HER ŞEY GÜZEL OLMAK MIDIR?

27 2024 - 12:03

HER ŞEY GÜZEL OLMAK MIDIR?

(Last Updated On: 23/02/2024)

Günümüzün insanı ruh güzelliğine önem vermiyor. Çağımızın insanı beden güzelliğine kafayı takmış. Fizik ve beden güzelliği için trilyonları harcayan bu insanoğlu acaba ruh güzelliği için kaç kuruş harcıyor?

Bazı insanlar kendi olmak dışında her şeyi yapıyorlar ama bir türlü kendi hayatını yaşayamıyorlar. Başkasına yaranmak, başkasının hayatına özenmek, her zaman lüks içinde yaşamak gibi sebeplerden dolayı doğallığını kaybediyor. Doğal olmak çok zor değil herkes kendi gibi olsa sade hayatını yaşayarak yoluna devam ederse doğal olmuş olur.

Dünya’da kozmetik sanayine, makyaj endüstrisine harcanan para, bu alana yapılan yatırımlar belki de onlarca trilyon tutar, ancak, insanın ruh güzelliği için ne kadar bütçe tahsis ediliyor? Bu ikisi arasında kıyaslanmayacak derecede uçurumlar vardır.

İnsanın ruhunun doğallığını koruması ve ruhunun doğuştaki gibi tertemiz kalması için neler yapılması gerekiyorsa o yapılmalıdır. Bu alana ne kadar para harcansa yeridir.

Keşke ruh güzelliği için, insandaki ilim ve irfanı artırmak için trilyonlarca bütçe harcansa, bu tüm Dünya’nın mutluluğunu da beraberinde getirir.

Doğallık ve sadelik denilince sizin aklınıza ne geliyor, bilmem. Doğallık ve sadelik denilince benim aklıma, “insanın asıl fıtratı, çocukların bakışları, meczupların davranışları, hayvanların bütün halleri, çiçekler, böcekler, ağaçlar, bitkiler, taş, ova, dağ, kırlar, güneş, ay, yıldızlar ve insan dışındaki diğer tüm varlıklar” aklıma geliyor. Gerçekten de insan dışındaki tüm varlıklar sade ve doğaldır. İnsana gelince iş değişiyor. İnsan da bebeklik ve çocukluklarında doğal ve sadedir. Ondan sonra durum değişiyor.

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de son yıllarda büyük bir ilerleme kaydetmiş ve estetik ameliyat olanların sayısı gözle görülür oranda artmıştır. Bunda, modern hayat ve değişen değerler sistemiyle birlikte toplumların estetik anlayışlarının da değişmesinin, daha güzel veya yakışıklı olmak, kendini daha iyi hissetmek, kendine güven duygusunu kazanmak veya geliştirmek, hayatta daha aktif rol almak duygularının önem kazanmasının, insanların gelir seviyelerinin yükselmesinin ve dolayısıyla dış görünüşlerini esaslı şekilde değiştirecek ölçüde kendilerine para ayırabilmelerinin etkisi olduğu gibi, tıptaki ve özellikle estetik cerrahîdeki sınır tanımaz gelişmelerin ve sayısız seçeneklerin de katkısı olmuştur; bu şekilde, herkese ve her keseye yönelik estetik ameliyat türleri doğmuştur. Önceleri estetik ameliyat denilince film yıldızları, şarkıcılar ya da zenginler akla gelirken, estetik cerrah sayısının artması ve teknikteki gelişmelere bağlı olarak ameliyatların çok daha ucuza yapılabilmesi sonucu, artık herkes estetik ameliyat olabilmektedir.

Ülkemizde estetik cerrahî dünyadaki gelişimine paralel şekilde hızla ilerlemiş ve günümüzde bu konuda çok başarılı olarak kabul edilen sayılı ülkeler arasında yerini almıştır. Fakat bu gelişmeler yaşanırken, ortaya çıkacak hukukî uyuşmazlıkların çözümü üzerinde fazla durulmamış, estetik cerrahların sorumluluğu da diğer hekimlerin sorumluluğu gibi kanunlarımızda düzenlenmediğinden, bu konudaki boşluk, genel nitelikteki Borçlar Kanunu hükümleriyle doldurulmaya çalışılmıştır.

Genel olarak, tedavi amaçlı ve güzelleştirme amaçlı olmak üzere iki tür estetik ameliyattan söz edilir; bazen de bu iki amaç birlikte bulunur. Estetik ameliyatların bir kısmında, sadece güzel görüntü sağlayarak hastanın ruh sağlığını koruma değil, hastanın çektiği bazı acıların dindirilmesi de amaçlamaktadır. Ruhsal acılar yanında, bazı fizikî acılar ve ağrılar da estetik ameliyatlarla sona erdirilmektedir. Örneğin, doğuştan veya bir kaza sonucu burnunda şekil bozukluğu oluşan ve bu yüzden nefes alma zorluğu çeken hasta, estetik ameliyatla, hem düzgün görünümlü bir burna sahip olarak içine düştüğü olumsuz psikolojik durumdan kurtulacak ve hem de nefes almakta çektiği zorluk giderildiğinden daha rahat bir yaşama kavuşacaktır. Buna karşılık, normalden büyük memeye sahip olan bir hastaya yapılan meme küçültme ameliyatında, görüntüyü güzelleştirmenin değil, ağrı ve acının dindirilmesinin ilk planda amaçlandığı görülmektedir; zira böyle kişilerin sırt ağrısı çekeceği, ileride kamburluk ve duruş bozukluğu gibi problemlerle karşılaşacağı bilinmektedir.

Bazı estetik ameliyatlar ise tamamen görüntünün değiştirilmesi, güzelleştirilmesi amacına yöneliktir ve bu ameliyatlarda tedavi veya fiziksel acı dindirme amacı yoktur. Güzelleştirme amaçlı bu tür ameliyat ve girişimler, kişinin dış görünümünü bozan veya bozduğu düşünülen kılların, benlerin, sarkık veya farklı renkteki derilerin, sivilcelerin, kırmızı damar uçlarının, derideki yağ kümeciklerinin yok edilmesi ya da bedendeki ve yüzdeki sakatlık, olağandan farklı şekil ve deformasyonların, yara ve yara izlerinin, asimetrik olan veya ortalamanın üzerindeki ya da altındaki ebattaki uzuvların düzeltilmesi veya kapatılması için yapılan işlemlerdir.

Bu şekildeki estetik müdahalelerde amaç, beden sağlığı ve tedavisi değil, kişiye güzel bir görünüm kazandırmaktır.

Örnek olarak İslâm’da, insanın doğuştan getirdiği özellik ve şeklinin değiştirilmesi ve bu amaçla yapılacak her türlü estetik ve tıbbî müdahale hoş karşılanmamış; fıtratı bozmayı hedef alan müdahaleler olarak kabul edilmiştir. Fıtratı bozmayı, yaratılışı değiştirmeyi hedef alan tasarruf ve müdahaleler ise, yasaklanmıştır. Estetik ameliyatlar genel olarak, ya dikkat çekmek, daha güzel görünmek ya da tedavi amacına yönelik olmaktadır.

Dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslâm dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır.  Buna karşılık vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilecek, bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesi, fıtratı bozmak değil, bir tedavi işlemidir. Tedavi amaçlı olarak yapılan estetik müdahalelere ise dinimizde izin verilmiştir.

Evet, sayın okuyucularım, ben sadeliğe ve doğallığa o kadar önem veriyorum ki, rol yapılmasına ve sadelik ile doğallıktan uzaklaşılmasına tahammül edemiyorum. Güzellik ve samimiyet doğal ve sade olmaktadır!

 

Yazımı şu şiirimsi sözlerle noktalamak istiyorum:

 ‘’Doğal olan her şey güzeldir

Doğal olan her şey özeldir

Doğal olan her şey dikkat çeker

Doğal olan her şey sevilir’’

 

 

 

Sorularınızı ve cevaplarınızı bekliyorum,

oksana.kozak.author@gmail.com

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.