ANKARA (AA) – Dünya’nın ötesini keşfetmek için başlatılan uzay misyonlarıyla, Ay ve Güneş Sistemi’ndeki gezegenler ile diğer galaksiler hakkında öğrenilenler günden güne artıyor.
İnsanoğlunun uzayın derinliklerini keşfetme macerası SSCB’nin “Sputnik 1” yapay uydusunu 67 yıl önce dünya yörüngesine fırlatmasıyla başladı.
İlk yapay uydunun 1957’de fırlatılmasından itibaren, Güneş Sistemi ve uzay detaylıca incelenirken, binlerce gezegen ve yıldız keşfedildi.
AA muhabiri, uzay çalışmaları alanındaki bazı ilkleri ve bu alanda kaydedilen gelişmeleri derledi.
Uzaya çıkan ilk insan
Sovyet kozmonot Yuri Gagarin, 12 Nisan 1961’de “Vostok 1” uzay mekiğiyle Dünya yörüngesini 108 dakika boyunca turlayarak uzaya çıkan ilk insan oldu.
Öte yandan, ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), aynı yıl “Merkür Projesi” kapsamında geliştirdiği mekiklerle önce maymunları daha sonra astronot Alan Shepard’ı uzaya gönderdi. Fakat Shepard Dünya’nın yörüngesine ulaşamadı.
Bu denemenin ardından astronot John Glenn, 20 Şubat 1962’de Dünya’nın yörüngesine erişen ilk Amerikalı oldu.
Uzay istasyonları kurulmaya başlanmadan önce Rus kozmonot Valeri Bykovsky, 14-19 Haziran 1963’te Vostok 5 uzay aracıyla en uzun solo uzay uçuşu rekorunu 4 gün 23 saat ile elde etti.
“İnsan için küçük, insanlık için büyük bir adım”
ABD, 20 Temmuz 1969’da “Apollo 11” misyonu kapsamında Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins’i Ay’a yolladı.
Ay’a ayak basan ilk insan olarak tarihe geçen Armstrong, Ay’a adım atarken sarf ettiği “İnsan için küçük, insanlık için büyük bir adım” sözüyle de akıllara kazındı.
NASA’nın “Apollo” programı kapsamında 12 kişi Ay yüzeyine inerken, program “Apollo 17” misyonuyla 1972’de son buldu.
Uzaya çıkan ilk insan Gagarin ve Ay’a ayak basan ilk kişi Armstrong’un ardından uzun süreli uzay misyonları için de adımlar atılmaya başlandı.
Ayrıca uzay istasyonları kurulmadan önce en uzun uçuş 18 gündü ve bu 1970’de rekor olarak kabul ediliyordu. Uzay araçlarının küçük boyutlu olması, temel ihtiyaçların depolanamaması ve tıbbi gözetim gibi imkanların kısıtlı olması nedeniyle o dönemde uzayda uzun süre kalma imkanı bulunmuyordu.
İlk deneysel uzay istasyonu 1971’de kurulan Salyut 1’di. 1970’li ve 1980’li yıllarda birçok uzun süreli misyona ev sahipliği yapan Salyut’ta en uzun süre kalma rekoru 237 güne kadar ulaştı.
SSCB tarafından 1986’da ilk modülü uzaya gönderilen Mir istasyonu, operasyonel olduğu 15 yıllık süreçte birçok uzun süreli misyona ev sahipliği yaptı ve insanların uzay yolculuğunda tek seferde uzayda kalma rekoru 438 güne yükseldi. Bu rekor kozmonot Valeri V. Polyakov tarafından Mart 1995’te elde edildi.
“Venera 7”
SSCB tarafından Venüs’e fırlatılan iki uzay aracından biri olan “Venera 7”, Aralık 1970’te Venüs’e indiğinde başka bir gezegene yumuşak iniş yapan ve oradan Dünya’ya veri akışı sağlayan ilk uzay aracı oldu.
Misyonun amacı Venüs’ün atmosferinden veri sağlamak, gezegenin yüzeyine iniş yapmak ve inişin ardından veri aktarımına devam etmekti.
“Voyager”
Temel görevleri Jüpiter ve Satürn’ü incelemek olan NASA’nın “Voyager 1” ve “Voyager 2” uzay araçları 1977’de uzaya fırlatıldı.
“Voyager 1”, Jüpiter ve uydularının ayrıntılı görüntülerini sağlayarak gezegenin atmosferi, “Büyük Kırmızı Leke” ve halka sistemi hakkında yeni bilgiler ortaya çıkarırken, “Voyager 2” Uranüs ve Neptün’ü ziyaret eden tek uzay aracı olarak tarihe geçti.
Yıldızlar arası uzay keşiflerine de katılan araçlar, hala Dünya’ya bilgi sağlamaya devam ediyor.
Mars misyonları
ABD tarafından Mars hakkında bilgi toplamak amacıyla Mayıs 1971’de fırlatılan “Mariner 9”, Mars’ın yörüngesine giren ve gezegendeki volkanlar ile büyük kanyonları keşfeden ilk uzay aracı oldu.
“Viking 1” ve “Viking 2”, NASA misyonu kapsamında 1976’da Mars’ın yüzeyine ilk kez inen uzay araçları oldu.
Keşif araçları, yıllarca yüzeyde çalışarak Mars çevresi hakkında veriler topladı, yaşam bulgusu aradı.
Birçok fotoğraf çeken araçlar, Mars yüzeyinin kimyasını inceleyerek “regolit” adlı Mars tozunda bulunan mikroorganizmaların test edilmesini sağladı.
NASA, ayrıca, “Mars Rover” programı kapsamında yolladığı bazı uzay araçlarıyla Mars’ın yüzeyinde eskiden su olduğuna dair kanıtlar buldu.
Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) inşası
ISS, bilim insanlarına uzun süreli uzay uçuşlarının insan fizyolojisi ve psikolojisi üzerindeki etkisini inceleyebilecekleri disiplinler arası uluslararası çalışmalar için platform sağlıyor. ISS’de kalan mürettebat, yaklaşık 20 yıldır dönüşümlü olarak çalışmaya devam ediyor.
ISS’nin ilk uzun süreli mürettebatı William M. Shepherd, Yuri P. Gidzenko ve Sergei K. Krikalev, 2 Kasım 2000’de ISS’ye ulaştı. 10 Mart 2001’de mürettebat değişti ve Expedition 2 misyonuyla Yuri V. Usachev, James S. Voss ve Susan J. Helms ISS’ye vardı.
NASA astronotu Christina H. Koch, 328 günlük misyonuyla Şubat 2020’de en uzun süreli uzay uçuşu yapan kadın oldu.
Rus kozmonot Gennadi I. Padalka, bireysel olarak uzaya en çok seyahat eden kişi ünvanını elinde bulunduruyor. Bir kez Mir’de 4 kez ISS’de bulunan Padalka uzayda toplam 878 gün geçirdi. Böylece, kümülatif olarak uzayda uzun süre kalma rekoru 878 günle Rus kozmonot Padalka’nın oldu.
ABD’li astronot Peggy A. Whitson, 675 günle uzayda kümülatif olarak en çok kalan kişiler arasında.
NASA’nın tek seferde en uzun süre uzayda kalma rekoru 371 günle astronot Frank Rubio’ya ait.
Şu anda ISS’de Expedition 70’in misyonu devam ediyor. 27 Eylül 2023’te göreve başlayan 7 kişilik Expedition 70 ekibinde Andreas Mogensen, Jasmin Moghbeli, Furukawa Satoshi, Loral O’Hara, Konstantin Borisov, Oleg Kononenko ve Nikolai Chub yer alıyor.
Uzay Teleskopları
ISS başta olmak üzere uzayın keşfine ilişkin misyonların yanı sıra evrenin derinliklerini keşfetmek ve insanoğlunun bilgisini genişletmek için uzay teleskopları da önemli rol oynuyor.
NASA’nın 2009’da uzaya gönderdiği “Kepler Uzay Teleskobu”, Güneş Sistemi’nin ötesindeki diğer yıldızların yörüngesinde bulunan gezegenleri keşfetti.
“Hubble Uzay Teleskobu” da 1990’da fırlatılmasından bu yana uzaya dair insanlığa görüntü ve bilgi akışı sağlıyor.
25 Aralık 2021’de uzaya fırlatılan James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ile de erken dönemde oluşmuş ilk galaksiler bulunmaya çalışılıyor. JWST’nin kayda değer keşifleri arasında pek çok yıldız, ötegezegen ve genç galaksiler yer alıyor.
Muhabir: Zeynep Katre Oran,Tuğba Altun
AA
KÖŞE YAZARLARI
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
13 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
21 gün önceKÖŞE YAZARLARI
22 gün önce