DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 0%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

238 okunma

hizmet Şuuru

ABONE OL
08/04/2017 21:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir insanda; herhangi bir nimet veya hünerden fazla varsa o insanın omuzlarında çok büyük bir imtihan vardır. Bu imtihandan başarı ile geçebilmek için, hizmet yarışında var gücümüz ile çalışmamız gerekir. Bunun için bizim manevi veya maddi bir gücümüz varsa, bunları inandığımız büyük davamız ve ideallerimiz için sarf etmesini bilmeliyiz. İşte bu sarf etme şeklide hizmet ile olmaktadır. Bu sebeple ilk lazım olan, inançtır; eğer inancınız yoksa insan bir hiç demektir. Bundan sonra ihlas gelir. Eğer samimi iseniz, niyet hayır, akıbette hayır olur. Arkadan plan gelir. Eğer siz bir prinç yetiştirecekseniz bir yıllık, yok eğer insan yetiştirecekseniz 100 yıllık plan yapmanız gerekir. Daha sonra program gelir. Planla-program ayrıdır. Program planın hayata geçirilişidir. Bunu çalışmak takip eder. Çünkü çalışmadan hiçbir şey elde edilmez, unutmayalım ki çalışan tilki, uyuyan aslandan iyidir. Arkadan vazife takibi gelir. Eğer yapılacak hizmetin kontrolü ve takibi yapılmazsa emekler boşa gider ve hizmetin en son halkası ise; karanlık bir gecede, kara bir taşın üzerindeki, kara karıncayı yaratan, gören ve bilen Allah’a dua gerekir. Hizmetin tacı aşktır. Sevmek lazımdır. Bülbülün güle olan aşkı gibi. Yetmez azimli olmak icap eder. Öyle bir azim ki tekeden dahi süt çıkarır. Devam ile bilgili olmak gerekir. Ama bu bilgi, günümüz bazı alimlerindeki burun büyüklüğü ve kalp kırıcı değil, meyve yüklü ağaçların eğik dalları gibi mütevazı olmalıdır. Hizmet verilen özellikle Balkan coğrafyası; madden Osmanlı’dan ayrılsa dahi, manen Osmanlı’ya bağlı bir coğrafyadır. İster kabul edelim, ister etmeyelim. Tarih Türk Milleti’nin omuzlarına vazifeden kaçamayacağı hizmet sorumluluğu yüklemiştir. Çünkü bu topraklara bakan bir Avrupa ülkesinin bakış açısı ve niyeti ile Osmanlı’nın küllerinden çıkmış bir Türkiye’nin bakış açısı farklıdır. Türkiye bu topraklara ilk önce hak ve adalet için ve bunu takiben mazlumun yanında olmak, ihtiyaç sahibi kardeşlerinin yardım yaparak yanında olmak gözüyle bakmaktadır. Ayrıca birçok Sivil Toplum Kuruluşu hizmette yarışmaktadır.

YARIŞ PİSTİ

Bu hizmet yarışı, hayırda yarıştır. Malumunuzdur ki bu dava bir keçi patika yolu değildir. Birçok kulvarları olan bir yarış pistidir. Herkes bu yarış pistinde, kendi kulvarında yarış yapmaktadır. Peki, hizmet için koşturan, yarışan bu insanların derdi nedir? Biz buna dertle, dertlenmek diyoruz. Bunu da anlatan iki kelimeye dikkat çekiyoruz. O da “yanmayan, yakamaz”; Peki nedir bu yanmak? Eğer siz Helal 3’ün Haram 5’den büyük olduğunu biliyorsanız, güçlü olanın değil haklı olanın üstün olduğuna inanıyorsanız ve bir gün çok şaşalı veya muhteşem bir hayat yaşadıktan sonra 5 metrelik kefen ile toprağa konulacağınıza ve verilen bütün nimetlerden ve imkânlardan hesaba çekileceğinize iman ediyorsanız siz yanıyorsunuz demektir. İşte o yüzden, Türkiye’deki sıcak ve güzel evinizi, eşinizi, gözlerinizin nuru yavrularınızı ve rızkınızı çıkardığınız işinizi bırakıp Balkanlar’a geliyorsunuz demektir. Peki bu yapılanlar boşa mı gitmektedir? Hayır ilk önce kul bilmez ise Allah bilir. Kaldı ki şu Balkanlar da olanlar, buradaki Türk-Arnavut-Boşnak-Roman kardeşlerimizin bize sarılırkenki kuvvetli sarılışları; yapılan hizmetler, kardeşlerimizin güler yüzü ekilen tohumların, bire kırk veren buğday başakları gibi serpildiğini gösteriyor bize. Hani şöyle dercesine,” 100 yıl önce nerde kalmıştık ver elini Türkiye” diye haykırıyor Balkanlar, çünkü biliyor ki Türkler’in dedeleri ile bu topraklarda huzur ve adalet vardı, onların torunları ile tekrar huzur ve adalet sağlanacaktır Balkanlar’da. Tabi bunun için; yukarıda esaslarını yazdığım kaideler ışığında hizmet yarışına girmek şarttır. Bunu bizler rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü bizler bir secde edip, bin secdeden kurtulmuş insanlarız.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP