DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34033180.13272%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

İktisadi Güçler ve Türk Siyasal Hayatı
59 okunma

İktisadi Güçler ve Türk Siyasal Hayatı

ABONE OL
25/01/2021 12:37
İktisadi Güçler ve Türk Siyasal Hayatı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Türk Siyasal Hayatı

Osmanlı Devletindeki güçlü merkezi otorite ve güçlü devlet fikri Türkiye Cumhuriyeti’nin de sahip olduğu bir özelliktir. Osmanlı imparatorluğunda İsrafat kanunu iktisadi gücün istenildiği gibi kullanılmasını engelliyor ve dolayısıyla iktisadi gücü elinde bulunduran kitlenin siyasal bir güç kazanabilmesi mümkün olmuyordu. Devlet kendisi dışında bir güç odağına siyasal bir yetki fırsatı vermemiştir. Ekonomik güce sahip kitlelerin de çok fazla devlete etki edecek siyasal bir güç talebi yoktu.

Türk Siyasal Hayatı

Osmanlı Devletindeki merkezi yönetim anlayışı ile beraberinde Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezi yapılanması da Siyasal bir yapılanma ile şekillenmiştir. Devletin ekonomik gücü elinde bulunduran gruplara, iş adamlarına, girişimcilere  müdahalesi her zaman sınırlı ölçüde baskı altında ama ılımlı  denetleme etrafında şekillenmiştir. Yeni kurulan Cumhuriyet Türkiye’sinde tek partili bir dönem mevcuttu ve sadece gelişme, kalkınma, modernleşme ve Statükoyu koruma politikaları sürdürülüyordu. İş ve Ticaret çevreleri devletle karşı karşıya gelmemeleri gerektiğini düşünüyordu ve Devlet ile uyum içerisinde işlerini yapıyorlardı. Bilinen aksine Özel sektör yönlendirici etkin bir baskı grubu olarak kullanılmıyordu.

Liberal bir ekonomi ve politika anlayışı yoktu ve Devletin piyasayı, iş  insanlarını, iktisadi gücü olan grupları denetleyebildiği bir düzen söz konusuydu. Özel sektör her zaman hükümetler ile iyi geçinmesi gerektiğinin farkındaydı. Şayet iktisadi gücü olan gruplar dönemin hükümeti ile bir anlaşmazlık yaşarsa uyum içerisinde çalışamazlarsa bu kendileri için bir sorun teşkil edecektir anlayışı söz konusudur.

Devlette ekonomik gücü elinde bulunduran bir tekele siyasal düzeni değiştirme fırsatı tanımamıştır. Poggi “Gerektiğinde kişisel çıkarları aşabilen ve toplumun genelini ilgilendiren konularda kamuoyu oluşturabilen vatandaşlardan oluşan birliğe “ kamu çıkarını gözeten burjuvazi” olarak nitelendirmiştir. Ekonomik katmanlar Türkiye’de uzun yıllar ezilmiş ve statü olarak altta kalmıştır. Kıta Avrupası’nda sivil toplum ve burjuvazinin  etkin olduğu coğrafyalarda bu durum çok farklıdır. Batıda yerel güçler devlet ile daha iyi bir ilişki kurabiliyor ve çok fazla merkezi otoritesi olmayan devletler içerisinde aktif siyasal düzene etki edebilmektedir.

Süreklilik içeren Osmanlı – Türkiye geçiş dönemi statükoyu koruma ve Eski Devlet aklı anlayışı ile siyasal birliği koruma çerçevesinde şekillenmiştir. Türkiye, Liberalizm etkisi altında gelişen bir ülke olsaydı iktisadi gücü elinde bulunduran kitlenin daha özgür ve daha rahat bir yapı ile beraberinde Türk Siyasal Hayatına çok daha fazla etkisinin olacağını düşünüyorum. Türkiye’de bu süreçte  çok partili döneme geçiş döneminde, toplumsal katmanlardan bağımsız olarak hareket eden siyasal partiler etkin olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de bir siyasal meşruiyet krizi söz konusudur. Dolayısıyla siyasal hayatın gelişmesi pek mümkün olmamıştır. Türkiye’de geçmişten bugüne tarihsel olarak siyasal hayatı etkileyebilen bir iktisadi güç grubu, özel sektör ve sivil toplum grubu yoktur.

Batıdaki gibi girişimci bir orta sınıf  bulunmadığı için toplumsal katmanların devlete bağlılığı devam etmiştir ve etmektedir. Osmanlı’dan gelen güçlü devlet geleneği ile beraberinde Türkiye Cumhuriyeti’nde Patrimonyal Devlet yapısı devam etmektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP