Balkanlar’ın üç önemli ülkesi Hırvatistan, Bosna Hersek ve Sırbistan, 1992-1995’te yaşanan savaşın ardından şekil değiştiren ancak bitmeyen siyasi krizlerle mücadele ediyor.
Bölgede Slovenya’dan sonra Avrupa Birliği (AB) üyesi olan Hırvatistan, Bosna Hersek’in bir anlamda içişlerine karışması ve Sırbistan’ın Rus petrolünü ithal etmesine engel olmasının yanı sıra Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic ve Başbakan Andrej Plenkovic’in sözlü atışmalarıyla da son dönemde dikkatleri üzerine çekti.
Hırvatistan, ilk olarak, Bosna Hersek’te temmuzdan bu yana tartışmalara neden olan seçim yasasına ilişkin Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt ile “gizliden gizliye aylarca görüştüğünü” itiraf etti.
Bosna Hersek’te uzun tartışmalara ve siyasi krize neden olan seçim yasasına ilişkin Schmidt ile doğrudan görüştüklerine dair itirafın ardından Plenkovic, 2 Ekim’de yapılan seçimden önce, Boşnak seçmenlere Hırvat aday için oy kullanmamaları çağrısında bulunarak, bu durumu “sahtekarlık” olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Bu itiraftan birkaç gün sonra Schmidt, tam da seçim akşamı, Bosna Hersek’teki Hırvat milliyetçilerin elini güçlendirdiği ifade edilen seçim yasasını “dayattığını” açıkladı.
Bosna Hersek’in ardından Hırvatistan, Sırbistan’a karşı hareket ederek, Rusya’ya yönelik yeni yaptırım paketi görüşmelerinde Rus petrolü sınırlandırmasına ilişkin kısma Sırbistan’ın da eklenmesini sağladı.
Sırbistan’ın düşük fiyatlı petrol almasını doğru bulmadığını söyleyen Hırvatistan, bu hareketiyle yine bölgedeki okları üzerine çevirdi.
Hem Bosna Hersek hem de Sırbistan’a karşı tutum sergileyen Hırvatistan’daki Milanovic-Plenkovic atışması ise ülkedeki siyasi krizin su yüzüne çıkmasına neden oldu.
Hırvatistan’da 2020’de yapılan seçimleri kazanarak cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen sosyal demokrat Milanovic ile merkez sağ Hırvat Demokrat Birliği (HDZ) Genel Başkanı ve Başbakan Plenkovic arasındaki karşılıklı suçlamalar özellikle Bosna Hersek meselesinde büyüdü.
Milanovic, Hırvatistan’ın Bosna Hersek’teki Hırvatları korumak noktasında “sınıfta kaldığını” ifade ederken Plenkovic de Milanovic’in “yoluna taş koyduğunu” savundu.
Yaşanan bu gerginlikler üzerine Hırvatistan tarafı sessizleşirken, Bosna Hersek ve Sırbistan’a karşı ne tür bir tavırla devam edeceğini ilerleyen günler gösterecek.
Bosna Hersek ise 2 Ekim’de yapılan seçimin akşamında, tam da sandıkların açıldığı bir zamanda Schmidt’in “işlevsellik” paketi adı altında “dayattığı” seçim yasasıyla şaşkına döndü.
Ülkedeki tüm siyasi aktörlerin seçim sonuçlarına odaklandığı bir zamanda açıklanan yasa o anda herkesin ilgisini çekmese de karara ilişkin detayların paylaşılmasıyla özellikle Boşnaklar tarafından tepkiyle karşılandı.
Schmidt’in “dayattığı” yasaya göre, Bosna Hersek Federasyonu’nu Halklar Meclisi’ndeki kurucu halkların (Boşnak, Hırvat, Sırp) delege sayısı 17’den 23’e çıkartılırken, Federasyon’daki 10 kantonda çoğunlukla Hırvatların yaşadığı bölgelerden temsil sayısı artmış oldu.
Bosna Hersek’teki HDZ’nin lehine olduğu savunulan bu kararın, pratikte ne şekilde uygulanacağı ancak gelecek günlerde oluşturulacak meclis dağılımında belli olacak.
Ülkedeki temel sorun Hırvatların, devletin en üst mevkisi olan Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinden Hırvat olanının yine o halktan seçilmesini talep etmelerinden kaynaklanıyor, zira konseyin Boşnak ve Hırvat üyeleri Bosna Hersek’in iki entitesinden biri olan Bosna Hersek Federasyonu’ndaki (FBIH) oylarla belirleniyor.
Dolayısıyla Hırvatistan’ın da desteğiyle Bosna Hersek’teki milliyetçi Hırvatlar konumlarını güçlendirmeye çalışırken, bu kapsamda ülke sürekli yeni bir siyasi krize sürükleniyor.
Bosna Hersek’te 1992-1995’te yaşanan savaşı sonlandıran Dayton Barış Antlaşması’nın beraberinde getirdiği karmaşık siyasi yapı gereği de ülkede anlaşmazlıklar yaşanırken, konseyin Hırvat üyesi ılımlı siyasetçi Zeljko Komsic, Schmidt’in “dayattığı” yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Bundan sonraki süreçte Bosna Hersek’i siyasi anlamda zor günlerin beklediği ifade ediliyor.
Hırvatistan, geçen haftalarda Çekya’nın başkenti Prag’da gerçekleşen toplantıda, Plenkovic’in girişimiyle Rus petrolü sınırlandırmasına ilişkin kısma Sırbistan’ın da eklenmesini sağladı.
AB’nin onayladığı paket kapsamında Sırbistan 1 Kasım’dan itibaren Hırvatistan üzerinden Rus petrolü alamayacak duruma gelirken Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’in müdahalesiyle tarih 1 Aralık’a ertelendi.
Vucic, Rusya’nın, AB dışındaki üçüncü ülkelere ihraç ettiği petrol fiyatının sınırlandırılmasına ilişkin karardan muaf tutulmayı beklerken, Hırvatistan’ın hareketini “çelme atmak” olarak değerlendirdi.
Hırvatistan, daha önce de İkinci Dünya Savaşı’nda ülkedeki en büyük toplama kampı olan Jasenovac’ı temmuzda ziyaret etmeyi planlayan Vucic’in ülkeye girişini yasakladı.
Aleksandar Vucic, savaş kurbanlarını ziyaret etmeyi amaçladığını söylerken, Hırvatistan tarafı ziyaretin “siyasi” olduğunu savundu. Hırvatistan Dışişleri Bakanı Gordan Grlic Radman, Vucic’in diplomatik ilişki protokollerini ihlal ettiğini ve ziyarete ilişkin bilgileri resmi olmayan yollar üzerinden öğrendiğini söyleyerek, ülkeye girmesine engel oldu.
Sırbistan ve Bosna Hersek ile gerilen Hırvatistan, sessizliğini korumaya devam ederken, arka planda yaşananları ise gelecek günlerdeki gelişmeler gösterecek.
Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ın savaş yıllarından bu yana devam eden anlaşmazlıkları, dönem dönem siyasi kriz olarak yüzeye çıkmaya devam ediyor.
KÖŞE YAZARLARI
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
13 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
21 gün önceKÖŞE YAZARLARI
22 gün önce