatım yok artık. Daha rahatım, insanlar içindeyim. Eskisi kadar korumacı değilim.
EKİN BERİL: Yaşıyorsun resmen artık…
EDİS: Evet, seve seve yaşıyorum.
Nedir bu değişimin sebebi?
EDİS: Pandemide normal insan olduğumuzu hatırlayınca, o kadar adrenalin olmadan, kendi hayatımızı yaşayıp, evde yemek yapmaya başlayıp dostlarımla daha çok görüşünce biraz toparladığımı düşünüyorum. Pandemi şöhretin illüzyon algısını biraz götürdü.
Ekin evinde kendi kendine şarkılar söylerken şimdi bu düetin bir parçası. Ünlü olma ve tanınma şekli de değişti diyebilir miyiz?
EDİS: Evet, değişti, çok daha farklı aktörler var artık. Ama müzisyen için bir şey değişmiyor. Biz müziğimizi yaptığımız sürece kimin ne kadar tanındığının da bir önemi yok gerçekten. Biz müziği seviyoruz. Hepimiz onun için buradayız. İşimizi seviyoruz, işimizi büyük yaparsak takdir görüyoruz. Çok büyük beklentilerimiz yok. Mesela beni tanıdınız, hala tanımayan insanlar vardır ama en azından dinleyiciye karşı kendimi çok anlattım. E, yetti. Şimdi yeni bir olay olmadıkça bir şeyleri baştan yazmanın anlamı yok. Sevdiğin şeyi yapmanın önemi var. Önemli olan müziği tanıtma hikayesi.
Ekin Beril
‘İNGİLİZCE ŞARKIYI BTS’İN DE ÇALIŞTIĞI SÖZ YAZARI AUGUST RİGO YAZDI’
Edis global bir işin olacaktı. Ne kadar yol alındı? Ne bekliyor bizi?
EDİS: Evet, olacak. Seninle daha önceki bir röportajımızda şarkıları dinlemiştik ama o şarkılar değişti.
Neden?
EDİS: Üzerinden zaman geçti, söylemekten sıkıldım. Yenileri var ve daha güzel olduklarını düşünüyorum. Türkiye’de birçok insan İngilizce şarkı yapıyor, ben de duruma daha basite indirgeyerek bakıyorum. Ama tabii çok profesyonel bir ekibim var ve çok önemli insanlarla çalışıyorum. Umarım proje başarılı olur. Ben yaptığım şeyden mutluyum. Eylülden itibaren şarkıları yayımlamaya başlayacağız.
Kimlerle çalıştın?
EDİS: İlk şarkı tamamen İngilizce yazıldı. Şarkıyı, Justin Bieber ve BTS’in çok çalıştığı söz yazarı August Rigo yazdı, müziği Emrah Karakuyu’ya ait. Nakaratı Türkçe olabilir diye düşünüyorum. Çünkü ben bir yeri bırakıp başka bir yere gitmiyorum, buradaki dinleyicimin dinleyeceği İngilizce şarkılar yapmak istiyorum. Amacım Türkiye’deki kitleme yabancı şarkı yapmak, müzikal yolculuğumu zenginleştirmek. Tabii global olarak açılmak da var ama buranın gücüyle.
Edis: “Biz müziği seviyoruz. Hepimiz onun için buradayız. Beni hala tanımayan insanlar vardır ama en azından dinleyiciye karşı kendimi çok anlattım. E, yetti. Şimdi yeni bir olay olmadıkça bir şeyleri baştan yazmanın anlamı yok. Sevdiğin şeyi yapmanın önemi var.”
EUROVISION’A KATILIRLAR MI?
EKİN BERİL: Ben katılmam gibi. Ama bir yandan da eğlenceli ve süper bir deneyim.
ANIL PİYANCI: Ben katılırım.
EDİS: Eurovision çocukluk hayalimdi. Sertab Erener’in birinci olduğu günü unutamıyorum. Ama kendi adıma şimdi bir yola girdim, hazır şarkılarım var zaten, onların heyecanını yaşayacağım. İnsanların katılmamı çok istediğini de biliyorum. Çekimser olmakla belki bir tık bencillik ediyorum. O yüzden çok kesin bir şey söylemeyeyim. Bence Eurovision’a bir daha katılıp katılmayacağımız bir kesinleşsin, ona göre düşünelim, şartları dinleyelim.
Kaynak: Hürriyet
Haberler.com
BALKAN YEMEKLERİ
15 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024