İtalya’nın Göç Politikası Mülteci Ölümlerini Arttırabilir
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu, yasa dışı göçmen akını nedeniyle İtalya’nın 12 Nisan’da 6 aylık bir süre için ilan ettiği olağanüstü Hal’in (OHAL) yürürlüğe girmesinin göçle mücadeleye değil denizde ölenlerin sayısında artışa yol açabileceğini iddia etti.
Doç. Dr. Sağıroğlu, İtalya’ya sığınmacı akınına karşı aldığı OHAL kararını, göç politikası ve Avrupa’ya göç hakkında bilgi verdi.
Avrupa’nın Akdeniz kıyılarının özellikle İtalya’da son 10 yılın en büyük göç dalgasıyla karşı karşıya olduğunun altını çizen Sağıroğlu, 18 Nisan’da yayınlanan Birleşmiş Milletler Göç Örgütü (IOM) raporuna atıfta bulundu.
Sağıroğlu, 2022’de Avrupa’ya Akdeniz’den 190 bin kadar kaçak göçmenin girdiğini ve 2023’ün ilk 4 ayında bu rakamın 45 bin olduğunu belirterek, söz konusu 45 bin kişiden 34 bin 124’ünün İtalya’ya geldiği görüşünü dile getirdi.
Fildişi Sahili, Afganistan, Suriye, Gine, Fas, Pakistan, Bangladeş, Mısır ve Tunus gibi ülkelerden kaçak göçmenlerin geldiğine değinen Sağıroğlu, özellikle Kovid-19’un patlak vermesinden sonra daha da fazla göçmen akınının şu anda ülke genelinde ve Avrupa’da bir “panik atmosferi” yarattığını vurguladı.
Sağıroğlu, İtalya’nın göçmen akını konusunda diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla endişe duyduğuna dikkat çekerek, olağanüstü halin getirilmesiyle bu ülkede sığınmacılara karşı kısıtlama ve müdahale tedbirlerinin alınmasının beklendiğini söyledi.
Geçen yıl İtalya seçimlerini kazanan İtalya’nın Kardeşleri (Fdl) partisinin lideri Başbakan Giorgia Meloni’nin seçim sürecinde sığınmacılarla mücadeleyi desteklediğine değinen Sağıroğlu, son zamanlarda gündeme gelen “denizde blokaj” uygulamasının, Meloni’nin seçim öncesi dönemdeki vaatlerinden biri olduğunu söyledi.
Özellikle Sağıroğlu, son zamanlarda açık denizlerde göçmen taşıyan gemilerin yardım ve yakıt ikmalinin reddedildiğini vurgulayarak, “Birkaç hafta önce İtalya kıyılarında bir gemi durduruldu. Bu gemide, bildiğimiz kadarıyla, denizin ortasında birkaç gün boyunca 400’den fazla göçmen kaderlerine terk edildi. Burada ihtiyaçlarını karşılamalarına izin verilmedi. Buna çok ciddi tepki var. Bunun, İtalya’nın sığınmacılara karşı denizde ve korunan alanlarda ablukayı uygulama kararlılığının bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz.“ ifadelerini kullandı.
İtalya’nın denizdeki ablukası politikasının yanı sıra yürürlüğe girecek yeni yöntemler hakkında konuşan Sağıroğlu, şunları kaydetti:
“Kaçak göçmen akınına karşı yürürlüğe girecek uygulamalardan birinin yabancı göçmenlerin hızlı ve yıkıcı bir şekilde sınır dışı edilmesi veya Avrupa’nın diğer bölgelerindeki ülkelerin yeniden yerleşim programlarına dahil edilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Buna ek olarak, hükümetin deniz ablukası politikasını kararlı bir şekilde uygulaması, denizdeki ölümlerin sayısının artabileceğine dair endişeleri artırıyor. Gelenlerin mülteci olma hakkına sahip olup olmadığının araştırılmasına ilişkin prosedürün askıya alınması, ölümle tehdit edilen kişilerin mağdur olması anlamına da geliyor. Böylece bu sürecin sonunda o kadar çok mağdur olacağını söyleyebiliriz ki sayıları tahmin edilemez olacaktır.”
İtalya’da hükümetin yasa dışı göçe karşı getirdiği OHAL uygulamasının yasa dışı olduğuna dikkat çeken Sağıroğlu, “Bu karar, ulusal ve uluslararası hukukun birçok normunun işleyişini askıya alıyor. İtalya bunu tanımasa bile, tüm kamuoyu birçok uygulamanın yasa dışı olduğunu söylüyor ve tepki veriyor.” diye konuştu.
Bölgede yaşanacak ölümlerin sadece İtalya ile değil, burada uluslararası düzeyde sorumlu olan Avrupa Birliği (AB) ile de bağlantılı olacağını belirten Sağıroğlu, bu bölgenin de sıkı kontrollere tabi tutulması ve eylemlerinin objektif olarak ele alınması gerektiğini söyledi. Yunanistan’ın göçmenlerin işlerine insanlık dışı müdahalesi nedeniyle istifaya zorlanan AB sınır ajansı Frontex direktörü Fabrice Leggeri ile benzerini bir durumun yaşanabileceğini iddia etti.
Sağıroğlu, OHAL uygulamasının artan yabancı düşmanlığı ve mültecilere muhalefet gibi sonuçları olduğu yönündeki endişelerini dile getirerek sözlerini şu cümlelerle noktaladı:
“İtalya’daki bu kararın birçok sonucu oldu. OHAL kararının önceden belirlenmiş yasal normlar aşılarak uygulanması beklenmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının özellikle göçmenlerin çıkarları doğrultusunda faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve sığınmacılara yardım sağlanmasının reddedilmesi ciddi bir olumsuz tepkiye neden olmaktadır. Ancak aynı zamanda Avrupa’da yabancı düşmanlığında da artışa neden oluyor.”
İtalya’da sağ koalisyon hükümeti, 12 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek, yasa dışı göçün son dönemde artması nedeniyle ülke genelinde geçerli olacak 6 aylık bir OHAL ilan etti.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni yaptığı yazılı açıklamada, “Göçmen akışına daha etkin ve zamanında cevap verebilmek için göç alanında olağanüstü hal getirdik.” şeklinde konuşmuştu.
Ülkedeki kaçak göç akışlarıyla mücadele amaçlı OHAL’in 6 aylığına tasarlanacağı ve acil durumlar için 5 milyon avroluk kaynak ayrıldığı duyurulmuştu.
, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından konuyla ilgili yaptığı açıklamada, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Orta Akdeniz’i geçmeye çalışan sığınmacıların ve kaçak göçmenlerin karşılaştığı tehlikeli durumdan duyduğu endişeyi dile getirerek, bu insanları hızla kurtarmak ve güvenli bir yere nakletmek için ortak eylem çağrısında bulunmuştu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği temsilcisi Matthew Saltmarsh da denizde “hayat kurtarma” çalışmasının uzun süredir devam eden bir denizcilik geleneği olduğunu vurgulayarak, “Bunun aynı zamanda devletlerin meşru bir görevi olduğunu tekrarlamaya devam edeceğiz.” açıklamasını yapmıştı.
HABERLER
09 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.