İnsan Olmak

5 2024 - 17:52

İnsan Olmak

(Last Updated On: 17/05/2018)

Yaşamın her noktasında önceliğiniz ilk olarak “İnsan Olmak” ve “Kendi Özünüzden Asla Kopmamak” olsun! Kişinin en kıymetli ve en önemli yanı insan olmasıdır. İnsan başkaları tarafından kabul edilmeleri ile değil, yalnızca insan oldukları için insandır. İnsan, insan olduğu için her zaman saygı görür; yaşamın ve hayatın bir noktasında bir takım koşulları yerine getirdiği için değil. Bizler insanlar olarak yaşamın her noktasında zaman zaman “ben kimim?” ya da “bizler kimiz?”, “yaşamın anlamı ve amacı nedir?”, “biz insanlar olarak ne için yaşıyoruz?” gibi bir takım sorular sormaktayız kendi kendimize. “Ben kimim?” sorusuna kendince farkında olarak cevap verebilen her insan sağlıklı bir insan olmakla beraber kendi özünden kopmayan bir insandır.

Birçoğumuz bize yaşamın ve başkalarının verdiği rolleri oynamaktayız. İyi bir insan olma, iyi bir anne olma, iyi bir eğitimci ve öğretmen olma, iyi bir baba olma, iyi ve güzel bir meslek sahibi olma, ahlaklı ya da dindar olma gibi. Aslında girilen bu rollerden birçoğu da hep başkalarını mutlu etmeye yönelik bir durumdan ibarettir. Ve bu da kendi özünden kopmak demektir. İnsanlara kim oldukları sorulduğu zaman alınan cevaplar, yetiştikleri kültürel ve sosyal bağlamlara yahut rollerine göre öncelikle bir Müslümanım, öncelikli olarak bir anneyim, bir babayım, bir eğitimciyim, öncelikle ben bir Türk’üm, öncelikle ben bir işçiyim gibi bir sürü tanımlama yapmaktadırlar.

BİZLER NEYİZ?

Bütün bunların ötesinde bizler neyiz? Bizler öncelikli olarak kimiz? Bizler öncelikli olarak insanız. “Ben kimim?” yahut “Bizler kimiz?” sorularına rolleri öne çıkararak verilen ben eğitimciyim, ben babayım, ben Türk’üm, ben Kürt’üm, ben Müslümanım, ben polisim, ben öğrenciyim, ben zenginim, ben fakirim, ben güçlüyüm cevapları insan olmamızı ve yaşamımıza anlam kazandıran özümüzü daima geri plana atmakla beraber bizleri kendimizden öte başkası yapmaktadır. Unutulmamalıdır ki; İnsanlık özümüz geri plana atıldığı ve itildiği zamanda insanlık, sevgi, saygı, ilke ve değerler, adalet duygusu ve hakkaniyet, gerçekler ve vicdanlar tamamen kaybolmaktadır. Oynadığımız ve içine büründüğümüz roller yaşamımıza tamamen hakim olmaktadır.  Kendilerine biçilen rolleri oynayan insanlar kendi var olma gerçeğinden tamamen uzaklaşmaktadırlar.

Gerçek kendiliğini yaşamamakta olup kendi özü ve içine büründüğü rolü arasında sıkışıp kalmaktadır. Bu da onların ne kadar basit olduğunun en önemli kanıtıdır.  Kendi kendimizin kişilik elbisesini değil de, başkalarının fikirlerini, düşüncelerini, davranışlarını taklit ederek, onların kişisel olan özelliklerini bir elbise gibi üstümüze giyinip öylece bir yaşam sürdürmeye çalışıyoruz. Bu durumda da bizlere ait olmayan elbiseler daima dar ya da bol gelmektedir. Giydiğimiz bu elbiseler bir türlü bizlere uymuyor ve içerisinde rahat bir yaşam sürdüremiyoruz. Yaşam boyu sürekli olarak sıkıntılar verir durur. Lakin ne yazıktır ki; bizlerin yaşamını darlaştıran ve sıkıntılara yol açan bu elbiseleri çıkartmaya çekiniyoruz. Yazık ki; bir sürü insan da kendi yaşamlarını üzerine tam oturmayan bu elbiselerle tamamlıyorlar. Böylesi insanlar, hiçbir zaman kendileri olmadan, bunu bir an olsun bile düşünmeden kendi yaşamlarına bir nokta koyuyorlar. Ve bu noktayla hem insanlıktan kopuyorlar hem de kendi özlerinden tamamen uzak bir yaşamın içerinde boğulmaya mahkum kalıyorlar. İnsan, gerçek kendilik “ben kimim?”, “bizler kimiz?” sorularına içine bürünmeye çalıştığımız ya da içine büründüğümüz rollerimizle değil kendi özümüzle cevap verebildiğimiz zamanda sağlamış olur. İnsan olmanın ve yaşam enerjisinin en önemli kaynağı insan olmakla birlikte insanın kendi özüdür. Özünden kopan insan, içine bürünmeye çalıştığı rollere her daim yenik düşer. Önceliği insan olmayanın yaşam şevki kalmaz. Böylece yaşamın hiçbir noktasında mutlu olmaz ve sürekli olarak kendi yaşamın içerisinde bir mahkummuş gibi bir yaşam sürdürmeye çalışmaktadır. Unutmayın! Yaşamın manası ve değeri insanlık özünde gizlidir. Özünden kopan insanın yaşamı, ruhsuz kalmış bir bedenle eşdeğerdir.

Özüyle yapılan her şey anlamlı bir o kadar da heyecan verici bir durumun kendisidir. Özünden kopan insan, insan olmaktan çıkar ve böylece yaşamı anlamsızlık döngüsünde boğulmaya terk edilir. Yaşamımızı sürdürmeye çalıştığımız bugünkü toplumda sevgi yerini nefrete bırakmış, güvenin yerine güvensizlik almış, doğruların yerine yalanlar, dürüstlüğün yerine üçkağıtçılık takdir edilir olmuş, birlik beraberliğin ve dayanışmanın yerini rekabete bırakmış, mütevazilik gösterişle yer değiştirmiş, üretimin yerini tüketim almış, insanların bencilliği had safhaya ulaşmıştır. İnsanlar, insanlıktan ve kendi özlerinden tamamen kopmuş durumda. İşte bunların tümünün sebebi önceliği insan olmadan kendi özlerinden kopan insanların kendisidir. Kalıplaşmış insan sayısının çoğunlukta olmasıyla beraber bu duruma sebep olan resmin tam da kendisidir.

Bu insanların önceliği başta kendileri olmak üzere yaşamı seven ve önceliği insan olan herkesi yaşamdan uzak tutmakla beraber kendi özlerinden uzaklaştırarak insan olmayı unutturmaya çalışmalarıdır. Önceliği insan olanlar, özlerinden asla kopmayan sağlıklı bireyler, çözüm odaklı yapılarıyla toplumsal gelişmenin de anahtarı konumunda olanlardır. Umut ve sevgiyle dolu, kendi özünden kopmayan, kendine güvenli, beraberlik ve eşitlik duygusuna en güzel şekilde hakim, her noktada adaletli ve şefkatli, adil ve yaşamdan her daim zevk alan, mutlu ve onurlu kişilerin önceliği insan olanların çoğalması dileğiyle,

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.