Sonuç da onlar bir Viking’tir. Dolayısıyla geleneksel olarak bu işi yapıyorlar. Danimarka’da bizim çalıştığımız bir sürü adamlar var. Temsilcisi olduğumuz Thorco zaten Danimarkalı bir firma. Kuruluşu ise oldukça eski ve Since 1768 yazıyor. Yani Danimarka’da böyle bir sürü firma var.
İLYA Denizcilik, Selçuk Arkın ve Görkem Övün ile birlikte iki ortak olarak 2003 yılında kurulmuş. Aynı zamanda İzmir Deniz Ticaret Odası (IMEAK) Meclis Üyesi olan Selçuk Arkın, proje taşımacılığı ile ilgili şu bilgileri verdi. Denizcilik günümüz de, kendi alanları içinde ayrılmaya başladı. Son 10 yıldan beri askeri bir terin olan lojistik diye bir kavram ortaya çıktı. Bununla birlikte, acenteler artık lojistik ayağı olarak da denizciyim diyebiliyor. Liman operasyonunu yapan kişiler, gemi kiralama yapan kişiler de denizciyim diyebiliyor. Genel olarak taşımacılık dünyası, kendine bir ara denizciyim diyebiliyordu. Aslında, deniz, kara, hava ve bununla birlikte demiryolu taşımacılığı gibi alanlar, “her türlü taşımacılığı yaparım” anlamında kullanılan bir kavram oldu.
İLYA lojistikçi midir?
Biz lojistikçiyiz diye hiçbir zaman diyemedik. Çünkü mezun olduğumuz okul itibariyle ortağım Görkem Övün ile ikimiz de, İzmir 9 Eylül Denizcilik Fakültesi mezunuyuz. Dolayısıyla lojistik lafı bize biraz garip geliyordu. Ancak herkes kullanmaya başlayınca, bizler de kullanmaya başladık. Biz bir şeyler yaparız diye yola çıkmıştık. Biz gerçekten, yüksek tonajlı Gemi kiralama işi ile gerçekten denizcilik yapmaya çalışıyoruz. Bunun yanın da acentelik hizmeti veriyoruz. Belli başlı büyük armatörlerle çalışıyoruz. Son zamanlar da 7-8 seneden beri konsantre olduğumuz proje taşımacılığı yapıyoruz.
Proje taşımacılığından bahseder misiniz?
Konteyner’e giremeyen her türlü malzemeler diyelim. Büyük makineler, enerji santralleri, rüzgâr gülleri, büyük gemi makineleri gibi ağır ve veya büyük makineler şeklinde. Buna bağlı olarak,2014 mart ayından itibaren de dünyanın bu alan da en büyük armatörlerinden birisi olan Danimarka asıllı Thorco Denizcilik’in Türkiye ofisi olmuş durumdayız. Bu armatörün yüz adet proje gemisi var ve hepsi de yüksek vinç kapasitesine sahip. Biz de Türkiye ofisi olarak Türkiye ve bu bölgedeki yükleri bağlamakla görevliyiz. Bunun içerisine İsrail’den tutun da, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna gibi Karadeniz kıyısı olan bütün ülkeler giriyor. Bizim için yeni bir işbirliği olacağı için heyecanlıyız.
Bunun yanı sıra, yeni meclis üyeliğiniz de oluştu?
İzmir Deniz Ticaret Üyeliğimiz yeni gelişti. Ama zaten ağabeylerimiz, kardeşlerimiz orada bulunuyor. Şu anki yönetim kurulunun gençleştiğini görüyoruz. Artık yaşıt insanlar yönetici olup, şirketler kuruyor olmaları güzel bir gelişme diye düşünüyorum. Normal şartlar altında Deniz Ticaret Odası, ticaret üzerine diye algılanıyor. Ancak resim yarışması, yelkencilikle ilgili organizasyonlar ile denizciliğin halka inmesi anlamına geliyor ki, herkese denizi sevdirmek adına iyi bir adım diyorum.
TÜRKİYE’DE DENİZCİLİK ANLAYIŞI DEĞİŞTİ
Üç tarafı denizle çevrili ülkemiz de denizi yeteri kadar kullanabiliyor muyuz?
Ticaret tarafından bakarsak, kullanıyoruz. Ama aktivite olarak bakarsak, kullanamıyoruz. Geleneksel armatörlerimizin yeterince yatırım yapmamasından kaynaklanıyor da diyebiliriz. Bir de hala aile şirketi olmasından kaynaklanıyor. Örneğin, gemi alırsınız ihtiyaç olduğunu görür ve bundan para kazanabileceğinizi düşünürsünüz. Deniz taşımacılığının da kendi içinde ayrımlarını görerek oralara yatırım yaparsınız. Tanker alırsınız, ro-ro alırsınız ya da konteyner gemisi gibi birçok çeşitleri alırsınız. Boşluğu görüp oraya yama yapmanız lazım. Ancak biz Türkiye olarak bu konuda önceleri pek aktif değildik. Son zamanlar da anlayış değiştiğini görüyoruz. Tabi Türkiye’nin de durumu değişiyor. Türk şirketleri de artık 20 yıldır dünyaya açılmaya başladılar. Türkiye giderek gelişiyor ve gelişmek zorunda. Çünkü gelişmediğiniz takdir de büyük balık gelir, sizi yer geçer.
Deniz taşımacılığında ülkemiz de oranlar ne kadar?
Tüm taşımacılığın, yüzde 80’den fazla denizde yapılır diye düşünüyorum. Aynı zamanda ekonomik olduğu anlamına gelir. Diğer taraftan en güvenli alanlardan bir tanesi, taşıma kapasitesi anlamında baktığınız da, nadir duyarsınız deniz kazalarını. Dolayısıyla denizcilik her zaman var olacaktır.
Denizi en iyi kullanan ülke örneği verebilir misiniz?
Üç buçuk milyon nüfusu olan Danimarka diyebilirim. Sonuç da onlar bir Viking’tir. Dolayısıyla geleneksel olarak bu işi yapıyorlar. Danimarka’da bizim çalıştığımız bir sürü adamlar var. Temsilcisi olduğumuz Thorco zaten Danimarkalı bir firma. Kuruluşu ise oldukça eski ve Since 1768 yazıyor. Yani Danimarka’da böyle bir sürü firma var. Burada hesap yapamıyoruz. Adamlara ben denizciyim desen bir şey ifade etmiyor ki. Benim kuruluş tarihim 1768 dese, söyleyebileceğiniz çok bir şey yok. Türk Denizcileri olarak, bu nokta da yatırım yapılacak açıkları görüp, ona göre yatırım yapmak gerekiyor. Eskiden, devlet de yönlendirsin diye bekliyorduk. Ama devletin yönlendirmesine ihtiyaç yok ki. Günümüz de iletişim artık çok hızlı ve siz bunu zaten görebilirsiniz. Bu nokta da tek eksik para olacaktır diyebilirim.
CİDDİ GEMİ STOKU
Yunanlıların denizcilik alanında ne durumda?
Yunanlılar denizcilikte çok iyi durumda. Ayrıca ellerin de çok ciddi bir gemi stokları var. Yüzde olarak sıralamada üçüncü sırada olduğunu, bunun da çok ciddi bir tonaj anlamına geldiğini biliyoruz. Bu da ciddi para kazandıkları anlamına gelir. Aynı zamanda dünya ticaretinin içinde bulundukları, yönettikleri ve söz sahibi oldukları anlamına gelir. Bizim de kendimize kısa zamanda hedef belirleyip uygulama yapmamız gerekiyor.
Denizciliğin geleceğini nasıl buluyorsunuz, umutlu musunuz?
Denizcilik çok uzun süreden beri diplerde istatiksel olarak bakarsak, 2008 yılından itibaren 6 yıldan beri diplerde dolaşıyor. Kimi zaman her şey de olduğu gibi, dalgalanmalar oluyor. Denizcilik,2004 ila 2008 arasındaki olumlu trendi yakalayamadı şu ana kadar. Örneğin gemi çok fazla ise navlun düşük oluyor. Gemiler azalmaya başladığın da ya da hurdaya verildiğinde yükselebiliyor. Bunun yanında yeni siparişler geliyor. Dolayısıyla ne kadar umutlu olmak gerektiğini çok da kestiremiyorum. Umutsuz değilim ama notür diyelim. Çünkü bazı şeyler sizin kontrolünüz altında değil. Bir de Çin denen bir faktör var karşınız da. Çin her şeyi üretebiliyor ve Çin devleti, “tamam arkadaş, üç ay mal almayacağım” derse her şey tepetaklak gider. Bunu ima etmesi bile yeter. Bu kadar büyük ekonomiden bahsediyoruz.
Hedefiniz de neler var?
Biz İLYA Denizcilik olarak, yeni bir oluşumdayız. İzmit’te ve Mersin’de birer ofisimiz var. Çok büyük bir firma değiliz. Ofislerimizi kurmamızın bir nedeni de, müşterilerimize daha yakın olmak için. Bir de, Mersin ve İskenderun gibi belli bölgeler, kendine özgü olan, kendi arasında şahsına münhasır bölgeler diyebilirim. Oralar da insanlar birbirleriyle iş kurarlar ve dışarıya çok fazla yayılmak istemezler.
İnsanların daha çok denizle buluşması için önerileriniz neler?
Deniz sevgisi ve denizcilik, küçük yaştan itibaren oluşan bir şey. Türk insanı konar-göçerlikten buraya geldi. Hala DNA’nız da bu gen’ler duruyor. Çünkü iletişim de bulunduğunuz insanlar zaten konar-göçerlik ruhunu devam ettiriyorlar. En azından çocukları denize alıştırabilirsek, denizle daha çok iletişim halinde bulunabilirler ise o zaman denize olan ilgi daha fazla gelişecektir. Zaten Deniz Ticaret Odası da yaptıkları etkinlikler ile çocuklara daha çok denizi aşılamaya çalışıyorlar. Resim yarışmaları, amatör kaptanlıkla ilgili kurslar gibi birçok aktiviteleri gayet güzel yapıyorlar. Hatta olta atmayı bilmek bile denizcilikle alakalı olduğu için, denizi sevdirmek ve özendirmek lazım diye düşünüyorum.
BALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
18 gün önceHABERLER
27 gün önce